özellikle kazandığımız için çok mutlu olduğumu söylemem gerekiyor.

peşin edit : uzun bir yazı, çünkü baya bir doluyum.

fakat 19 sayılık farkı yakalamamıza karşın oly'i maça ortak etmek için elimizden gelen her şeyi yaptık. bu sezon maçları kopartamıyoruz. geçen sezon ya da önceki sezonlarda 3. çeyreklerde böyle farkları elde ettikten sonra rakibi pes ettiriyorduk, artık maça dönemeyeceklerini biliyorlardı, bu sezon ise rakipleri maça ortak etmek adına cidden özel çaba sarf ediyoruz. 3. çeyreğin son 3 dakikasında öyle saçma sapan hatalar yaptık ki inanılmaz.

öyle ya da böyle o krizi bir şekilde atlattık. rakip yine mücadele gücünü yitirdi taaak gene elden top vermeler falan 4. çeyrekte rakibi zorla zorla zorla ortak ettik maça. kabul ediyorum öyle kötü maçlar kaybettik ki bu sezon özgüven kaybı yaşanıyor. fakat siz 20-21 yaşında oyuncular değilsiniz ki ? siz tecrübeli olduğunuz için milyon eurolar kazanıyorsunuz. koç bile kenarda kafasını duvarlara vuracaktı, öyle salak saçma hatalar yaptık. fark tek hanelerde olsaydı ya da printezis'i son çeyrek kenarda oturmasaydı maçı kaybetme ihtimalimiz yine yüksekti. çok şükür kazandık.

bu kadar olumsuzluktan sonra olumlu noktalara gelelim, takım biraz özgüvenli olduğunda çok fazla boş 3'lük fırsatını yakaladık. isabet oranımız yüksek çünkü pota altına indirilen top, tekrar dışarıya çıkabiliyor ve ekstra pas imkanı yaratılabiliyor, louverne ile bunu yapamıyorduk işte. belki istenen pivot katkısını gene elde edemeyeceğiz fakat içerden dışarıya topun çıkabilmesi açısından verimli olacağı kesin thomas'ın. williams'ı da daha efektif kullanmak gerekiyor gibi. de colo ve sloukas topu bence haddinden fazla ellerinde tutuyorlar. gene şutları onlar soksun fakat top biraz sahada gezmeli. westerman son birkaç maçtır ritim bulmaya başladı, sanırım koç ile makul noktalarda anlaşmaya başladılar ben westerman'ın kötü bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum, zalgiris'te izlerken de avrupa için alınabilecek isimlerden birisi olduğunu düşünüyordum. fakat şimdilik o beklediğim seviyeye yaklaşamadı.

bir diğer olumlu nokta sezon korkunç kötü başlayan datome'de takımı sahiplenme ve gizli kaptanlık yapma isteğinin artık gözle görülür seviyeye çıkmış olması. zaten kalitesini, avrupa için bulunduğu elit noktayı tartışacak insan basketbolu bilmiyordur fakat sezona çok ama çok kötü başlamıştı. fakat ritim bulmaya başladı, umarım yükselmeye de devam edecektir.

kısalarımızın her maç böyle yüksek skor bulmasını beklersek bu sezon için hayal kurmaktan öteye geçemeyiz. hücumda hala çok sıkıntılıyız fakat asıl savunmada çok kötüyüz. drive eden her oyuncu rahatlıkla 3. köprüden potaya ulaşıyor. rakip guardları bu kadar tehdit edemiyor oluşumuz ileride çok daha büyük sıkıntılar yaratacaktır mike james, larkin gibi isimleri düşündükçe.

koç hücum için de şu topu elden verme işini çözmeli, böyle saçmalık olmaz. çok fazla ikili sıkıştırmaya maruz kalıyoruz. avrupa'nın en iyi guardlarından de colo, sloukas, bobby elimizde. orta-üst seviyede westerman var. bu takım sürekli paslaşmayı elden ele mi yapacak ? bundan ivedilikle vazgeçilmezi elzemdir. ayrıca pota altından top çıkartırken, iki oyuncu kenarlara açıldığında ve baskı altındayken neden 3. bir oyuncu orta alanda boşa çıkmaz ? anlamıyorum, korkum hocanın sezona havlu atmaya başlaması.

umarım lovergne gidecek, vesely de 1 ay içinde dönecektir. dönmeyecekse de bir pota altı savar cinsinden bir isim kadroya dahil edilir.

önümüzdeki 1.5 aydaki 8 maçlık fikstür zor ama en az 6 galibiyet çıkartılabilir bir fikstür. sırasıyla ;
baskonia (d)
asvel
barcelona
milano
berlin (d)
zenit (d)
maccabi
real madrid

deplasmanda baskonia'yı, içeride asvel, milano, deplasmanda berlin ve zenit, iç sahada maccabi maçlarını kesinlikle kazanmamız gerekiyor. iç sahadaki barcelona ve madrid maçları ise kazandığımız takdirde özgüven açısından olduğu kadar play-off için de üst sıralara taşıyacaktır bizi. bu fikstürde en az 5 galibiyet bekliyorum, baskonia galibiyeti olursa da 6 galibiyet gelir.