an itibariyle içinde cin toniğimi yudumladığım oda.

mezun olalı 1,5 sene oldu. mezuniyetimden önce sürekli sanat-kültür kuruluşlarında yazılar yazarak, organizasyon ekiplerinde bulunarak belirli bir çevre edindim ve bunları bir "kariyer başlangıcı" olarak gördüm. mezun olmamla beraberse covid19 geldi, zaten çok iplenmeyen sanat-kültür alanı hepten cortladı. ordan devam edemedim.

mecburen aramamı genişlettim ve hızlıca bir teknoloji şirketinde başladım. nefret ettim. değiştirdim ve bir start-up'a geçtim, deliler gibi mobbing vardı, bir kez daha istifa ettim. tekrar başka bir teknoloji şirketine geçtim. 6 aydır buradayım fakat olacak gibi değil gerçekten. hayatımın büyük çoğunluğunu vermek zorunda olduğum "para kazanmak olayının" en azından ilgi alanlarım dahilinde, motivasyon bulabileceğim bir şey olmasını istiyorum. yaşlılar ya da hayata karşı daha muhafazakar insanlar için bu "şımarıklık" veya "iş beğenmeme" olarak görülüyor. ilkinden uzağım ama ikincisi için evet: iş beğenmiyorum. çünkü aptallığın 1 seviye üstündeki excel doldurmalar, mide bulandırıcı satış görüşmeleri, patronların yüzünü güldürmek üzere yapılan tüm o raporlar, etkinlikler, şakalar boğazımı hıncahıç sıkıyor. para peşinde en az 8 saatimi heba etmek, zerre ilgi duymadığım konular hakkında kendimi geliştirmek zorunda olmak saat başı birkaç yumruk patlatıyor suratıma.

bütün bu istifalı, arayışlı, boğuşmalı, bol bol düşmeli sürecin sonunda çok arzuladığım bir sanat-kültür kuruluşundan nihayet teklif aldım. yine her şey süper değil. ama en azından "daha az mutsuz olacağım" bir kapı aralanmış gibi hissediyorum. daha motive yaşayacağımı tahmin ettiğim için sözlüğe de daha çok vakit ayıracağım umarım.(*)

hayırlısı bakalım.