kulübümüzün futbol takımının kuruluşundan bu yana 28 kere lig birincisi olması.
bu başlığı açmamın sebebi yeni yönetimimizin başa gelmesiyle beraber artan 'eski şampiyonluklar sayılmalı mı?' tartışmaları ve yönetimimizin bu konudaki çabalarıdır.
sosyal medyada ve bazı entrylerde de görüldüğü üzere taraftarlarımız hala fenerbahçe'nin 19 şampiyonluğu olduğundan bahsediyor. söylemek istediğim şey ise bizim camia olarak 28 şampiyonluğumuz olduğunu direterek, kanırta kanırta hakkımızı almamız gerektiğidir.
örneğin 2010-2011 sezonu şampiyonluğundan bahsederken 18. şampiyonluk değil 27. şampiyonluk olarak bahsedilmelidir. akıl tutulması yaşayan diğer taraftar grupları bu söylemlerle dalga geçmeye kalkarsa çok da umursamamak gerek, asıl saçmalık kendi efsaneni hiçe sayıp o dönem oynanan futbolu tanımamaktır.
her ne kadar türkiye'de 19 şampiyonluk olarak geçse de yabancı kaynaklarda ve haberlerde sürekli 28 şampiyonluk olarak geçiyor. dün bir yabancı haber okumuştum ve fenerbahçe'nin 28 şampiyonlukla en çok şampiyon olan kulüp olduğunu söylüyordu haberin başında. tabi haberin konusu şampiyonluklarımız değil, gelecekteki teknik direktörümüz ama olsun.

haberin altına da bir tane galatasaraylı 28 değil 19 diye yorum atmıştı. haberciler de ''28 resmi olmayan ve 1924'ten bu yana sayılan türkiye ligi şampiyonlukları'' gibi bir şey söylemişti. yani demek istediğim herkes ne olduğunu biliyor bunun.

aziz yıldırım döneminde nasıl bunlar saydırılmamış, bunların peşine düşülmemiş hayretler içerisindeyim. niye hiç dillendirmedik bilmiyorum. ama benim hatırladığım kadarıyla yine dillendiren taraftarlar vardı. özellikle 2010-2011 şampiyonluğuna ''27. şampiyonluk'' diyordu herkes.

bu kadar yazdık çizdik bu konu hakkında ama bir şeye değinmeden olmaz. bu şampiyonlukların sayılması ya da sayılmaması önemli değil. önce süper lig'de kalburüstü ve sürekli başarılı olan bir takıma dönüşelim sonra çok rahat saydırırız bunları. zaten süper lig'de başarı olmadıkça bu şampiyonlukların da pek bir önemi kalmıyor.
'nun bu şampiyonlukların sayılıp sayılmamasının önemli olmadığı fikrine katılmakla beraber bu şampiyonlukların olabildiğince dillendirilmesi gerektiğini söyleyen 'na da aynı şekilde hak veriyorum. biz neyin ne olduğunu biliyoruz, aynı şekilde rakip takım taraftarlarının da bunu bilmesi çok önemli.

elbette isteriz gerçek şampiyonluk sayımız resmi olarak kabul edilsin, eski şampiyonluklara verilen bonusları daha fazla toplayalım, ama bunun için de 'nın dediği gibi lobicilik alanlarında güçlü olabilmemiz lazım. malum orada da fenerbahçe pek faal değil.

aslında bu bir yandan gurur duymamız gereken bir şey sonuçta bizim ne mutlu ki karanlık siyaset, medya, örgüt ağlarımız yok, veyahut a.albayrak'ın fıkı fıkı olduğu yargıtay aslanları gibi oluşumlarla işimiz yok. o yüzden en temizi, en güzeli, en mantıklısı süper ligte zirveye oturmak. tek odağımız bu olmalı.
google'a who has the most champions league in turkey diye yazıp aratırsanız, kimin en çok şampiyonluğu olduğunu görebileceğiniz şampiyonluklar bunlar.

yani google'un kendi arama moturuna girmiş bu kazanılmış haklar. bizim sezon sonunda şampiyon olup, ardından da gerekirse bunları haber programlarında tartışarak ülke gündemine sokmamız gerekir. gerekirse rakip takımların başkanları da katılsın, tff başkanları da gelsin, spor bakanları da gelsin. o dönem şampiyonluk yaşayan takımların aktif başkanları da gelsin ve tartışılsın. herkes kendi tezini ortaya döksün. döksün ki tezlerinin ne kadar çürük ve yetersiz olduğunu kamuoyu da görsün.

