Bugün ortalık karıştı bu konuda.

Liverpool, Manchester United, Manchester city, Tottenham, Arsenal, Milan, Inter, Juventus, Real Madrid, Atletico Madrid ve Barcelona bu akşam bu ligin kurulacağını duyuracakmış.

Manchester United'ın Amerikalı sahipleri uzun süredir kapalı bir lig, NBA gibi, kurmak için uğraşıyordu.

Bunun üzerine epl yönetimi açıklama yaparak bu kulüpleri kınadığını söyledi. UEFA acil olarak toplandı ve takım ismi vermeden böyle bir oluşum gerçekleşirse, bu kulüplerde oynayan oyuncuları milli takımlardan da men edeceğini, aynı kararı fifa'nın da alacağını söyledi bir yazılı açıklama ile.

Kapalı bir lig ile futbol paraya karşı olan savaşı kaybetmiş olur ki uzun süredir buna yönelik mücadele vardı, fakat UEFA bu kulüplerin tehdidine göz yumdukça,sürekli onların isteklerini yerine getirdikce bunun olacağı belliydi. İngiltere, italya, İspanya, Almanya şampiyonlar ligine en çok takım gönderen liglerdi. Bu yetmedi, yayından da en çok bu takımlar gelir elde ediyordu. Sonuç, kulüpler kendi kapalı ligini kutmak istiyor.

Format 15 kalıcı takım, 5 misafir takım. 2 grup, ilk 4 sırada bitirenler eleme turu oynayacak şekilde.

UEFA açıklamasında alman ve Fransız takımlara teşekkür ediyor. Herhalde PSG ve Bayern bu lige karşı.

Hollanda'dan Ajax gibi takımlar katılır mı bu lige merak konusu ama, milli takım kozu ilk başta oyuncuları korkutsa da FIFA mesela Messi olmadan oynanacak bir dünya kupası istemez. Orta vadede kabul edecektir.
Muazzam takımın geri dörtlüsünden sadece caner erkin ligde mevkiisinin en iyi oyuncusu olabilir. Szalai, daha nasıl bir stoper bilmiyoruz fakat yine de galatasaray ve beşiktaş'ın dörtlüsünün önüne geçirebileceğimizi pek sanmam. Gol yersek kesinlikle hocaya yazmaz ama gol yemiyorsak bilin ki hocanın başarısıdır. Bu adam malatya ve alanya'da leş gibi oyuncuları sistematize etti.

Muazzam takımın en iyi santraforu samatta, kendisinin yeterli olduğunu söyleyebilecek biri var mı? Top tutma ve dağıtma kabiliyeti düşük santrafor ile türkiye'de ne kadar dominant bir oyun oynayabilirsin? Son 10 sezonda kaç takım üsteki santrafor tanımına uymayan oyuncular ile şampiyon oldu?

Bu iki unsur bile türkiye'de bir takımı rahatlık ile şampiyonluktan edebilir.

Bu kadro Öyle iyi böyle iyi diyerek yarattığınız algı ile önce birbirinizi sonra da sosyal medyadan ergen gibi etkilenen yönetimi gaza getirip takıma zarar veriyorsunuz. Olası puan kayıplarımızda bu algı yüzünden bu takım yine dağılacak. Ayrıca hatırlatmakta fayda var ki erol bulut sezon ortası giderse yine şampiyon olamayız, hocayı baskı altına alarak yine sadece takıma zarar veriyoruz.
Tahir karapınar fenerbahçe'ye gelince, tepki gösteren taraftara " Tahir hoca sadece 8 maçlık geldi sonra altyapı direktörlüğüne geçecek, bir şeyi de beğenin " diyen tiptir. Kürekle vurası geliyor insanın bunlara...
Yapma yaaa, biz Salağız zaten 8 maç için geldiğini anlamayacak kadar malız. Sağol canım bilgilendirme için.

