Futbolun salt kazanmak üzerine kurulu olduğunu düşünen teknik adamdır.

Ancak gözden kaçırdığı nokta şu ki, futbol bir show business'tır. Eğer tüm takımlar aynı taktik anlayış ile sahaya çıkacak olursa muhtemelen bir süre sonra ne TV başında ne de stadyumlarda bu sektörü tatmin edecek kadar taraftar bulamazlar.

İnsanların futbolu günlük yaşantısından kaçıp keyif almak ve heyecanı hissetmek için izlediğini unutmamak lazım.

Başarılı bir teknik direktördür ancak futbol dünyasında mümkün olduğunca az sayıda olması gereken bir taktik anlayışı vardır.
Aykut kocaman'nin bu kadar eleştirildiği ortamda bunun övülmesi tuhaf.

Bu adam üst düzey futbolda en kötü futbolu oynatan futbol katili bir teknik direktör. Aykut kocaman'nin adeta bir üst modeli. Hatta daha beteri.

Bazen 5 maç üst üste gol bile atamadan ama gol de yemeden 5 puan alır. Bu katı defansla turnuva özellikli elemeli maçlarda arada ufak başarı kazanması dışında bir başarı elde etmesi zor.

Tabi bu yıl gerek Barcelona'nın gerek de Real Madrid'in kötü olması sonucu ligde şampiyonluk şansı var.
Oynattığı futbol umrumda değil. Adam atletico madrid'i tam 3 defa ucl'de finale çıkardı. Bahtsızlığından, real madrid' in hayvani dönemine geldi. Takımını 3 defa ucl'ye çıkarmış hoca 'başarılı ve iyi bir hocadır' . Futbol filozofu, avrupa futbolunu yönlendiren keltoş (*) o bütçelere ve imkanlara rağmen daha çeyrek finali geçemedi. Fenerbahçe'ye gelip rezalet, kabız bir futbol oynatsa ama karşılığında bu tür turnuvalarda başarı, derece elde edecekse ben gelmesini isterdim. Seyir zevkini ne kadar önemsesem de futbol sonuç odaklı bir oyundur.
Ali Koç, madrid'deki claudio coello caddesinin göz bebeği ramon freixa'ya 19.15'te giriş yapar. İspanya saatiyle aksam 19.30'daki randevusu için biraz erken gelmiştir. Bu sebeple önce barda 5 dakika geçirir, ardindan restoranin görece gizli bir köşesinde masasi hazırlanır ve oraya geçer.

Masaya oturduktan 10 dakika sonra bir citroen ds7 crossback yanaşır restorana. öylesine bir edayla yanaşır ki bu araç, koc blackberry'sini istemsizce masaya birakir, gözleri camekandan bu siyah araçtan inecek kisiyi arar.

Arabadan lila gomlegiyle ve aynali güneş gözlükleriyle karizmatik biri iner. Sokaktaki insanlardan taniyanlar olur, fakat arabadan inen bu gizemli kişi kimseyle vakit harcamaz. Zira Ali Koç kendisini beklemektedir.

Fakat karsilamadaki genç ispanyol bu kişiyi hemencecik tanır: diego simeone. Madrid'de Baska kim boyle fiyakalı yürüyebilir ki, cristiano ronaldo terk ettiğinden beri?

Simeone, koç'un masasina buyur edilir. Kısa sure sonra da menü gelir, en Afillisinden gazpacho soylenir. Üstüne koç paella; simeone jamon ister. Sommelier'nin önerisiyle de teso la monja yudumlamakta karar kılınır.

Smalltalk faslının ardindan Ali Koç esas mevzuyu açar:
-sayin simeone, İstanbul guzel bir şehir. Fenerbahçe iyi bir takım. Yapilaniyoruz, sizi de bu yapilanmanin en tepesine yakistiriyoruz.

Kelimelerini en doğru şekilde secmeye cabalamaktadir.