öyle yapıldı öyle kalmalı zihniyeti ile olmaz. tarihi gerçekler yok sayılarak, kazanılmış olanları yok saymamız beklenemez. çarşaf çarşaf gazete manşetleri der ki türkiye şampiyonu fenerbahçe. ankaragücü, istanbulspor, beşiktaş vs...

bir de biz o sezonları ciddiye almadık ki gibi garip guraba söylemleri var. o yüzden mi galatasaray 6 defa ligi 2. sırada tamamlamış. zorlamışsın ama olamamışsın.

öteki tez de deplasman yok. yahu söz konusu dönemde kaç ülkede deplasmanlı lig vardı acaba ? 2020'lerin türkiye'sinden 1920'lerin türkiye'sini yorumlamak kadar absürd bir şey olamaz. bu şuna benziyor neden 1920'lerde sosyal medya yoktu demeye.

bir başka yetersiz karşı tez de o dönemde oynanan maçlar amatör. amatör ile profesyonelliği ayıran şey bu işin arkasından elde edilen maddi kazançtır. öyle ki 1959 öncesinde 1 sezonda fenerbahçe ve galatasaray sonrasında da beşiktaş hasılat paylaştırılmasına karşı çıktıları için lige katılmaktan vazgeçmiştir. yani para ile profesyonellik geliyorsa işte para sebebiyle katılmamışlardır.

üstüne üstlük türkiye milli takımı ilk resmi maçını 1923 yılında romanya ile oynamıştır. herhalde orada edilen skor " amatör " olarak kabul görmüyor değil. zira o milli takımın kadrosu, bugün şampiyonluğu kabul görmeyen liglerde oynayan futbolcular tarafından oluşturuldu.
ilk katılma hakkını elde ettiğimiz dünya kupası 1950 dünya kupasıdır. fakat 2. dünya savaşı sebebinin yarattığı
ekonomik darboğaz sebebiyle gidememiştik. şimdi o dönemde uruguay'ın kazandığı şampiyonluk için ingiltere şunu mu demeli ? türkiye'nin katılamadığı şampiyonluklar sayılamaz, 13 takımla şampiyonluk mu kazanılır falan ?

sayısız ucuz argümana hak ettiği cevapları canlı yayında vermek gerekir. ama yok öyle biz katılmayız diyerek sıyrılmak. eğer varsa karşı teziniz, ortaya koyarsınız. 2 oturumluk bir toplantı ile ortaya dökersiniz. ilk oturumda herkes fikrini paylaşır, ikincisinde o fikirlere cevap verilir.

tabi sulandırmak için o zaman 1905'ten itibaren başlatalım falan deniliyor. benim için hiçbir sorun teşkil etmemekle birlikte, amatör diyerek karşı çıkılan 1923-1959 dönemi için daha da amatör olan bir dönemin referans göstermek acizliğin göstergesidir. fakat 1923'ün önemi şu, o dönemde tff kurulmuş, ilk resmi milli maçını oynatmış.

hatta öyle ki 1933 türkiye birinciliğini kazandığımız dönem, izmirspor ile oynadığımız maç aslında mustafa kemal atatürk'ün cumhuriyetin 10. yıl konuşmasını yaptığı 29 ekim 1923 günü ankara'da oynanan maç. maçta olaylar çıkınca, ışıklandırmanın da olmaması sebebiyle ( şimdi ışıklandırma yok demeyin, bugün bile ışıklandırması olmayan stadyumlar var ) erteleniyor. maçın oynanması için kura çekimini tbmm başkanı kura çekiyor ve maç izmir'de oynanıyor. maçı da tarafsızlığı ortaya çıksın diye dikkat yabancı bir hakem ile oynatıyorlar. bugün bile yabancı hakem getirmekte muhafazakar davranılırken, böylesine bir ortamda genç cumhuriyet yabancı hakem getirerek şampiyonun adil olarak belirlenmesini amaçlıyor. demek ki ulusal bir önemi var ki bu derecede ülkenin en yüksek insanları kura çekiminden hakem kararına kadar işin içinde.