Bizim tepkimiz 100 küsur günde bir hoca bulamayıp, hedefimiz yokmuş gibi davranılması. Koskoca zamanı bomboş geçirmek. Ersun hoca gittiği gibi gelseydi Tahir hoca derdik ki birisi gerektiği için yönetim hemen hamle yaptı. Öyle değil ama mevzu. Madem böyle bir seviyede birisi gelecekti ne diye biz idmanlara hocasız çıktık.
Volkan ve emre hoca değil, hoca gibi davranacaklar farkındayım ama burası ülkenin en ücra köşelerinde yer amatör futbol kulübü değil. Profesyonel Bir kulüp, kabul edilmiş 19 şampiyonluğu bulunan toplamda 28 şampiyonluk kazanmış, tarihi başarılarla dolu, 113 yıllık bir camia. Bu kadar amatörce davranılması ben ve benim gibi tepki gosterenleri kızdırandır.
Ayrıca ne demek hedefimiz yok!!! Hemen her gün borç batağında olduğumuz söylenirken, gelir elde edebilmek için taraftara kampanya düzenleyen Yönetim; en çok gelir getirecek şey olan, asli görevi sportif başarı olan futbol takımının başarılı olması gereken hamleleri yapmasıdır, yani alabilecegi maximum puanı toplayıp, ligi bitirebileceği en yüksek sırada bitirmesini sağlamaktır. Şu ana kadar son 6 yılda futbolda tek kupa kazanama sevincini yaşayamayan taraftara kupa sevincini yaşatmaktır. Üstüne bu kupayı alınca bir de süper kupa maçına çıkma şansını elde ediyorsun. Yani 1 değil 2 kupa ihtimali var ortada. Ama bu tipler çıkıp 8 maç için geldi yaaa diye saçmalıyor.
Biz kupa alamıyoruz diyoruz, yerinde ve hızlı kararlar alınsın diyoruz, Avrupa kupası diyoruz bunlar biraz daha bekleyelim diyorlar. Herhalde hazırlık kampına getirilecek hoca... Koskoca fenerbahçe hoca beklemez diyoruz bunlar Erol hoca gelecek diyor. Sabır sabır ya sabır...
sırf transferler gecikiyor diye acımasızca eleştirilen yönetim. ve bu transferlerin geç kalmasının en büyük nedeni ise ffp denen illet ve kulübün toplam borcunun beşiktaş, galatasaray ve trabzonspor'un borçlarının toplamından fazla olması.

size kısaca açıklayayım fenerbahçe'nin içine düştüğü durumu.

ffp denen bir şey var. sattığınız kadar oyuncu almanız gerekiyor. yani mesela 30 milyon euro'luk oyuncu sattıysanız 30 milyon euro'luk oyuncu alma hakkınız var. tabi ffp sadece bundan ibaret değil ama temel mantığı bu. neyse.

fenerbahçe ise 2016(*) yılında aziz yıldırım döneminde gidip uefa ile bir sözleşme imzaladı. bu sözleşmeye göre fenerbahçe'nin 2016 yılının sonunda en fazla 30 milyon euro, 2017 sonunda en fazla 20 milyon euro, 2018 sonunda ise en fazla 10 milyon euro açık verme hakkı vardı. 2019-2020 sezonunun sonunda ise açık verme hakkı yoktu.

fenerbahçe toplamda 60 milyon euro'luk açık verme hakkı kazandı. ama verdiği açık 120 milyon euro'yu buldu. yani şöyle düşünün; kulübümüz, 200 milyon euro gelir elde ettiyse 320 milyon euro harcama yapmış. gelirlerimize stadyum gelirleri, tv yayın gelirleri, transfer gelirleri ve sponsor gelirleri de dahil. ayrıca giderlerimize de ödediğimiz bonservisler ve ödediğimiz maaşlar dahil ama kiralama bedelleri dahil değil.

uefa fenerbahçe'nin sözleşmeye uymayıp bu kadar açık verdiğini görünce ceza verecekti ama ali koç bağlantılarını kullanıp uefa'dan ricada bulundu. bu ricaya göre fenerbahçe 2019-2020 sezonunun sonuna kadar 60 milyon euro olan açığı 0'a indirecekti ve ceza almayacaktı.

aslında fenerbahçe'nin bu kadar açık vermesinin sebebi 2015-2016 sezonunda bonservise 42 milyon euro harcaması ve 2015-2016 ve 2017-2018 sezonlarındaki fahiş maaş bütçesi.

