(bkz: #97172)
selamlar sözlük, iyi ki varsın.
yanılmayı diledim, gittim; bir sene oldu nerdeyse… lanetler olsun ki, yanılmadım. Bir de havalara girdim giderken. yazık dedim, günah dedim, heba olduk, telef olduk yolunda; bu kadar işkence insan haklarına aykırı dedim; bir daha dedim, ne izlerim, ne takip ederim… Lakin itirafım şudur ki; bir gün bile uzak durmadım. Jesus hazretlerinin 1,5 orta sahayla çıktığı maçlarda intiharlara sürüklendim. üçlü oynayacağı maçlarda dörtlüde, dörtlü oynayacağı maçlara üçlüde ısrar ettikçe ölümlerden ölüm beğendim. Yapacak bir şey yok; aşk bu: İnsan akıl mantık dışı sevdiği bir hadisenin peşinde koşarken karşı taraftan akıl mantık bekliyor. Aşkın mantıksızlığı da bu değil mi zaten?
Neyse, iki sözüm var önce:
1-Sezon başı Jesus’un heykelini dikenler, sezon sonu gelmeden hocayı gömmeye başladılar süratle. değerli fenerbahçeliler, bu adam böyle. 30 küsür yıllık kariyerinde gittiği her takımda sezona canavar gibi girer, ıkına sıkıla devam eder, sonlara geldikçe sıçar, batırır, her yere saldırır ve gider. Sonra tutar kolundan geri getirirler, şöyle dâhisin, böyle ilahsın derler, önüne yüz milyonlarca bütçe dökerler, beyefendi de lanet olsun içimdeki futbol aşkı der ve yine sahalara döner.. her şeye rağmen, yine de ipi göğüsleyebilirdi. Ama böyle bir zamanda, böyle bir yarışa liderlik etmek için çok ama çok riskli bir isimdi. Nitekim, olmadı. Tonla para gitti. Bir sezon daha kaybedildi. Biraz daha yıprandık, biraz daha çöktük ve yaşlandık.
2- İstatistikler üzerinden futbolu okumak, belki futbol tarihçilerinin işi olabilir. Lakin, şunun altını çizmek önemli: İstatistik biliminin ortaya koyduğu veriler, ne kadar geniş zaman dilimlerini kapsarsa güven aralıkları da o kadar yüksek olur. Bir ya da iki veya üç beş maçın istatistiklerine bakarak, bir oyuncu, bir takım ya da rakip hakkında sağlıklı çıkarımlar yapılamaz. Bu nedenle, yeni bir sezonu planlarken bu ligin son 30 yılını değerlendirip başarının kıstaslarını belirlemek şarttır. Maça göre ya da oyuncuya göre plan yapmak, taktik belirlemek, strateji geliştirmek bizim gibi geniş imkanları olan ve ligi domine eden takımlar için tamamen vakit kaybıdır.
Bu iki noktadan hareketle önce ligin son 30 yılındaki başarı kriterlerini belirleyelim, sonra da o kriterlere göre takımı, yönetimi ve teknik kadroyu şekillendirelim. Çok şey var yazacak ama uzatıp okuyucuyu da sıkmamak şart. Tekrar selamlar..
Üç beş sene geçti diye
Sanmasınlar Fenerbahçe
Cimbom gibi, Kartal gibi,
Bekleyecek 15 sene
Hiç alışık değiliz biz
Keriz gibi beklemeye
Tarihinle , geçmişinle,
En büyüksün Fenerbahçe!
selamlar sözlük, iyi ki varsın.
yanılmayı diledim, gittim; bir sene oldu nerdeyse… lanetler olsun ki, yanılmadım. Bir de havalara girdim giderken. yazık dedim, günah dedim, heba olduk, telef olduk yolunda; bu kadar işkence insan haklarına aykırı dedim; bir daha dedim, ne izlerim, ne takip ederim… Lakin itirafım şudur ki; bir gün bile uzak durmadım. Jesus hazretlerinin 1,5 orta sahayla çıktığı maçlarda intiharlara sürüklendim. üçlü oynayacağı maçlarda dörtlüde, dörtlü oynayacağı maçlara üçlüde ısrar ettikçe ölümlerden ölüm beğendim. Yapacak bir şey yok; aşk bu: İnsan akıl mantık dışı sevdiği bir hadisenin peşinde koşarken karşı taraftan akıl mantık bekliyor. Aşkın mantıksızlığı da bu değil mi zaten?
Neyse, iki sözüm var önce:
1-Sezon başı Jesus’un heykelini dikenler, sezon sonu gelmeden hocayı gömmeye başladılar süratle. değerli fenerbahçeliler, bu adam böyle. 30 küsür yıllık kariyerinde gittiği her takımda sezona canavar gibi girer, ıkına sıkıla devam eder, sonlara geldikçe sıçar, batırır, her yere saldırır ve gider. Sonra tutar kolundan geri getirirler, şöyle dâhisin, böyle ilahsın derler, önüne yüz milyonlarca bütçe dökerler, beyefendi de lanet olsun içimdeki futbol aşkı der ve yine sahalara döner.. her şeye rağmen, yine de ipi göğüsleyebilirdi. Ama böyle bir zamanda, böyle bir yarışa liderlik etmek için çok ama çok riskli bir isimdi. Nitekim, olmadı. Tonla para gitti. Bir sezon daha kaybedildi. Biraz daha yıprandık, biraz daha çöktük ve yaşlandık.
2- İstatistikler üzerinden futbolu okumak, belki futbol tarihçilerinin işi olabilir. Lakin, şunun altını çizmek önemli: İstatistik biliminin ortaya koyduğu veriler, ne kadar geniş zaman dilimlerini kapsarsa güven aralıkları da o kadar yüksek olur. Bir ya da iki veya üç beş maçın istatistiklerine bakarak, bir oyuncu, bir takım ya da rakip hakkında sağlıklı çıkarımlar yapılamaz. Bu nedenle, yeni bir sezonu planlarken bu ligin son 30 yılını değerlendirip başarının kıstaslarını belirlemek şarttır. Maça göre ya da oyuncuya göre plan yapmak, taktik belirlemek, strateji geliştirmek bizim gibi geniş imkanları olan ve ligi domine eden takımlar için tamamen vakit kaybıdır.
Bu iki noktadan hareketle önce ligin son 30 yılındaki başarı kriterlerini belirleyelim, sonra da o kriterlere göre takımı, yönetimi ve teknik kadroyu şekillendirelim. Çok şey var yazacak ama uzatıp okuyucuyu da sıkmamak şart. Tekrar selamlar..
Üç beş sene geçti diye
Sanmasınlar Fenerbahçe
Cimbom gibi, Kartal gibi,
Bekleyecek 15 sene
Hiç alışık değiliz biz
Keriz gibi beklemeye
Tarihinle , geçmişinle,
En büyüksün Fenerbahçe!