Simeone beklemesine beklemektedir bu konunun konusulmasini, fakat koç'un doğrudan defteri buradan aralamasini doğrusu garipser. Ama hoşuna da gider durum. Zaten Türkler her zaman ne istediklerini gayet iyi bilmez mi?

-sayın koç, fenerbahce'yi eski talebem emre'den dinledim, bilirim. Fakat, bagislayin ama, bu oyuncu kadronuzla bi carajo olmaz.

Sarabin da etkisiyle teklifsiz konusmalar başlamış, tarafların ingilizcesi hafiften kaymış, simeone tarafindan aralara ispanyolca kelimeler sikistirilmaya başlamıştır.

Koç bu cevabin ardindan önce bir sey soylemez. Sonra bond cantasina davranir. Kodu simeone'nin de görebileceği sekilde girer: 19071907. Mavi bir dosyaya uzanir, simeone'nin meraklı gozlerine aldirmadan dosyayi eline tutusturuverir.

Dosyada yaklaşık 50 yaprak bulunmaktadir. İlk 3 sayfa bilancoya, gelir-gider tablolarina ayrılmıştır. Sonraki 5 sayfa fenerbahce'nin potansiyelini yansitan 5 yıllık bir kalkinma planı içermektedir. Devaminda halihazirdaki kadronun analizi, iletişim halinde olunan topçular, kulup tesisleri, calisan cv'leri vardir.

Simeone bu kadar ayrıntılı bir rapor beklememistir aslinda. Koç'la 1,5 saat sohbet edip jamon'unu dişlemekten, günün sonunda da gelen teklifi kibarca reddetmekten baska bir planı kesinlikle yoktur. Olamaz da. Kariyerinin zirvesinde Fenerbahçe gibi yillardir Avrupa'da olmayan bir takıma gidecek degil ya. "Ben anca Fenerbahçe'deki kafelere gidip bir kahve içer, sonra da cadde'de şöyle bir dolanıp otelime geçerim." Diye dusunmeden edemez.

Lakin rapor ilgisini Cezbeder, fenerbahce'nin ciddiyetini hemen anlar. 4 dakika kadar goz atar sayfalara, kafasını kaldirdiginda koç ona bakmaktadir:

-her şeyin farkındayız. Sizin yonetiminizde unodir kuralları geçerli olacak.

Simeone, fikirlerinin dakikalar geçtikçe değiştiğini hisseder. Bunu sevmez. Madrid'de mutludur. Ama koç'un ona sunduğu bu yeni challenge, aslinda sıradanlasmaya yuz tutan kariyerine adeta bir defibrilatör etkisi yapacaktir, bunu da görür.

Simeone cevap vermez, konuyu değiştirir. İspanyol politikası, Türkiye'nin euro2020 performansı, daft punk'in dağılması konuşulur. Gece ilerler.

Saat 23.15 olur. Churros'lar yenmiş, sigaralar icilmistir. Simeone 4 saattir sag kolunun yaninda bulunan dosyanın ağırlığının gittikçe arttığını hisseder, dosyayı koç'a uzatir ve "kalkalim" der.

Tatlı bir akşama tatsız bir son.

"Hay hay, kalkalım" der koç. Ama dosyayı almaz. "Düşünün. İstanbul'un patronu olacaksınız. Gücünüzün sınırı olmayacak, çekinizdeki rakamı ise dert etmeyin, gerekli arastirmayi yaptık, memnun olacaksiniz."

Simeone bu özgüvenli cevap karşısında neye uğradığını şaşırır. Messi'nin karşısında titreyen lodi'nin görüntüsü gelir aklina birden, sebebini anlamaz.

Taraflar ramon freixa'yi terk eder. Sıkıca tokalasirlar. Simeone'nin ds7'sini getirir vale. Arabaya bindiğinde dikiz aynasına asılmış fenerbahce logosunu fark eder.

Görüşmeden 4 gun sonra koç'un telefonu çalar. Arayan İspanya'dan bir numaradır...

Tanım: fener'in başında görmeyi en istediğim hoca.(*) sanırım bugünün futbolunda en çok da beğendiğim hoca.