" Doktor" lakaplı fenerbahçe formasıyla oynadığı 78 maçta 24 gole imza atan, Bordeaux fatihi unutulmaz futbolcu.

Elif Çongur'un Hürriyet gazetesinde Hüseyin Çakıroğlu için yazdığı yazı.

Hüseyin Çakıroğlu anısına

Her sene bu vakitler yaptığım gibi yine onu anacağım.Ömrüm oldukça Ekim ayının son günlerinde hep onu yazacağım.

Fenerbahçelilerin “Doktor” lakaplı, “Sarı” lakaplı, giderek “Sarı Doktor” lakaplı sevgilisi. Paşası. Fenerbahçe’nin laciverti, sarısı, lacivertin sarısı.

18 Eylül 1985’te, Bordeaux’ya atılan, akılları alan, hayatı donduran son golün sahibi. O günü radyo başında geçiren çocukların futboldaki ilk kahramanlarından biri. Benim gibi.

HÜSEYİN VURDU GOOOOOOL!

Fenerbahçe’nin ve Milli Takımın göz bebeğiyken, daha uzun yıllar futbolunun doya doya izleneceği düşünülürken, bacağında yavaş yavaş büyüyen bir ben fark edilir. Alınan ben kötü huyludur, üstelik vücuduna yayılmıştır. Sonrası kötü. Çok kötü.

1986 yılının Ekim ayında futbolseverler duyduklarına inanmak istemezler, haberi alan futbolcu arkadaşları Hüseyin Çakıroğlu’nun evine koşar, herkes perişandır. Metin kapının önüne kadar gelir ama yukarı çıkamaz, “Tutamam kendimi, ağlarım” der. Yugoslavya deplasmanına doğru yola çıkmış olan Milli Takım arkadaşları tutamazlar kendilerini, ağlaya ağlaya oynarlar o maçı. Hüngür hüngür ağlayarak.

Fenerbahçe taraftarı, Hüseyin Çakıroğlu’nun ardından bir uzun ağıt yakar, Basketbol Takımı’nın oynadığı bir lig maçından önce hep bir ağızdan söylenir. O ağıtın bir yerinde şöyle der:

Ne sen bizlere doydun
Ne de doyduk biz sana
Fenerbahçe forması
Kefen mi oldu sana?

Hüseyin Çakıroğlu, hasta yatağında verdiği son röportajda “Formamı, taraftarımızı ve Kadıköy’ü çok özledim” der. Biz de onu hep, ama en fazla ölüm yıldönümünün yaklaştığı bu günlerde çok özleriz. Sarı Doktor’u ne zaman hatırlasak, tutamaz kendimizi ağlarız.

video