Nedir, ne değildir, biraz açmamız gerektiğini düşündüğüm kavram.

Esasında burası bir sözlük olsa da sonuçta spor sözlüğü ve öyle über tanımlara gerek yok. Yani bir sporcunun başlığının altında "x eylemini gerçekleştiren sporcu." Gibi bir giriş yapılması tabii ki daha güzel olacaktır fakat "şuna şuna dikkat etmesi gerektiğini düşünmekteyim" şeklinde bir giriş de yasak değil. tabii ki mümkün olduğunca ilki tercih edilmeli. Fakat Bazen tanımı ilki gibi yapmak zor olabiliyor, ikincisinin tercih edilmesi de doğal oluyor haliyle.

Bir de bir entry tanım içermese bile bkz, alıntı, görsel, video veya link içeriyorsa o entry formata uyar. (*)

İkinci husus ise "zaman" hususu. Yani bir oyuncu, td, başkan vb hakkında yorum yaparken hangi maç olduğu da gbkz, ybkz (*) aracılığıyla belirtilmeli. Bunun sebebi ise bu entry'lerin aylar, yıllar sonra dönülüp okunduğunda bir anlam ifade etmesi gerekliliği. Neticede burası bir sözlük. Maalesef bu kural biraz zor uygulanıyor çünkü maçı gbkz içine alıp belirtmeye insan üşenebiliyor. Bunun için "bugün (7.01.2020 fb alanya) iyi performans gösterdi." Şeklinde de belirtilebilir. Hem kısa hem de üşenmez kimse.

Ve son olarak, cümlenin sonuna da mutlaka nokta koyulmalı :( formatla ne alakası var peki bunun? Hiç alakası yok. Sadece hatırlatma xd.

Kurallara mümkün olduğunca uyulan sözlük, çok daha iyi bir yer olacaktır. (bkz: kamu spotu)
Yapilan transferlere ve yapilacagi soylenen yeni yapilanma hakkinda konusmamaya karar verdigim transfer sezonu.
Taraftar olarak yonetimlerin her hamlesini olumlu olumsuz elestirmeyi cok seviyoruz. Bu bazen yanlis hamlelerin engellenmesine bazen de dogru gorunen hamlelerin tepkiyle karsilasmasina yol aciyor. Niyetimiz kotu olmasa da bu yil ozelinde biraz daha sessiz kalmanin dogru olacagini dusunuyorum. Baskanimiz haberturk yayininda bahsetti, hoca belli ve transferler ona danisilarak yapiliyor diye. Yani erol bulut bazi seyleri kafasinda oturtmus ve adimlar buna yonelik atiliyor Ayrica emre belozoglu'nun futbol bilgisine de guvenmek istiyorum. Bu kisilerin fenerbahce'li olmasi, yaslarinin genc ve basariya ac olmalari da sevindirici. Bir diger sevindirici husus ise ulke icinden yapilacak transferlerin sezon bitiminde aciklanacak olmasi, yillardir icimizde yara olan kampa yetismeyen transferler bu sefer buyuk oranda yetisecekler. Yurtdisi firsat ve scout transferleri ise daha uzun bir sureye yayilip olasi satislardan gelen paralarla yapilacaktir, kamp konusunda problem olabilir ama yonetim illaki bu sureyi mumkun oldugunca one cekmeye calisacaktir.

Ozetle, ali koc yonetiminin ilk kez hizli davrandigini dusunuyorum. Ulke futbolunu avcunun ici gibi bilen yerli bir sportif direktore ve basariya ac fb'li bir hocaya danisilarakta planli programli bir yapilanmaya girildigini dusunuyorum. Bu dogrultuda takimimiza katki saglayacaklari dusunulen caner gokhan sinan vb. Gibi asla istemedigim oyuncularin translerlerine ses etmeyecegim. Hasan ali gibi aldigi nefes zarar olan oyuncularla sozlesme yenilenmesine de ses etmeyecegim. Baskan, sportif direktor, hoca, camianin ileri gelenleri vb. Gibi kisilerin bu yil atacagi adimlari destekleyip sene sonunu bekleyecegim. Azizci aykutcu alexci ersuncu, o oyucu vasat, bu oyuncu cirkef vb. Her kafadan bir ses cikmasi ve bolunmemiz bizleri olumsuz etkiliyor. Bu sene sabredebildigim kadar artik benden aykiri ses cikmayacak, insallah yolun sonu 4.yildiz olacak.
Real ve Barça, Mbappe ve haland gibi yıldızları getirmezse iyice popülerliği azacak bu ligin.la liga'nın en büyük sorunu, real ve barça'nın açgözlülüğüdür. neredeyse pastanın tamamını aralarında bölüşmek istiyorlar ve haliyle de diğer kulüpler lig yarışına giremeyecek kadar küçük bütçeli kalıyorlar.öte yandan dünyanın en çekişmeli ligi olan ve haliyle dünyanın en fazla izlenme geliri elde eden Premier ligin sırrı ise, gelir pastasının tüm takımlara dengeli ve adil dağıtılmasıdır.böylece her biri en azından kalbur üstü bir kadro kurabiliyor ve sonuç olarak takımlar arasındaki makas fazla açılmıyor.ancak bu düzen de maalesef son yıllarda çöküşe gidiyor zira bazı yabancı zenginler ve onların proje takımları futbol ruhunu tehdit etmeye başladılar.oysa Almanya'da durum öyle mi, Alman yasalarına göre bir kulübün en fazla yüzde 49'u alınabilir, geri kalanı ise halka aittir.eğer bu yasa Avrupa Birliği ülkeleri için ortak hale gelirse ne ala, gelmezse ise zaten yavaş yavaş ölmekte olan futbol sporunun çöküşü daha da hızlanacaktır.
"Ukrayna’dan özür dilemeyeceğiz. Bunun sebebini de biraz sonra anlatacağım. Ukrayna Büyükelçisi’nin hadsiz söylemleri sonrasında o bizden özür dilemeli. Medyada her konumuza maydonoz olan rakip takım taraftarlarından etkilenmiş olmalısınız.
Bir camia var ki, yönetimi, başkanı, sporcusu kim olursa olsun bizim tarafa dokunmaktan kaçınmıyor. Her konumuza maydonoz oluyor. Biz, ayrıştırmayı değil, birleştirmeye odaklıyız. Bu ülkeyi ayrıştıran o kadar çok unsur var ki, futbol bunun başında gelmemeli.
İki gündür bu haksızlığa, bu çifte standarda, Fenerbahçe'ye yapılan bu hakarete kafa yoruyorum. 20 saniyelik bir olaydan bahsediyoruz. Hatırlatırım maç 120 dakika. İkinci golü yedik bir şey olmadı, elendik tezahürat olmadı, ilk golde oldu. Bence yakışıksız ve gereksiz, Fenerbahçe kimliğinden uzak bir tezahürattı ama ne yapacağız, ağızlarına fermuar mı koyacağız? Daha maç başlamadan, eskiden Türkiye'de oynayan bir kalecinin maçtan önce tribünleri gerdiğini gördük. Orada başladı. Sonra gol geldi. Yine o oyuncu yedek kulübesinden fırlayıp öyle hareketler yaptı ki... Golü atan da yaptı. Yine de bize yakışmadı bu söylem. Hatta Lucescu'ya teşekkür etmek istiyorum. Kendisi oyuncuyu yanına çağırıp bağırdı çağırdı. Teşekkür ediyorum. Yine eksik bilgiyle Lucescu tezahüratı protesto ettiği için basın toplantısına katılmadı dendi."

ali koç