(((yukardaki entry'den devam)))

tüm mevkiiler ve 2011 mayıs'ındaki (sezon sonundaki) yaşları:

kale
(bkz: volkan demirel) - 29
(bkz: mert günok) - 22
(bkz: serkan kırıntılı) - 26

stoper
(bkz: diego lugano) - 30
(bkz: joseph yobo) - 30
(bkz: fabio bilica) - 32
(bkz: bekir irtegün) - 27
(bkz: ilhan eker) - 28

sağ bek
(bkz: gökhan gönül) - 26
(bkz: okan alkan) - 18
(bkz: mehmet topuz)* - 27

sol bek
(bkz: andre santos) - 28
(bkz: caner erkin)* - 22
(bkz: uğur boral)* - 29

merkez orta saha
(bkz: emre belözoğlu) - 30
(bkz: cristian baroni) - 27
(bkz: selçuk şahin) - 30
(bkz: gökay iravul) - 18
(bkz: mehmet topuz)* - 27

sağ kanat
(bkz: mehmet topuz) - 27
(bkz: issiar dia) - 22
(bkz: kazım kazım) (devre arasında gitti)
(bkz: miroslav stoch)* - 21
(bkz: özer hurmacı)* - 24

sol kanat
(bkz: miroslav stoch) - 21
(bkz: issiar dia) - 22
(bkz: caner erkin) - 22
(bkz: uğur boral) - 29
(bkz: mamadou niang)* - 31
(bkz: özer hurmacı)* - 24

forvet arkası
(bkz: alex de souza) - 33
(bkz: özer hurmacı) - 24
(bkz: emre belözoğlu)* - 30
(bkz: mehmet topuz)* - 27

forvet
(bkz: mamadou niang) - 31
(bkz: semih şentürk) - 28
(bkz: gökhan ünal) (devre arasında gitti)
(bkz: kazım kazım)* (devre arasında gitti)
(bkz: daniel güiza) - 30

3 temmuz olmasaydı, en zayıf görünen bölge olan defansif orta sahaya lassana diarra (26), güzia'nın gideceği kesin olan forvete de emmanuel emenike (24) gelecekti. 2011-12 sezonunda şampiyonlar ligi'nde böyle bir fenerbahçe izleyecektik:

link

aykut kocaman'ın 2010-11 sezonunun ikinci devresinde oturttuğu asimetrik 4-2-3-1'de mehmet topuz sağ kanat / sağ iç arasında mekik dokuyordu. bu sistem yeni transferlerle devam edebilseydi topuz'un içe geçmesiyle 4-3-2-1, bir de niang forvete geçtiğinde 4-3-1-2, emenike'nin sağa çalmasıyla 4-3-3 bile olabilecek esnek bir düzen olacaktı.

ama olmadı.

2011'de avrupai şekilde ilerleyen o gidişat, 3 temmuz'la birlikte herkesin şirazesini yerinden kaydıracak şekilde bozuldu ve aziz yıldırım'ın içerde olduğu dönem aykut kocaman, alex de souza, emre belözoğlu, volkan demirel gibi isimlerin takım içinde kendilerini farklı konumlandırmalarına doğru giden bir yola saptığı saçma sapan bir durum oluştu. sürecin devamındaki iki sezon boyunca bambaşka bir oyuna geçiş yapan takım; dirk kuyt, mehmet topal, raul meireles gibi transferler alex'in de gidişiyle değişen oyun profili sonrası uefa avrupa ligi'nde yarışabilecek ayara gelmiş, bu klasmanın altında/benzer ayarda sayılabilecek çapta takımları sırayla eledikten sonra, gerçek bir avrupa takımı olan benfica'ya karşı finali tek golle kaçırmıştı.

yani düşünün ki; 2011'de yakalanan o devinime, 3 temmuz gibi türk futbolunu geçtim, futbolu da geçtim, bence dünyada herhangi bir dalda eşine rastlanmayacak türden bir operasyonla bile anca bu kadar zarar verilebildi. yani 12-13 sezonundaki avrupa ligi macerası ve 13-14'te kazanılan şampiyonluk aslında; temelleri çok sağlam atılan bir futbol yapılanmasının kör topal (eski çapına göre kör topal tabii) ayakta kalış hikayesidir.

