Gün itibariyle fahri olarak kapanmıştır.
Şimdi 2 güne en kaliteli kadroyu kurucaz falan diye çıkar konuşur bir tanesi. Nasılsa yalancıyı sevmiyorlar ya. Sonra da Uber yerli bir hocayla anlaşırlar ki ohhh harika. Mesela Selçuk ernak gelebilir, yerli ve fenerbahçeli , ligi tanıyor, camiayı biliyor daha ne olsun. Dimi çünkü sizin bu vizyonsuz vizyonunuza uygun olan şey ligi biliyor mu Fenerbahçeli mi?
Geldiklerinden beri voleybolda, futbolda şimdi de basketbolda hiçbir işi beceremeyen Ali Koç ve onun muhteşem yönetimi artık basketbolu da bitirdiğinde göre 3leme yaparak kına mı yakar ne yapar bilmiyorum.

Gurur duysunlar eseriyle. Bir spor kulübünün farklı farklı kuruluş hikayeleri, farklı farklı hedefleri misyonları vardır. Ben bizimkinin her branşta kupalar kazanmak olduğunu düşünüyordum. Meğerse bizimkisi baska bir şeymiş. Burası spor kulübü burada istersen her sene 50 milyon 100 milyon Euro kâr açıkla, şampiyon olmadıktan sonra ne gelir elde edersin ne de sponsor bulursun. hiçbir şeyin anlamı olmaz yani. Bir gün bunu farkına varırsınız umarım.
Obradovic gönderildi, bugün 13-14 yaşındaki çocuklar hala Fenerbahçeli ise futbol yüzünden değil basketbol yüzünden bunu da hatırlasın birileri.
Fenerbahçe sosyal medya ekibinin içinde yer alan " ahmaklar" yüzünden günün önemi değil de bir " şekilcilik" üzerinden eleştirilen oyuncu.

Daha geçen sezon sloukas benzer bir duruma düşürüldü, hadi olmaması gerek de oldu bir hata yapıldı aynı şeyi ikinci kere neden yapıyorsunuz?

Herkes oraya Atatürk pp'si koyunca off ne müthiş bir iş yapmış mı olacaktık. Tamamen şekilci bir durum.

Öte yandan ulan ülkenin yarısı kurucu liderinden nefret ediyor, vay efendim neden pp yapmamış. Bsg affedersiniz. Şu ülkeyi ve gençliğini harika dönüştürdüler. Boş, sovenist, benim kutsal benim kutsalım derken başkalarının değerlerini hiçe sayan, ortam milliyetçisi, şekilci bir kitle ortaya çıktı. Yazık.
Üzerinden yine "büyük resmin" görülmeye çalışıldığı, bütün oyunların tek tek tespit edildiği, her şeyin o kutsal ortayolculukla çözümlendigi, benim de henüz birkaç ay önce lisans diplomasini aldığım güzel üniversitem.

Toplumun -daha doğrusu toplumun otekilestirilen, acı çeken gruplarının- bunalimindan ileri gelen patlamanın yansıması olan protesto, yapisi gereği steril ya da tek tip bir ortam değildir, kavramsal olarak böyle bir ortam protestolarda var olamaz. Nasıl ki her toplumsal olgu, farklı insan grupları için farklı anlamlar taşıyorsa; protestolar da ayni hegemonya tarafından canı yakılmış farklı farklı grupların ortak paydada bulusabildigi, belirli yere kadar ortak politika güdebildigi hareketli ortamlardır. Yani basitçe, herkesin mevzusu başkadır. Ve bir imkan varsa, herkes meramını belli eder.

Daha radikal grupların bir protesto ortamında bulunması herhangi bir provokasyon anlamına gelmemektedir. Nasıl ki öğrencilerin(*) arzusu demokratik yapının korunmasiysa, lgbti çatısı altındaki değerli insanların kaygısı da işbu ortamın atanmış bir rektörün operasyon çekmesiyle tarumar edilmesi, zaten ülkede hayatlarının tehlikede olmadığı sayılı ortamlardan biri olan üniversitenin artık onlar için tehlikeli bir ortam haline getirilmesidir. Bu sebeple de eylemlerde on saflarda pek çok lgbti gördük. Bu cesur insanlar, terörist ya da provokatör değil. Ama çok yoğun şekilde Canavarlastiriliyorlar.

Öte yandan, tekrar altini cizeyim: daha radikal grupların katılımı, Boğaziçi için herhangi bir leke teşkil edemez. Çünkü bu gruplar birbirine bağlı, tek merkezden yönetilen yapılar degildir. Herkesin ajandası, gayesi farklıdır. Bu organizasyonlar kendi dertlerine dair bugünün konjonktüründe ses çıkarma ortamı görürse, bu fırsatı sezer ve gidip orda ses çıkartır. Bu kimseyi provoke etmek değildir. Protesto, çok temel anayasal bir haktır. Boğaziçinin anayasal protestosunu terörle mücadele kisvesine iteklemeye çalışmak, doğru bir strateji değildir. Radikal gruplar kendi öfkelerini yasalar çerçevesinde dile getirebilir. Türkiye Cumhuriyeti anayasasının dışına cikilirsa bu suçtur. Ama anayasal hakları ve protesto kapsamının daraltilmaya çalışılması da meşru olmaktan uzaktır.

Resim mevzusu. benim de bir çizimimi gönderdiğim o sergi, 150 kadar sanatçıdan toplam 400 eser sergiledi. Eserlerin hiçbirine sansür uygulanmadı. Çünkü hepsinin açıklaması eserlerin altına ilistirilmisti. Fikir özgürlüğünün gelenek olduğu bogazicinde kimse onlara anonim gönderilen bir esere sansür uygulamaz. Bu eserin cezasi, sergiyi düzenleyen 20 yaşındaki çocukların TCK 216-1'den yargilanmasi olmalıdır diye düşünüyorsanız, korkarım gücün yikiciligini gariban talebeler üzerinde denemeye bu kadar meraklı olmanın koskoca bir jenerasyonu ne kadar olumsuz etkileyeceğini göz önünde bulundurmuyorsunuz.

Devletin sopası değerlidir, ama ülkenin parlak çocuklarına karşı bu kadar kolay kalkmamalidir. Zira Boğaziçi bu toprağın evlatlarının insan haklarını, eşitliği kılavuz edinip bilim ürettiği pirüpak bir değerdir.