vitor pereira'nın hazırlık maçlarında oynattığı oyuna biraz bakınca şu an fb'nin aradığı hücumcu tipinin tam da boupendza olduğunu düşünebiliriz çünkü takımın forvet arkası-forvet bağlantısını bu oyun planı özelinde tam anlamıyla kuracak bir elemanı yok.

pereira her aksiyonu uygulayabilecek optimum 11'i bulmak istiyor, hem 0-0'ı oynayabilecek, hem de gerektiğinde pozisyon gereği kontratak yapıp gerektiğinde ise baskı kurabilecek.

1) takım merkezde kalabalık olmak istiyor. hem önde basarken, hem rakip sahadaki top kayıplarında, hem de oyun kurarkenki ilk takım şeklinde.

2) merkezde mutlaka 1 oyun kurucu (sosa, zajc) + 1 dinamo (ozan, mert) mantığı kuruyor; luiz gustavo burada joker babında, rakibe göre ikisinden biri olarak kullanılacaktır.

3) ön üçlü ister 1-2 olsun, ister 2-1; hem teknik hem de enerjik oyunu ile bu bölgede her türlü oyunu aynı anda kotarabilen tek üretici eleman olan dimitrios pelkas'ın mutlaka bu üçlüden biri olacağı.

bunlar sanki pereira'nın -en azından ilk etapta- çok gerekmedikçe şaşmamak istediği genel prensipler gibime geldi. belki 4) kenar stoperlerden birini zaman zaman sangare / novak gibi bek orijinlilerden oluşturuyor da diyebiliriz; ama bunu yeterince cesur etüd etme isteğini kendisinde göremedim zira sadece oyun kurarken zaman zaman 4'lü savunma yerleşimine geçmekten başka (bu kenar stoperlerden birinin beke geçmesi dışında) bir dönüşüme izin vermedi pereira.

yani takım bu sezon çok daha kompleks bir düzende olacak gibi, pereira'nın her duruma cevap verebilen bir takım yaratmak istediği belli. peki bu prensipler sahada ne sonuç verdi şimdiye dek:

takım istediği kalabalığı paslaşırken sağlasa da, bu kalabalık üçüncü bölgeye biraz zor taşınıyor; oyun bir yerde kitlenip mutlaka ters kanada bir uzun top istiyor. yani takımın "birlikte" kaleye gidebilmesi için vakte ihtiyacı oluyor. hele ki biraz önde basan rakipler olursa bu sefer takım ikinci bölgede pas trafiği de yaratamıyor ve stoperler daha oyun kurarken atıyor bu uzun topları; birbirinden kopuk bir hal alınıyor.

çünkü merkezdeki oyuncuların çoğu topu sadece göndermek isteyen elemanlar. özellikle ikinci bölgeyi geçmek isterken takımın kitleneceğinin sinyallerini fazlasıyla aldık. bunu kıran bir tek mert hakan yandaş oluyor ve pasını verdiği gibi ileri koşusunu atıp yine boşa kaçmaya çalışıyor, bunu ne sosa yapıyor, ne gustavo yapıyor, ne zajc yapıyor, ne de ozan... (rakip sahaya bir şekilde geçtikten sonrasını söylemiyorum, geriden çıkarkenki oyundan bahsediyorum). yani takımı ileri taşıyacak aksiyonları hakkıyla yapacak bir merkez yok, hele ki önlerinde irfan, mesut vs oynadığında zaten katmerleniyor bu durum (o yüzden abderrahman harroui iddialarını gerçekçi buluyorum).

işte bu durum, en öndeki forvetin de sürekli sağa sola deplase olmasını gerektiriyor. gerek boşluklara sızıp topu alarak takımın öne çıkması için vakit kazandırmak, gerek rakibi açmak, gerekse de savunmanın dengesini bozmak adına yapılan bu koşular maç içinde çok fazla. önceki hazırlık maçlarında samatta'yı hiç olmadığı kadar kanatlara koşarken izlemiştik, hatta son zwolle maçında serdar'ı bile...