ali koç fener ol kampanyası yaptı. açığı 25 milyon euro'ya indirdi. yaz transfer döneminde ise 16 milyon euro'luk transfer yapıp elif elmas'ı 16 milyon euro'ya sattı. dolayısıyla transferlerde açığımız olmadı. maaş bütçesi ise düşürüldü. aziz yıldırım döneminde 4-5 milyon euro maaş öderken futbolculara, şimdi 1,8-3 arası maaş ödüyoruz. 3 milyon euro alan çok az oyuncumuz var. muriqi 1,8 milyon euro alıyor mesela. kruse 2,5 alıyor. ozan yeni sözleşmede 3 alacak. zanka 2 alıyor. böyle yani herkes. maaş bütçesi 70 milyon euro iken 45-50 milyon euro'ya düşürüldü.

evet, bu ne demek biliyor musunuz? bizim 30 haziran 2020'ye kadar fener ol, sponsorluk, forma satışı ve fenerium gelirleri, tv gelirleri, sponsorluk gelirlerinden kazanacağımız paranın; bonservislere ve maaşlara harcayacağımız paradan 25 milyon euro fazla olması gerekiyor ki açık kapansın ve avrupa'dan men yemeyelim.

dolayısıyla ali koç keyfinden az ve kalitesiz transfer yapmıyor, para olmadığı için yapamıyor bunları. size soruyorum, bu adam kulübün borcunu mu kapatsın? transferlere parayı basıp şampiyon olup avrupa'dan men mi yesin? gençlere mi yatırım yapsın? ne yapsın yani bu adam? eleştiren arkadaşlar, elbette eleştirin ama acımasızca eleştirmeyin. adam gelmeden önce 2 dönem istedi zaten. çünkü kendisi de biliyordu fenerbahçe'nin batmış olduğunu. yoksa bu adam şirketlerinden kopup gelmezdi fenerbahçe'ye. eğer başkanlık amacı olsaydı 2013'te geçerdi fenerbahçe'nin başına. ama geçmek istemedi. bu yükün altına girmek istemedi. baktı ki kulüp kötüye doğru gidiyor, kendisi geçti başa. hiçbir tecrübesi olmadan hem de.

eleştirin, ama acımasızca eleştirmeyin, mantıklı bir şekilde eleştirin.

teşekkürler.
not:sitemim türk futboluna, fenerbahçe'ye yada bir şahsa yönelik değildir. tüm dünyada oynanan futbola genel bir eleştiridir.

günümüz futbolunda 90 dakikalık oyun eskisi kadar doyurucu değil. isterse 0 - 0 bitsin mücadele ama ben bir 90 dakika daha izleyebilirim. maç sonu yardımcı hakem ne kadar yüksek uzatma dakikası gösterirse o kadar mutlu oluyorum.

oyun artık kısırlaştı. eskiden teknik kapasitesi yüksek, yaratıcı oyuncular sana maçı getirirken 90 dakika içerisinde bir futbol resitali izleniyordu. oyuncular akıl edemediğimiz paslar veriyordu, adam eksiltirken estetik hareketler görüyorduk.

artık avrupa'nın en büyüklerinin maçlarını dahi izlerken kendimi playstation'da oynanan bir maçı izliyor gibi hissediyorum. oyuncular mücadele güçleri ve fizik kapasiteleri ile öne çıkmaya başladı. atılan çalımlar aynı, atılan goller aynı, oyuncuların yetenekleri dahi aynı.

önce, gol yememeye odaklanalım, arada bir tane atarsak 3 puan bizim felsefesi hortladı. ardından gol yememek için sahaya çıkan takımları iyi analiz eden, koşu mesafeleri, topun ayakta kalma süreleri gibi rakamlarla konuya bilimsel yaklaşıp taktik geliştiren teknik direktörler öne çıktı.

futbol'a bilimsel yaklaşacağız derken oyunun yaratıcılığını, estetik güzelliğini öldürüyorlar.

sorun nerede başlıyor, nerede bitiyor? çözümü var mı? varsa uygulanabilir mi?

ben mi fazla düşünüyorum, siz de bu şekilde hissediyor musunuz?