Bitime 8 maç kala 7 puanlık farkın eritileceğine inanmayan taraftardır. Oynanan şeyin futbol olmamasından dolayı, sahadaki ruhsuzların boşvermiş tavırlarından bıkkınlık geçiren taraftardır. Kalan maçların sadece 3’ünün iç sahada oynayacak bir takım için duyulan güvensizlikten kaynaklanan yılgınlıktan müzdarip taraftardır.

Evet iki maçta her şey değişebilir ancak kalan maçların hepsini kazanabilir mi bu takım ? Ona inanç kalmadı işte. Ayrıca gs iki maçta kesinlikle takılmak zorunda. BJK maçı dışında fikstürde öyle bir maçları da yok zira deplasman maçları bile yok. Elbette umut fakirin ekmeği ancak önce takım inanacak zira dünya kupasından beri inançları yok.
uzun süredir istisnasız haklı çıkan taraftarlardır. Daha önce de belirttiğim gibi zaten kötümser bir insan olduğum için bu grubun doğal üyesiyim. bu kulüple ilgili bir durum olduğunda olabilecek en dramatik ihtimali düşünün, muhtemelen gerçekleşecektir.
mesela bjk maçında penaltı kaçtı ve rakip defans arkasına atılan toplarla 1-2 deneme yaptı, o an 1 gol yersek biz bu maçı veririz dedim ve gerçek oldu, aslında bunu takımından tribününe herkes biliyor.
başka bir örnek vereyim: hiç umudun olmadığı bir sezondayız, yine gazla başlamışız ancak takımın biri puan tablosunda öne geçmiş. sivas'a karşı kadıköy'de oynuyoruz öyle bir hafta geliyor ki 3 takımın şampiyonluk ihtimali oluşuyor. sahada umutsuz bir oyun varken rakip takımın gol yediği haberi tribünleri hareketlendiriyor, ben o an rakip puan kaybeder ama biz bu maçı kazanamayız ve şampiyonluğu elimizin tersiyle iteriz dedim ve yine gerçekleşti.
futbol dışı bir örnek vereyim: 2-0 önde şampiyonluğa 1 maç kalmış, setlerde de vakıfbank'a karşı 2-0 öndeyiz. son sette de öndeyken o seti veriyoruz, takım akıl almaz hatalar yapmaya başlıyor. o anda aklımdan geçen o maçı da şampiyonluğu da kaybedeceğimiz oldu ve bu da gerçekleşti.

üstteki 3 örneği çoğaltmak mümkün, bunu tek yaşayan da ben değilim. bizi karamsarlığa iten en çok sahadaki sporcuların özellikle yenik duruma düştükten sonraki hali oluyor. kalecisiz oynamak konusunda adeta mecbur olduğumuz için geriye düştüğümüz de baya oluyor. son yıllarda futbolda dramatik sezondan kopuşlar ve diğer branşlarda izahı zor final kayıplarını defalarca yaşadık, o yüzden yeni bir tanesini tahmin etmek hiç zor değil.

futbolda bir kesim "kenetlen fenerbahçeli", "lig uzun maraton, daha çok maç var", "onlar da puan kaybedecek" gibi artık dalga konusu olan söylemleri neredeyse her sezon dile getiriyor. evet onlar da puan kaybedecek ama biz de kaybedeceğiz hatta onlardan fazla bile kaybederiz, takıma inancım bu konuda tam. böylece konuyla ilgili görüşlerimi yazıp karamsar şekilde de entry'i bitirmiş oldum.
Altay, pedro, hayırsız hain(*), rossi, mert hakan, arao, joshua king, gustavo henrique, samet ve daha sayamadığım çöp tenekelerinin olduğu bir kulübün karamsar olması gayet normal olan topluluğudur.

Her maç hakemlerin bizi doğramak için pusuda beklediğini ve takımın şampiyon olmak için yeterli futbolu oynamadığını da hesaba kattığımızda anormal olan şey iyimser olmaktır zaten.
Sonuna kadar haklılardır. Niyeyse bu takım bana hiç güven vermiyor. İstisnasız her maç gol yiyoruz defansımız elek gibi. Altay'a ben de çok yükleniyorum ama çocuğun önündeki defans hattı aşırı vasat ve her sene defans hattı değişip değişip duruyor. Kale ve defans mevkileri uyum işidir. Koskoca dünya devleri bile sakatlık vb olmayınca uzun bir süre stoper ikilisini bozmuyor bizim takım her sene stoperleri sil baştan yapıyor. Ayrıca bizim net bir oyuncumuz yok şöyle tıkanan maçları şutlarıyla açacak, kanattan fişek gibi bir oyuncumuz var da biz mi bilmiyoruz? Karamsar olmakta bu saydığım sebeplerden ötürü sonuna kadar haklı olan taraftarlardır.