aykutçular, ersuncular, azizciler, aliciler...
camianın kanserleri, yüz karaları, allah'ın belaları. bunlardan kastım, bu kişileri sevenler değil. bu kişilere tapanlar. camiada sadece bu kişilerin görev alabileceğini sananlar. yoksa ben de bu 4'üne de saygı duyarım sıkıntı yok orada.

bu gibi kişiler 2'ye ayrılıyor.

1) fenerbahçe'nin çıkarlarını düşünmeyen, tamamen kişici olup fenerbahçe'ye zarar vermeye çalışan ruh hastaları
2) fenerbahçe'yi belirli isimlerin düzlüğe çıkaracağını düşünen saf insanlar. ama camiaya zarar veriyorlar yine.

burada en çok aykutçular, sonra da ersuncular karşımıza çıkıyor. bu insanlar ısrarla fenerbahçe'ye sadece bu teknik direktörlerin gelebileceğini söylüyor. hadi ersuncular neyse, onların sayısı da fazla değil zaten de. şu aykutçular sinirimi bozmaya başladı. sanki dünyada başka teknik direktör kalmadı. hele bazı twitter hesapları var, insanı çıldırtır.

arkadaş, bir teknik direktörü sevebilirsiniz. burada sıkıntı yok. ama ısrarla sadece bir teknik direktörün üstünde durmak ve camiayı yeniliklere kapatmak tamamen dogmalıktır. müritliktir.
yahu bak ben de roger schmidt'i istiyordum. ama napayım gelmiyorsa? napayım ali koç getirmiyorsa? çıkıp ''hayır sadece roger schmidt gelebilir bu camiaya'' mı diyeyim? yapmam gereken şey ali koç'un seçtiği teknik adama saygı duymak. kim geliyorsa ona destek vermek önyargısız bir şekilde.

aykut kocaman kim için iyidir? vasat bir kadroya sahip olacak ve yapılanmaya gitmeyecek bir fenerbahçe için veya anadolu takımları için. fenerbahçe'nin önümüzdeki 5 senelik planı bu olsaydı 5 sene bile o leş futbola sabrederdim ama bizim amacımız yapılanmaya gitmek. atalanta gibi düşük bir maaş bütçesiyle tamamen genç futbolcuları kazanıp göze hoş gelen pozitif bir futbolla şampiyonluk kovalamak. aynı trabzonspor gibi. anlamıyorum bu aykut sevdanız nedir.

bunu sadece aykutçulara söylemiyorum. ersuncular için de aynen geçerli dediklerim. hatta aliciler için de azizciler için de. hatta inanır mısınız, tüm kişicilik ve müritlik yapanlar için de geçerli dediğim.

eğer kişicilik yapacaksanız o kişinin yönettiği veya görev aldığı takımları destekleyin. vallahi saygı duyarım. hatta gerçek hayatta karşılaşırsak size o adamın formasını da alırım hediye olarak doğum gününüzde falan.

vallahi bıktım. bu tipler fenerbahçe'ye sadece zarar veriyor. ulan galatasaraylılar bile 1 sezon kötü gidişat olsa fatih'i çok şiddetli bir şekilde eleştirip düzelmesini istiyorlar. kaldı ki fatih terim onlar için galatasaray'ın kendisi. vallahi gına geldi artık sözlük. fenerbahçe'nin kendi içinde bölünmesini istemiyorum. tek ses olmak zorundayız.
edit: ilk başlık ''aykutçu ersuncu azizci alici'' idi. başlık doğru bir şekilde değiştirilmiş.
Bu müritlerin kendilerine göre bir çok haklı sebebleri vardır önce belirtmek istiyorum hiç kimseye mürit değilim sadece Fenerbahçeliyim.

Ersuncular: bu adamlar kesinlikle iyi niyetlidir tek beklentileri fenerbahçenin kaliteli ve zevk veren bir oyun oynamasıdır. Ersun yanalın gidişi ile bu güruh yavaş yavaş etkisini ve gücünü kaybetmeye başlamıştır. 3-4 sene sonra hiç biri kalmaz. Zararsizlardir.