sonraki yıllar, aziz yıldırım'ın tıpkı önceki yıllarda yaptığı türden hataları yine barındırdı (link ), ama artık sistem yavaş yavaş tahrip olmaya başladığı için, bu tip hatalar eskisinden daha zor telafi edilir hale geldi. 11-12 sezonunda şl'ye gönderilmeyen, sonra 13-14 ve 14-15 sezonları olmak üzere 2 sene men cezası yiyerek avrupa gelirlerinden olan takımın bu kötüye giden ekonomisinin üstüne bir de, kendisi içerdeyken fenerbahçe'de oluşan bazı statü değişimleri (aykut, emre, volkan vb) başkan tarafından görmezden gelindi/kendisine yakınlar diye el üstünde tutuldu.

sonuç; 3 temmuz 'dan bugüne yalnızca 1 şampiyonluk (13-14).

sonra ali koç başkan oldu, kendince farklı şeyler yapmak istediği ama başarılı olamadığı ilk senenin ardından, iki senedir (2019 ve 2020) aziz yıldırım'ın 3 temmuz sonrasında arşa çıkardığı yanlışlara benzeyen hamlelere başvurmaya başladı ve fenerbahçe sezonlara yine aziz yıldırım yöntemleriyle giriş yaptı (link ). yine aynı insanlara güvenip tamamen türkiye'yi hedefleyen, yerel başarılar (gelirse tabii) sonrasının nasıl devam edeceği meçhul bir planlama.

bunları neden söylüyorum; fenerbahçe 3 temmuz sonrasından ders aldı mı? yoksa hala onun zararlarını (ve bağıntılı zararlarını) görmeye devam mı ediyor?

(((devamı aşağıdaki entry'de)))
Link

Azerbaycan'daki internet sözlüğüdür. Fenerbahçe'ye dair yazılan son entrylerden biri şu şekilde;

"futbol şöbəsi sanki lənətlənmiş, cadu edilmiş bir klubdur, 8 yaşımdam bəri çox böyük bir azarkeşi olaraq artıq buna inanmağa başlamışam 4 il ərzində hansı oyunçu transfer edirdisə hər biri ilk idmanına çıxdığından bəri futbol oynamağı unutdular sanki,həmin oyunçularla yollar ayrıldı getdikləri ligalarda qollar vurub assistlər etdilər və komandalarında önəmli oyunçuya çevrildilər, messi və ya ronaldonu gətirsələr belə bu klub düzələn deyil, ümid edirəm sezon sonunda önəmli qərarlar alınar yoxsa bu gedişlə axırda futbol şöbəsi bağlanacaq."

Not: yazar kibarlığından bize cenabet yerine cadu edilmiş demiş. xd
çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olan güzel ülkem.

uzun zamandır süregelenlerinden bir tanesi de mülteci sorunu. son günlerde sınır kapılarından rahatlıkla girebilen bu mültecilerin içinde potansiyel katilinin, hırsızının, tecavüzcüsünün yığınla olacağı çok bariz. eğitimsizlik ve fazla nüfus zaten ülkenin en büyük problemlerinin başında yer alırken, bir de yanan bu ateş daha da körükleniyor.

yanlış bir, üç, beş tane değil ki. dahası da var maalesef. ülkenin ekonomisinden tut adaletine kadar her hücresi korkunç derecede yozlaşmış vaziyette. hazin bir sona doğru yaklaşıyoruz. ve üzülerek söylüyorum ki, bu durum böyle devam ettiği müddetçe, hazin sona ivmeli bir şekilde yaklaşmaya devam edeceğiz.

önceden gelecek hakkındaki ümitsizliğim sadece ekonomik refahla ve yaşam kalitesiyle alakalıyken; artık ümitsizliğim, yerini ülkenin ulusal bir güvenlik sorunu içinde olduğu gerçeğinin yarattığı doğal korkuya bıraktı. evet, bu hayatta en büyük korkularımdan birisi artık bu maalesef. öyle bir korku ki, artık bu hayattaki en büyük zevklerimden biri olan sporla bile ilgilenesim gelmiyor. sanki bütün ülke bir kurtuluş savaşındaymış da, mahalle yanarken sporla ilgileniyormuşum gibi hissediyorum.

yazıklar olsun. bu duruma gelmemizde kimin emeği varsa yazıklar olsun. bu sözlüğün ilgi alanı bunu karşılar mı bilmiyorum ama karşılamalı. çünkü eğer bu konular bugün konuşulmazsa, yarın "ilgi alanımız" dediğimiz spor bile konuşulamayacak.