daha uzun uzadıya sayısız tez ile cevap vermek mümkün. kısa bir entry yazmak için girip uzun uzadıya yazdım ama hakkını aramak ayıp sayılmaya başladı bu ülkede. buna kayıtsız kalamam.
(bkz: #47623)

fenerbahçe'nin bu şampiyonluklar arasından sayılmasını istediği şampiyonluklar; 3 türkiye şampiyonluğu ve 6 millî küme şampiyonluğundan oluşmak üzere toplam 9 şampiyonluktur.

türkiye şampiyonluklarımızda 12 takım yarışmışken, mllî küme şampiyonluklarımızda 8 takım yarışmıştır. bu takım sayıları da o şampiyonlukların sayılması için yeterlidir.

bu noktada benim kafamı karıştıran şey, millî kümenin ulusal şampiyonluk kategorisine girip girmediği. bu konudan emin değilim. bir ara vaktim olursa detaylı bir araştırma yapmak istiyorum.

ve son olarak, elbette ki bu şampiyonluklar bizim hakkımız fakat bana biraz da başarısızlığı örtmek için kullanılan bir argüman olarak geliyor. hatta keşke önce süper lig'de başarılı olup öyle saydırsak. bu şampiyonluklar camiayı rehavete sokmamalı. fenerbahçe'nin hâl 19 süper lig şampiyonluğu vardır ve bu 9 şampiyonluk, süper lig şampiyonlukları değil, ulusal şampiyonluklardır (hatta belki bunun için bu şampiyonluklar yıldız kapsamına girmeyebilir ve 28 şampiyonluğumuz olsa bile 3 yıldızlı olabiliriz.). her neyse, biz bu süper lig şampiyonluk sayımızı artırmalıyız. artık kalıcı başarılar elde etmek zorundayız. aksi hâlde sadece nostalji fetişizmi yaparak mutlu olabilen bir kulübe döneceğiz ki zaten yavaştan dönüyoruz da.
Ali Koç başarısız da- olsa ki öyle- hakkımız olan şampiyonluklar. Sapla samanı karıştırmamak gerekiyor.

Yukarıda yazmıştım ama kısaca tekrar edeyim, Brezilya'daki Dünya kupasına gidecek kadrodaki oyuncular bu ülkedeki oyunculardan seçilmişti. O Dünya kupasını da Uruguay kazanmış olup amatör bu kardeşim , saymıyoruz demediklerine göre bizim milli takım da amatör isimlerden oluşmamıştır. Nokta.
Talep edilen şampiyonluk sayısı yetersiz ve eksiktir. Kesinlikle cuma ligi bile şampiyonluktan sayılmalıdır.

Bu liglerin yerel oldugunu iddaa etmek son derece komik keza 1940'lı yıllarda bile yozgat'da vs. futbolun ne olduğunun bilinmediğine eminim. Yapılan bütün turnuvalardan sonra bir takım şampiyon ilan edilmiştir. Diğer takımlar turnuvaya'ya katılmadıysa bu bizim sorunumuz değildir. Bugün bir takım nasıl maça çıkmadığında 3-0 mağlup sayılıyorsa aynı olay.

Cuma ligi ise Osmanlı'da türklerin futbol ligiydi. Biz türkiye cumhuriyeti olarak, yalnızca türklerin futbol oynadığı en köklü ligi nasıl resmi olarak tanımayabiliriz? TSK'nın logosunda nasıl millattan önce 209 yazıyorsa, fenerbahçe'nin logosunun üzerinde de 5 yıldız olmalıdır.

Işin bir de ekonomik boyutu var. Takımlar kazandıkları şampiyonluk sayisı üzerinden tff'den yıllık para kazanıyor. Şimdiye kadar ugradığımız hak kayıpları içinde ayrıca tazminat davası açmamız gerekir.