Gelirse öyle tek senelik değil ciddi ciddi 3 sene anahtar teslim edilmeli. Öyle arkasında durmayacaklar ise hiç gerek yok. 8. Haftada 10 puan geride olduğumuzda hatta küme düşme hattında gezdigimizde bile arkasında durulması, sabredilmesi gereken tarz sistem hocası. Yok Mesut küstü, Caner formayı fırlattı falan yapıldığı anda hocaya tepki gelirse bir anlamı yok favre'ın gelmesinin.

Hiçbir teknik adam sampiyonluğu garanti edemez. Bunu kabullenmek gerekiyor. Fatih terim bile 2 senedir olamadı. Ligi bilen hoca ya ondan dedim. Bu adamdan bir yapı inşa etmesini, mevcut oyuncuların performansını katlanmasını, bir iki genç oyuncuyu ana rotasyona kazandırmasını ve üretken bir oyun anlayışı ile mücadele etmesini beklemek gerekiyor. Gerisi zamanla gelir zaten. Sen doğru oynadıktan sonra o sampiyonluk gelecektir. Sergen Yalçın bile tek bir taktik ile ( sağ kanattan orta yapıp larin'i arka direkte boş bırakmak ) 10-12 maç kazandı ve sampiyon oldu. Taktik tahtasında çok fazla hücum çeşitliliği olan bir teknik adam olan favre ise daha fazlasını taktik ile kazanabilir.

Elbette risk var, risk ise camianın sampiyonluğa açlığı, ama artık kabul etmek gerekiyor ki sezon sonunu göremeyen hatta gelecek sene çalışacak hoca bulamamak bizi hiç ileriye götürmedi. Erol gitti emre geldi ucu ucuna kaçırdık hadisesi gerçek değil Fikstür sebebiyle, ve kazanılması gereken maçları kazanamadığımız için bu bize uygun bir düzen değil.

Bize kurucu bir TD lazım hem de 3 yıldır lazım, bu isim işte favre olacaktır, yeter ki arkasında lafla değil samimi bir şekilde durabilelim ve oyuncudan değil hocadan yana tavır alalım. Sonrasında o kupa gelecektir. Unutulmasın obradovic de ilk geldiği sezon şampiyon olamadı.

Eğer buna hazırsa camia ikna edilip getirilsin ama hiç sanmıyorum.
(bkz: der Untergang)

cumhuriyetin yüzüncü yılına girilirken keşke birinci cihan harbindeki hezimetimize ve istanbul'un işgaline dair bu filmin kalitesinde bir film çekilse.bu filmdeki gibi işgal şartlarının o gerilimini, delice ruh halini, küçümsenme duygusunu ve boğuk havasını nefesimiz tıkanırcasına hissetsek de halkça nasıl bir felaketin eşiğinden döndüğümüzü ve cumhuriyetin hangi şartlarda kurulduğunu, kurucu takımının değerini anlasak.ama tabi biz hezimetlerimizi, tarihteki aşağılanmalarımızı görmek vurgulamak istemeyiz.tarihimiz başarılarla doludur, felaketlerin müsebbibi ise ancak içerideki hainlerdir.hezimetlerimizi genç nesile göstererek tarihin tekerrür etmesine engel olmadığımız gibi, parlak zamanlarımızı da hakkıyla sinemaya aktaramıyor, ancak hamaset dolu ve yapmacık vasat yapımlarla oyalanıyoruz.her neyse trailer;

video

Kimse kusura bakmasın ama zırvadan başka bir şey değil . Caner ve Gökhan ' dan örnek vermek gerekirse ikiside Beşiktaş ' da ki ilk sezonlarında şampiyon oldular ve Avrupa Liginde çeyrek final gördüler , ikinci sezonlarında da Şampiyonlar Liginden namağlup lider çıktılar.
Başta yıllarca matbaa makinelerinin başında beni ve kardeşimi yıllarca okutan babam sonrasında sağlık sektöründe yer alan emekçiler olmak üzere, madenciler, inşaat işçileri, hizmet sektörünün ezilenleri, demir çelik sektörüne hayat verenler, eğlence sektörünün geri planında gecesi gündüzü olmadan yaşamaya çalışanlar ve niceleri. Herkesin işçi Bayramı kutlu olsun.

Futbol denilince aklına Avrupa süper ligini kurmak gelen patron kulüplerine karşın, aylardır evine ekmek götüremeyen futbol emekçilerine de buradan selam olsun.

Futbol denilince hatta spor denildiğinde çoğumuzun aklına en tepedekiler geliyor olsa da herkes milyon dolarlar kazanmıyor. Salgın döneminde hemen her iş kolunda olduğu gibi bazı sektörler için para harcamaktan geri duruyor ilgililer; oysaki aşı olmak sadece süper ligde oynayan takımlardaki futbolcuların hakkı değil, amatörde mücadele eden de bir futbolcu ise onların da aşıya ihtiyacı olduğunu, umarım ülkenin kaynaklarını, işçinin alın yerini sömüren 5li çeteden teki olan şahıs hatırlar diyeceğim ama aklına bile gelmediğini söylemeye gerek yok.

Sadece futbol değil elbette , basketbol, tenis, kayak, binicilik ... Kısaca bütün branşlarda bu gerekli.

Son olarak, pandemi şartlarında dahi işçilerin çalışma saatlerinin uzatıldığı, tam kapanma safsatası içerisinde bile özgürce haklarını talep edecekleri şu günde bile sözde izin kağıdı ile zorunlu ve karşılıksız belki sigortasız mesai yaptırılan bir patron egemen ülkede yaşam mücadelesini veren, buna karşın haklarını savunanlara öcü gibi yaklaşan o insanların da emekçi günü kutlu olsun. Umudum günden güne azalsa da siz de bir gün hangi sınıfta olduğunuzu öğreneceksiniz, öğreneceksiniz ve bu doğrultuda mücadele göstereceksiniz.