Katılacak 18 takım resmen belli oldu. görsel
Eurocup finalisti olarak Monaco ve Unics Kazan hak kazanırken, Kızılyıldız Adriyatik şampiyonu olarak, Zenit ise beklenildiği gibi wild card alarak katılım hakkı kazandı. Geçen sene olup bu sene dışarıda kalan takımlar ise Khimki ve Valencia oldu.

Açıkçası Zenit'in geçen sene yaptıklarından ve yatırımının büyüklüğünden ötürü wild card almasına itiraz etmek yanlış olur. Ancak yine de Rusya'dan üç, Almanya'da iki takımın olduğu yerde İtalya'dan bir takımın katılmasını haksızlık olarak görüyorum. Oldukça iyi bir bütçesi olan, 2 kere Euroleague şampiyonluğu kazanmış ve İtalya Ligi final serisinde Milano gibi bir takımı 4-0 süpüren Virtus Bologna'yı görmek isterdim.
sözlükteki yorumları okuyunca beyaz kadın ticareti yaparken suçüstü oldu sandığım grande capitao. neyse ki suçu bahis sitesi reklamında oynamakmış, milli piyango yada iddaa reklamında oynasaydı acaba aynı tepkileri alır mıydı diye düşünmeden edemiyorum.
mental sorunlarını bir kenara bırakırsak aslında tam bir tamamlayıcı hücumcu. yani kendisine alan açacak, rakibi meşgul edecek elemanlarla başarılı olabilir.

dribling yaparken sadece açık alanda etkili, dar alanda ise (ki genelde ceza yayı civarı oluyor bu) topu aldığında çabucak şut açısı yakalayıp bombalıyor. ama bu anlarda da, mame biram diouf gibi sırtı dönük oynayabilen, güçlü ve akıllı sayılabilecek bir santrforun etrafında konumlanıyor. yani tüm odağın kendisi olduğu bir savunma karşısında etkisiz kalıyor, bu odağı dağıtacak, ceza sahası girişlerini çokça yapan bir takımda oynamalı.

aynı zamanda bir ceza sahası golcüsü de değil. yani açılan ortalara, veya geriden atılacak derin toplara tek vuruş / kontrol + vuruş yapacak bir forvet değil. topu geniş alan - dar alan farketmez, hep ayağına atmalısınız. bu da, geriden ayağa oynayarak ilerleyen, belli organizasyonları hazmetmiş takımlarda mümkün. hatayspor her ne kadar savunma takımı profilinde olsa da, göbekte aabid - ribeiro gibi ayağı top yapan bir ikili + önlerinde adama traore ile oynuyor. kanat-forvetler (ki biri boupendza zaten) sürekli içerlek oynuyor, yani boupendza topu hep ayağına alabileceği bir ortamda oynuyor.

yani, biram diouf tarzı santrforlarla oynasa bile, pas oyunundan ziyade orta-kafa-gol deneyen, veya sürekli uzun toplarla savunma arkasına sarkmaya çalışan takımlarda bile bu sezonki etkisini gösteremez. hatayspor savunma arkasına sarkan bir oyun oynadığında dahi, boupenzda önünde geniş alanlar buluyor ama tek başına yardırmıyor, hücumda çoğaldıkları için yine paslaşmaya dayalı kontralar yapılıyor.

fenerbahçe'ye gelirse; samatta, cisse gibi yüzü kaleye dönük oynama stili olan, thiam gibi hareketli dinamik forvet var. eğer olur da mesut özil özelinde irfan can ve pelkas ağırlıklı bir pas oyununa geçilirse, ki mesut'un normalde false 9 gibi oynaması gerektiğini düşündüğümden (link ), boupendza pelkas'la birlikte kanatlarda içerlek de oynayabilir: link . ama daha gerçekçi formüle dönersek, yani 4-2-3-1 varyasyonuna, yaz döneminde tartışmasız bir pivot santrfor alınarak bir nebze çare bulunabilir; ama boupendza gelecek diye bu kadar forvetin olduğu yerde ekstradan yepyeni bir yükün altına girilir mi bilmiyorum (ama mesela vedat muriqi'nin kiralık miralık geri gelme ihtimali olursa olur tabii): link
Tüm fenomen geçinenlerin Fenerbahçe adı üzerinden bet reklamı yapıp parayı cukkalayan, gazlama zincirlerle dikkat bozan, gerçekçi olmayan aptal yorumlarla ergen takipçi kasan başı boş hesaplar olduğunu unutmayalım
Vitor pereira'yı duyuran kaynağa göre fenerbahçe'deymiş. Haydi hayırlısı. Umarım fenerbahçe'ye ayrıldıktan sonra dahi yaşayacak nizam getirir. Tabii ali koç varken dediğim hayal.