10 numaranın verilmesini doğru bulmadığım oyuncu.

fenerbahçe'de bu numarayı genç yaşta giyen son kişi tuncay şanlı'ydı, ama bunu nasıl aldığını hatırlayanlar bilir:

- 2002-03'te ümit milli takım'da kendini göstermiş, dönemin wonderkidleriyle dolu portekiz'ini ve italya'sını yenen, ingiltere'sine kafa tutan takımın golcüsüydü. o takımlarda şunlar vardı mesela:

portekiz: quaresma, bruno alves, ricardo costa, bosingwa, postiga...
italya: bonera, cristian zaccardo, matteo brighi, donati...
ingiltere: joe cole, defoe, jermain jenas, gareth barry, glen johnson, crouch...

- aynı sezon (fb'deki ilk sezonu) lorant - oğuz çetin - tamer güney olmak üzere 3 farklı hoca gören takımda her hoca tarafından forma verilmiş; sağ kanat, sol kanat, forvet, forvet arkası demeden ne görev verilirse oynamış, kötü biten sezonun en büyük kazanımı olarak görülmüş,

- ve 2003 konfederasyon kupası'nda a milli takımın ilk 11'ine yerleşmiş, goller atmıştı

o yaz tuncay 10 numarayı aldı. fenerbahçe revizyona gitti, daum geldi, kadro gençleştirildi... gerisini biliyorsunuz; tuncay bu sürecin devamında gelişimini ilerletmeye tam gaz devam etti, 4 yılda 3 şampiyonluk yaşayıp middlesbrough'ya gitti (bkz: link ).

arda'ya gelirsek; yetenekleri tartışılmaz olsa da elimizde done olarak geçen sezon i.kartal'ın devraldığı dönemde iddiası bitmiş ve korkutuculuğu kalmamış bir takımın fiziksel bir oyuna dönerek yükselişe geçtiği (bkz: link ) yarım sezonda, çoğunlukla yorulan/direnci kırılan rakiplere karşı sonradan oyuna girerek yaptıkları var. ilk 11 çıktığı sadece 2 maç var:

- ö.erdoğan'ın tercihleri sebebiyle orta sahayı zayıflattığı (bkz: link ) hatayspor maçı

- kendisi oyundan çıktıktan sonra çevrilen kasımpaşa maçı.

sonradan oyuna girip skor katkısı yaptığı maçlar ise:

- f.farioli'nin maçın gidişatı gereği artık iyice hücumcu bir moda geçirdiği alanyaspor maçı (bkz: link )

- skor 3-0 olmuşken oyuna girip gol attığı kayseri maçı

- daha 30. saniyede 10 kişi kalan rize'ye karşı daha ilk yarısında 3-0 olan maçın ikinci 45 dk'sı.

bu sezon başından itibaren ise doğru düzgün bir tek ilk d.kiev maçında oyuna sonradan girdiğinde izleyebildik. onda da, yeteneklerinin ona yaptırdıklarını kafasında toparlayamayan bir görüntü verdi; hele bir de karşısında d.kiev gibi doğu bloğu lucescu birleşimiyle gayet soğukkanlı oynayan bir takım olunca, arda'nın heyecanla yaptıkları / daha doğrusu yapamadıkları, epey amatör kaldı. bir de slovacko maçında sonradan oyuna girince yaptıkları.

aslında bu slovacko maçı önemli çünkü arda'nın 3.bölge aksiyonlarında en muhteşemini denemek isteyen, bunun için sürekli top isteyen, alamayınca sinirlenen, 2.bölgede top aldığında aynı özeni göstermeyen tavırları fazlaca göze çarptı. çünkü taraftarın ona bahşettiği bu gereksiz büyüklükteki değeri yavaş yavaş gerçek zannetmeye başladı. bundaki en büyük pay; geçen sezon korktuğum şeyler (bkz: link ). kadroda şu an hala var olan ağbici kırıntılarından etkileniyor, evet kırıntı ama maalesef bulaşıcı, ve çoğalabilir. nasıl mı:

ismail yüksek, j.jesus'un şu anki oyun düzeninde arao ile birlikte oynaması gerektiğini düşündüğüm ve bu sebeple çok değerli bulduğum bir eleman (bkz: link ), teknik olarak hala da bu fikrimin arkasındayım; ikisinin de bir diğeri yokken ne hallere düştüğünü ümraniyespor maçında izledik daha yeni. ilk 45 dk arao, ikinci 45 dk ise onun yerine giren ismail tek önlibero olarak oynadı. bu ikilinin birlikte oynaması, bu oyun düzeni devam edecekse, şart.