Aykutçular: bu adamlar ile ilgili çok doğru ve yerinde tespitlerim var. Bir kere bu adamlarla ilgili bazı kabul etmemiz şeyler var. Bu adamlar sorunlu insanlar sevmediğim için demiyorum tamamen objektif yaklaşıyorum. Bu adamlar bağnazlardır önündekileri göremezler. Doğru bildikleri şeyleri bile kafalarında yalanlar, inanmak istediklerine inanırlar. Burada aykut kocamanın fenerbahçeye verdiği zararları futbolculuğundan itibaren sıralamaya başlasam yazının yarısında okumayı bırakırlar. Gerçekleri duymaya tahammülleri yoktur. Çok büyük bir olasılıkla fenerbahçe düşmanı ilan ederler beni. Bu adamlar takımı sadece aykut varken destekler. Aykut varken kendileri dışında herkesi fenerbahçeyi desteklememek köstek olmakla suçlarlar. Takımın başında aykut yokken takımı desteklemezler. Desteklemedikleri gibi bir de köstek olurlar. Ciddi ciddi her maç kaybetmemizi isterler, aykuta yol yapabilmek için. Günümüzde fenerbahçenin bana kalırsa en büyük sorunu bu arkadaşlardır. Ne berat ne a haber ne tff mhk. Asıl sorun içimizde. Yıllardır tartışıyoruz ve bu arkadaşlar yılmıyor. Bölündükçe fenerbahçeye daha çok zarar veriyoruz. Bu durum da yapmamız gereken aykutçuları kazanmak bence. Tabi önce aykut kocamanın çıkıp bir daha fenerbahçeye teknik direktör olmayı düşünmüyorum demesi lazım, bu arkadaşların kafalarını kaldırıp önlerine bakmaları için. Bu adamlarında içine sinen bir hoca bulmak. Bunun gerçekleşmediği her gün aykutçular fenerbahçeyi daha da oyuyor.

Azizciler: eski gücünü kaybetmiş bir güruhtur çoğunluğu 40 yaş üstüdür. Büyük bir kısmı aykutçudur.
Huzura kavuşmak için tek çaremiz var oda bütünleşmek.
Tribünlerde de bölünme söz konusu. Keşke sadece aykutçu ersuncu diye bölünmeler olsaydı. Yok gfbli yok unifebli yok maratoncu yok migroscu. Tribünlerde bölüne bölüne 1000 parçaya geldik. Tribünler de 6 ayrı grup var. 3 tanesi okul açıkta bulunuyor ( gfb, ünifeb, group ck) bu üç grubun arası iyi okul açığa tek bir grup diyebiliriz. Maraton üst de utg ve kfy bulunuyor. Bu iki grubun arasının kötü olduğu da biliniyor. Migros tribününe ise zamanın da gfb den ayrılan malum grup hakim. Liderleri gfb'nin eski 2 numaralı adamı ibrahim gümüştekin. Bu kadar bölünmüşlük varken ne yazıkki tribünler de tek ses olamıyoruz. Her tribünden ayrı bir ses çıkıyor. Birlik olmayı geçtim maça gidenler bilir özellikle maraton tribünün de maç esnasında devamlı ciddi kavgalar çıkar. Bu sene çok oldu özellikle. Bu bölünmüşlüğün tek bir sebebi var. Aziz yıldırımın başkanken gfb ile çatışarak tribünleri bölmeye çalışması ve sefa kalyanın vefatı. Anadolu gfb ve maraton üstteki utg grupları bu sebeplerle kuruldu. Anadolu gfb de utG de eski gfblilerdir. Çıkan tartışmalar sebebi ile gfb den ayrılıp kendi gruplarını kurdular. Sefa kalya vefat ettikten sonra gfb lidersiz kaldığı için bu bölünmeler meydana geldi. Keşke sadece aykutçular azizciler aliciler diye ayrı kalsaydık. Fenerbahçe taraftarı her konuda iliklerine kadar bölünmüş bir durumda ne yazıkki.
fenerbahçe oldum olası bölük bir taraftar yapısına sahiptir. bizde ne çarşı gibi ne de ultraslan gibi tribünlerin kontrolü tek bir grubun elinde olmadı. bizde semtçilik bile vardı eskiden. hatta bu kadar kongre üyesi olmadan evvel başkana adayları bu semt temsilcilerinden de yönetime adam sokarak hemen hepsini mutlu etme derdindemişler, eskiler anlatır.
öyle ki yaşı yetenler hatırlar taraftar gruplarının arasında bile çok fazla kavga gürültü olurdu. örnek link tribünün bir kısmı bir tezahüratta bulunurken diğer kısım ayrı telden nameler okurdu. ( bu hala da böyle )
taraftar gruplarının bu kadar fazla olduğu bir takımda elbette birbirinden farklı yaklaşımlar olur, ve bence de ideali budur. çünkü birkaç sene öncesine kadar çarşı, halihazırda ultraslan adeta kulübü yönetmeye başladılar. dünyada hiçbir spor kulübü taraftarın kontrolüne bırakılmamalıdır. çünkü taraftarlık işin içine girdiğinde akılcılık ortadan kalkar, duygularla hareket başlar. bu durum da kontrolsüz hareketlere sebebiyet verir.
aziz yıldırım bundan yaklaşık 10 sene evvel bu taraftar gruplarına en başta da gfb'ye adeta savaş açtı. burada tek gerçek fenerbahçe dedi ve önce bedava bilet dağıtımına son verdi ( stadyum yenilendikten sonra ) sonra da bu taraftar gruplarının gelir kapısı haline gelen lisanslı ürünleri sattırmamak için mücadele verdi. karşılığında da bu grupların sırtını dönmeye başlamasına, tribünlerde kendisini eleştiren bir cephe açılmasına sebebiyet verdi. aziz yıldırım yeri geldi haddini aşarak taraftara paralı köpekler bile dedi. belki kullandığı dil çok yanlıştı ama gruplaşmaya karşı, hatta içlerinde mafyatik faaliyette olanlara karşı mücadelesi doğruydu. en sonunda da tribünlerdeki çatlak sesleri yenmeyi başarmış, kontrolü ele geçirmiş ve tribünlerdeki uyumu bir nebze de olsa yakalamıştık. fakat bu taraftar grupları ezelden beri çıkar odaklı. çıkarları kesildiği anda belki sesleri çıkmaz ama ilk başarısızlıkta hortlayıp " mamalarının " peşinde hareket ederler. öyle de olmuştur.
daha sonrasında ise yukarıda da bahsedildiği gibi adam odaklı bir ayrım oldu. aykutçular, azizciler, ersuncular, hatta daumcular, zicocular, alexçiler , ali koçcular belki yarın başka bir ayrışma olacak. bilemiyorum. herkesin bir futbol yaklaşımı, hedeflediği, inandığı doğrular olabilir. bunda yanlış bir şey yok. fakat teknik adam üzerinden gidersek gelen kişi gelene kadar bu doğrularının peşinden mücadele etmek gerekir fakat artık göreve geldiğinde en ufak olumsuz sonuçta karşı cepheden kuma gömülen baltaları çıkatmak bir alışkanlık halini aldı.

