her fenerbahçelinin içinde kalan en büyük yara. ne bir sezon önceki 5-1'lik kupa finali mağlubiyeti ne de 2010 trabzon maçı ne de 2012 galatasaray maçı.. her şeyin dönüm noktası olan işte tam da bu sezonun 34. haftası...

kocaeli'de, değirmendere'de izlemiştim maçı.. "kesin şampiyonuz" sözleriyle yerimizi almıştık mavi köşe'de babamla. o zamanlar lisedeyim tabi, maçtan önce fenerli arkadaşlarla totemler yapılmış, yarın galatasaraylı arkadaşlarla nasıl dalga geçeceğimizin planlarını yapıyorduk. babam rakısından içtikçe şampiyonluk için de heyecan o derecede artıyordu. dakikalar geçiyor ancak beklenen gol bir türlü gelmiyordu. gelmediği gibi fenerbahçe ortaya etkili bir oyun da koyamıyordu.

o sırada birahane'nin öbür yanında galatasaraylılar sevindikçe seviniyor, goller üst üste geliyordu. artık sandalyelerinin yönlerini bizim maça, denizli'ye çevirmişlerdi bile. dakikalar geçiyor, taraftar artık iyice korkuya başlıyordu. ben inanıyordum. alex çıkar atardı. anelka girer sağdan bir tane çıkarırdı geriye doğru.. alex var nasıl olsa... yapıştırırdı kalecinin üstünden 90'a...

derken 89. dakikada malum gol. daha önce şampiyonluk nasıl kaybedilir bilmediğimizden verdiğimiz tepki, içkilerin masalara dökülmesine neden olmuştu. o ıslak masalara kolumuzu dayamış, umut ediyorduk... ama olmuyordu. beraberlik golüyle umutlansak da appiah'ın şutu yandan dışarıya gitmesiyle bambaşka bir geceye ilerlediğimizin farkındaydık. galatasaraylılar sevinç çığlıklarıyla, kornalarla sahilde tur atmaya başlamışlardı bile. ben ise duvarları tekmeliyordum, ağlıyordum. fenerbahçeliydim, o yıla kadar gördüğüm şampiyonluk sadece 4 ^tü ama fenerbahçe'ydi yani bu takım. adı, namı, şanı kocaman fenerbahçe... kaybetmeyi bilmezdi.. veremezdi şampiyonluğu. o andan sonra hatırladığım tek şey babamla eve döndüğümüzde rıdvan dilmen'in kıpkırmızı suratı ve kendimi odama kapatmamdı. ertesi sabaha kadar hiçbir şey görmedim, duymadım.

hülasa, saat geç oldu, yarın evden de olsa mesai var. bu sezon hem fenerbahçe'nin hem de türk futbol tarihinin bir dönüm noktası oldu. hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı aslında. ama biz bunu bilmiyorduk bile. fenerbahçe daha çok kazanır, daha çok kaybeder.. yeter ki içimizde bu şampiyonluk umudunu yaşatsın. bu umudu, bu heyecanı yaşamayalı çok uzun zaman oldu. elbet eski günler geri gelecek. elbet bu asırlık çınar silkelenecek. bu kulüp, bir günde efsane olmadı, 2-3 yılda da bitmeyecek, eskimeyecek. fenerbahçe bitmez...
Real ve Barça, Mbappe ve haland gibi yıldızları getirmezse iyice popülerliği azacak bu ligin.la liga'nın en büyük sorunu, real ve barça'nın açgözlülüğüdür. neredeyse pastanın tamamını aralarında bölüşmek istiyorlar ve haliyle de diğer kulüpler lig yarışına giremeyecek kadar küçük bütçeli kalıyorlar.öte yandan dünyanın en çekişmeli ligi olan ve haliyle dünyanın en fazla izlenme geliri elde eden Premier ligin sırrı ise, gelir pastasının tüm takımlara dengeli ve adil dağıtılmasıdır.böylece her biri en azından kalbur üstü bir kadro kurabiliyor ve sonuç olarak takımlar arasındaki makas fazla açılmıyor.ancak bu düzen de maalesef son yıllarda çöküşe gidiyor zira bazı yabancı zenginler ve onların proje takımları futbol ruhunu tehdit etmeye başladılar.oysa Almanya'da durum öyle mi, Alman yasalarına göre bir kulübün en fazla yüzde 49'u alınabilir, geri kalanı ise halka aittir.eğer bu yasa Avrupa Birliği ülkeleri için ortak hale gelirse ne ala, gelmezse ise zaten yavaş yavaş ölmekte olan futbol sporunun çöküşü daha da hızlanacaktır.
embesil dediğim için hakaretten entry silen insanları bünyesinde bulunduran topluluk.

''Embesil kelimesi hem psikiyatride hem de argoda kullanılan bir sözcüktür. Halk arasında bu kelime yerine çoğunlukla budala sözcüğü kullanılır. Bunun dışında bön ve kıt kelimeleri de Embesil'in yerine kullanılabilir.''

bir boktan haberiniz yoksa google kullanın. alooo!!!!