ancak çocuğun görgüsü, yetişme tarzı sebebiyle sergilediği saha içi tavırları, fenerbahçe'yi kaldırması için şu an yetersiz, tam anlamıyla alışması en az 1 sezon ister, sezon içinde yavaş yavaş ısınır. ama ağbicilerin varlığı, her gencoda olacağı gibi, ismail'de de bu süreyi uzatıyor, hatta sonsuza götürüyor, bunlarla geçirilen her dk fenerbahçe kalitesinden uzaklaşmak demek.

şu hal hareketlere bakın: görsel


çocuk kameraya bakınca aklına ilk gelen espri/şakalı hareket bu. kamera arkasındaki kankilerine hareket yapıyor, ama bilinçaltı şş hayırdır birader, taam kardeş, raadol... olduğu için alt tarafı bir fotoğraf çekiminde bile attila szalai ile arasındaki fark beliriyor, aynı yaşta sayılırlar. ismail yabancı bir ülkede, arkadaşlarının / kankhğaaalarının çoğunluk olmadığı bir takımda oynasa, szalai gibi bir duruş sergileyebilir mi? szalai'den bahsederken de sırf fotoğraf çekimi için demiyorum, takımdaki havası, mesafeli ama sahada arkadaşlarını kollayan tarzı... yetişmişlik, görgü, ne derseniz, onun farkı işte bu. ismail ise fb'de kendini kankhaağ grubuyla sınırlayıp kaş-göz şşş hayırdır birader modunda devam ederse, avrupaya transfer olayım - kendimi geliştireyim hiç demez. acun abisiyle tanışır da hull city'ye giderse başka tabii :) bu şekilde anca onu yapar.

işte arda'nın da bu toksikliğin içinde (ismail'den neredeyse 6 yaş küçük) etkilenme olasılığı çok daha yüksek. zaten taraftarın aç susuz yetenekli oyuncu beklediği yerde ortaya çıktı diye üstüne adeta saldırıp tüketmek istediği bir haldeyken, fenerbahçe yönetimi çok lazımmış gibi gitti çocuğun üzerine 10 numarayı yapıştırdı.

evet fenerbahçe zaten son yıllarda fenerbahçe olmaktan çıktı biliyoruz, ama hala kaptanlığı da, 10 numarası da değerlidir, böyle kolayca verilemez. ömer faruk beyaz da aynı olaya kurban edildi, birini kalmaya "ikna etmek" için verilecek bir şey değil fenerbahçe kaptanlığı. gençler aptal değil artık, ömer de, arda da bir şeyleri bu kadar kolay veren bir kulübün ne kadar amatör kafayla yönetildiğini anlıyor hemen.

arda'nın şu andan itibaren önünde iki seçenek var:

1) oh, 10 numarayı aldım, ağbilerim de var, ortam kıyak, büyüyünce ben de ağbi olucam deyip, en büyük ihtimalle, avrupanın devlerinde oynayabilecek çaptayken türkiye'ye dönen emre belözoğlu'nun fb'de yaptıklarından öteye geçemeyecek bir kariyere imza atacak.

2) 17 yaşında çocuğa 10 numarayı veren kulüpten bana ne hayır gelir, iyisi mi ben yol yakınken, maks 1-2 seneye direksiyonu avrupaya -artık o sınıf bu sınıf takım demeden- kırayım deyip, en kötü ihtimalle tugay kerimoğlu gibi olacak.

bakalım hangisini seçecek.
Fenerbahçe, basın ve medya için bulunmaz bir nimet oldu. Bu bayadır böyle. Taraftarın kendi düşüncesi yok. Bugün a dediğine yarın b diyor. Sayı olarak çok fazlalar ve görmeme gibi bir imkanımız olmuyor ama ben artık bunları görmek istemiyorum. Kafa yapısı değişmeli artık.