Türk futbolunun en büyük sorunu .


Çağa ayak uyduramayan , Avrupa’da rezil rüsva olan , taktiksel açıdan dayak yiyen ve buna rağmen iş bulabilen demode kişilerden oluşmakta .

Üstelik diğer meslektaşlarına göre çok daha fazla para alırlar , medyada lobileri çok kuvvetlidir ve asla eleştirilmezler .

Çok nadir olsa da Azıcık bir eleştiri alınca eleştirenleri futbolu bilmemekle suçlayıp üst perdeden konuşurlar .

Bu klik türk futbolundan temizlenmeden başarı hayal .

(bkz: Şenol güneş)
(bkz: Fatih terim)
(bkz: Aykut kocaman)
(bkz: Hikmet karaman)
(bkz: Tolunay kafkas)
(bkz: Abdullah avcı)
(bkz: Hamza hamzaoğlu)
Ligi bildigi icin her 3-5 senede bir turkiye'yi turlayan td tipi.

Turk kuluplerinin cogu, yabanci veya yerli de olsa potansiyeli yuksek bir teknik direktore cikip sans vermiyor. Sonrasinda ise yillar icinde adim adim dusuyorlar. Planlama nedir, gelecege yatirim nedir hicbir fikirleri yok. Hep gunluk anlayis.
Avrupa şampiyonası izleyince Türkiye Ligi'nde neden yabancı teknik direktör istenmediğini de bir kere daha anladım. Adamlar futbol oynuyor, bizde futbol oynanmasına izin verilmiyor. Istenmiyor da. Kavga gürültü olsun, lobi olsun, maç sonunda hakem konuşulsun, kulüpten muhabire haber ucurulsun falan. Bu sebeple yerli TD propagandası yapılıyor.

Biz dışında her takımın ( ki bizim başımızda da en iyi yerli hoca var ) bir taktiği var-vardı. Hücum ve savunma organizasyonları görüyorum. Yazık bize.
Antrenman-taktik bilmeyen, bilimsellikten uzak, yarısı diplomasız ilginç insanlar.

Faal olanlarından sözde en iyileri sergen yalçın ve fatih terim. Sergen yalçın, yanlış antrenman yaptırdığı için takımının tamamını sakatladı. Fatih terim'in ise verim alamadığı, hastane'den çıkartamadığı falcao'yu vallecano'da keyifle izliyoruz.

Adamlar ciddi ciddi antrenman yaptırmayı bilmiyorlar.

Hadi bir örnek de bizden gidelim, ersun yanal ile bir yıl antrenman yapan max kruse almanlara göre döndüğünde fiziksel potansiyelinin ancak yüzde yirmilerindeymiş.

Örneklemeler çok uzar gider de uzatmanın manası yok.

Komik olan ise periera'nın antrenman yaptırmayı bilmediğinin iddia edilmesi(*). Senin onun metodolojisini bilmemen, onun antrenman yaptırmayı bilmediği manasına gelmez. Tabii ama ayak tenisi ya.

Bizim hocalara geri dönersek 4-2-3-1'den başka formasyon asla oynatmazlar, bilmezler. 10 numaraları yoksa 4-4-2'ye mecbur dönerler. Taktik desen zaten "taktik maktik yok bam bam bam" hep gaz hep hamaset, varsa yoksa çirkeflik.

Bunları da en çok türk spor basını sever. Niye mi? Çünkü türk spor basını da futbolu bilmez. Yorumculuk kapasiteleri Isimler üzerinden 4-2-3-1 dizmektir. Itina ile her hafta en iyi 4-2-3-1'i en iyi kimin dizdiğini hunharca tartışırlar. Oyuncu rolleri, davranışları, taktik vs. asla anlamazlar. Varsa yoksa ezberledikleri düzende isim tartışmaktır. Anlamadıkları bilmedikleri için de ezberledikleri düzenin dışına çıkıldığında foyalarının ortaya çıkacağının bilinci ile boklamaya karalamaya başlarlar.

Yahu daha geçen sene çağdaş atan onları geçiş oyunu ile yendiğimiz için basın toplantısında ağladı. Taktik bilincini buradan hesaplayın... basın da bu durumu şakşakladı.

Demem o ki türkiye, futbol rönesansına muhtaç... ciddi akademiler açılmadığı, bilimden uzak insanlar kışkışlanmadığı sürece karış ilerleyemeyiz.

Ömer erdoğan gibi gelecek vaat eden, rıza çalımbay gibi kişilikli nadir hocaları tabii ki tenzih ederim. Cahilliklerinden tembelliklerinden agresifleşen çirkefler aradan çekilse daha da parlayacaklar.