elbette başarısızlıklarda her daim sahip çıkalım demiyorum, başta kendim artık sıkıldım sürekli sahip çıkmaktan, sabır göstermekten. ancak bunun da ölçüsü olmalı. fakat az evvel de bahsettiğim gibi bu adamcılık anlayışına sahip kişilein asıl hedefi adamlar da değil, çıkar. kendi çıkarlarının peşinde olduklarından kim o çıkarlarına hizmet etme potansiyelindeyse onun hizmetkarı olabiliyorlar.
çok uzun yazdım farkındayım, biraz dağılmış da olabilir konu. bizde bu taraftar bölünmesi her başarısızlıkta tekrar tekrar yaşanacaktır ne yazık ki.
ulan zaten karantinadayız. patlayacağız hapiste gibiyiz. sabah alıyorum telefonu elime bir bakayım diyorum twitter'a. ve o da ne? girer girmez önüme aykutçunun biri çıkıyor #beklentimizkocaman etiketi ile. işte kanatlara sinan, as beklere gg caner falan. ileriye de lefter gelirse tamamdır bu iş.
işin oyuncu kısmını geçiyorum teknik direktör kısmına geliyorum direkt olarak. bu camianın aykut kocaman'dan, ersun yanal'dan, daum'dan zico'dan başka teknik direktör alternatifi yok mu? KURULUŞ TÜZÜĞÜNDE Mİ YAZIYOR BÖYLE BİR KISITLAMA? patlayacağım vallahi patlayacağım. adamlar paralı ordu kurmuş. başka bir açıklaması olamaz.
bugün man city'nin takımına fener forması giydir başına guardiola'yı getir. bunlar aykut kocaman demezse hiçbir şey bilmiyorum. ya da hayran oldukları teknik direktörleri işte her neyse.

çok bunaldım sözlük çok. camiada en ufak bir hareketlenme yok. her geçen gün geriye gidiyoruz.

t: bitmek bilmeyen olay.
Karşı olduğum durumdur. Özellikle tribünde gruplaşma olaylarına karşı durulmalı bir grup çatısı altında birleşilsin ya da, farklı gruplar olsa bile ortak hareket edilsin. Tezahüratlar, pankartlar, besteler. Özellikle besteler kısmı tribünde çok etki ediyor bir tribün farklı diğer tribün farklı tezahürat söyleyince karışık anlar oluşuyor. A grubu ya da b grubu isim yapması önemli değil, grupların birleşip Fenerbahçe'yi desteklemesi önemli olan.