Her şeyden önce sporunla uğraş diye medyada dolaşan tiplere bu kulüpler politize olmadan hayatlarına devam edemezlerdi, bugün muhteşem bir insan olduğu yönünde akıl oyunları yapılan Abdülhamid, FB ve benzeri spor kuluplerini politik kaygılarla kapatmaya çalışmıştı vaktinde. Öyle ki bugün sözleri kayıp olan ilk marşımız da sözlerinde var olan umut dolu açıklamalar gerekçe gösterilerek sansürlenmiş ve yok olmuştur.

Bu kulüpler içlerinde Fenerbahçe de olmak üzere işgal altındaki ülkede kurtuluş mücadelesinin arkasında yer aldığında da politize olmuştu. Boğazdan kayıkla cephane kaçırırken de politikti, sporcularını cepheye gönderirken de... Her daim işgal devletlerin asagilikca yaklaşımında onur mücadelesini gösterip yoklukla sahaya çıktığında da bunun haklı politik mücadelesini el verdiğince gösteriyordu.

Fetöye karşı meşaleyi ilk yaktığında da politikti, kurşunla durdurulmaya çalışıldığı zaman da. Gezi zamanında da Ali İsmail Korkmaz Fenerbahçe yıkılmaz derken de politikti panathinakos maçında tribünde fatih sultan mehmet afişi açtığında ( ki doğru bulmuyorum ), sandıkta görüşürüz Mesut bey dediğinde de politikti.

Fenerbahçe her daim politikti. Bu illa dönemin iktidarına yönelik olması gerekmiyordu, toplumsal olaylara da haksızlığa da karşı bir duruştur Fenerbahçe. Gerektiğinde tribünlerin tamamını kadın ve cocuklarla doldurabilecek birlikteliktir. Gerektiğinde toplum düşmanı kolluk güçlerine karşı bile bayraklarla mücadele edebilme ruhudur fenerbahçe. Laik Türkiye pankartı ile sahaya çıkabilme, onbinlerle Anıtkabir'e yürüyüş yapabilme ruhudur fenerbahçe.

O sebeple fenerbahçe politika yapmasın demek, fenerbahçe'yi tanımamaktan gelir. Zira Fenerbahçe tam da olması gerektiği yerde, yani halkın yanında yer almıştır ve almalıdır.

İstanbul sözleşmesinin bir gece aniden yok edilmesi, mevcut dönemde olmasak yoğun tartışmalara gebe belki de toplumsal bir reaksiyona, iç çatışmalara bile sebebiyet verebilecek bir hadiseykem, konjonktürel bir değerlendirme ile hak arayanın terörist, iktidara karşı olanın vatan haini olarak adlandırıldığı bir ortamda bu açıklamayı yapabilme cesareti, işte fenerbahçe'nin her daim olması gerektiği yerdeki duruşunu gösteriyor.

Fenerbahçe ve fenerbahçeliler sportif olarak son yıllarda özellikle de futbolda hüsran yaşıyor da olsak sadece kupa peşinde koşan bir camia olamayız. Birilerinin bu topluma karşı sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor ve tarihsel süreçte bunu kendisine misyon edinen bir camia olarak vaktinde Soma'da, Van'da ve niceleri de olduğu gibi bir başka toplumsal hadisede yine tepkiyi koyma, meşaleyi taşıma görevimizi yerine getirdik.

Bu meşaleyi diğer camialar da taşımalı, destek olmalı. Fakat sportif kaygılar, siyasetin kontrolünde yer alan bir anlayış ile göbekten siyasetin tekeline terk edilmiş spor kulüplerinin bu konuda sesini yükseltebilmesi rasyonel olarak mümkün görünmüyor. Çünkü taraftarlar için demiyorum ama camianın önde gelenleri hep devrin adamı olmakla övünen kişilerden oluşmakta ama yine de bekliyor insan.

Türkiye'de belki Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde var olan ve siyaset ile içli dışlı olan Barcelona, ss Lazio, Roma, st Pauli, Liverpool, ST. Stetienne, liverno, empoli, Atalanta vb kulüpler gibi derin sağ sol ayrımı yok fakat buradaki siyaset çizgisi bağımsız laik bir Türkiye çerçevesinde sekillenmekte ve fenerbahçe de bu çerçeveyi korumakta kararlı.

Bu duruşu göstermek hele hele bu dönemde cesaret, cüret ve .... gerektirir.olmasi gerektiği gibi bir açıklama.