samatta'lı oyun bile zaten birkaç maç içinde fazlasıyla rahat çözülebilecek bir oyun iken, serdar dursun'lu oyun resmen ölü doğdu bence. rakiplerle boğuşma-mücadele üzerine oynayacak bir forvetin bu eforu en çok ceza sahası içersinde göstermesi lazım, bunun için de arkasındaki oyuncuların dinamik ve rakip kaleye "birlikte" yaklaşabilen bir oyuncu grubu olması lazım. arka hatlarla kopuk kalan ve kendisine sürekli uzun / şandel hedef paslar atılan forvetleri artık rakip savunmalar rahatça yiyebiliyor, nitekim serdar da zaten bu topları koruma/doğru oynama konularında üst düzey bir eleman değil, fb kalibresi için en fazla rotasyon oyuncusu (olması lazım).

fenerbahçe bu sorunları şimdilik zayıf rakiplere karşı pas yetenek ortalamasıyla hallediyor gibi görünse de, daha zor maçlarda neler yapabileceği bence henüz belirsiz. hele ki yine zwolle maçının ikinci yarısındaki oyuncu grubunun (ağbiler hakimiyetinde) yaşadığı rehavetin ardından...

fenerbahçe'nin bu oyun için gereken kalitede bir "hücumcu kombinasyonu" yok. samatta yanındaki fizikli forvetlerin yarattığı alanlardan ziyade arka hattaki arkadaşlarının onlara hazırlayacağı net pozisyonlar isteyen, yüzü kaleye dönük oynayan bir forvet. valencia ise rakibi bozabilen, ama hücum anlayışı da buna çok bağlı şekilde tamamen rakibi bozduktan sonrasına odaklı bir hızlı hücum forveti, set hücumlarında verimli olabildiği tek zaman rakibin iyice abluka altına alındığı anlarda (ki bu da nadiren oluyor) ceza sahası tilkiliği yapmak. yani olası serdar-samatta, serdar-valencia, veya samatta-valencia ikilileri pereira'nın isteklerine bence tam anlamıyla cevap veremez.

ama aaron boupendza kafayı toplarsa şahane cevap verebilir, bu riske girmeye değer.

geçen sezon ortalarında kendisi için tam bir tamamlayıcı hücumcu; yani kendisine alan açacak, rakibi meşgul edecek elemanlarla başarılı olabilir diye düşünüyordum: link

şu anki fb'yi boupendza'nın olası rolü üzerinden özetlersek:

1) forvet arkasındaki elemanlar topu ayağına istiyor - ama aynı zamanda dinamik olmak da zorundalar - pelkas harici ikisini birden karşılayan yok, boupendza ikinci eleman olabilir

2) merkez orta saha, harroui tipinde bir eleman gelmedikçe, sadece mert hakan olduğu zaman dikine delebilir - boupendza kenarlara deplase olan bir oyunla uzun top ile / veya merkezden dikine atılacak koşuyoluna paslarla sızan eleman da olabilir - bu tip topları aldığı zaman samatta'dan da, valencia'dan da daha iyi kullanma becerisine sahip

3) önünde serdar (veya benzer tipte daha kaliteli bir mücadeleci forvet alınır) oynarsa, daha içerlek bir oyunla olayı çift forvete döndürebilir

zaten pereira'nın en önde serdar'sız veya samatta'sız bir oyunu şu an için düşünmesi bence mümkün değil; transfer yapılmayacaksa ilk 11'de mutlaka ikisinden biri gerekiyor. en önde valencia'nın olduğu veya sinan'lı bir ön hat ile takımın hiçbir şey yapabileceği yok; valencia pres yapsa da hücumda çeşitliliği olan bir forvet değil, sinan ise teknik açıdan daha zengin olsa da pres ve mücadelesi hep boşa giden kof bir enerjisi var... bu forvet grubuyla fb'nin bütün sezonu çıkarması / verim alması bence çok zor.

o yüzden -eğer en idealini düşüneceksek- bana göre zaten fb'nin iki forvet transferi yapması gerekiyor; serdar'ı yedek yapacak daha kaliteli bir mücadeleci forvet, bir tane de samatta'yı rekabete sokacak / yedek yapacak hareketli bir forvet. birincisi vedat muriqi / o tipte biri dersek, ikincisi boupendza işte :) hem forvet, hem forvet arkası, tam bir bağlantı elemanı... böylece forvet arkasının işi gerektiğinde çift forvete döndürebilecek kısmı boupendza-valencia rotasyonu olur, diğer tarafta pelkas-mesut-irfan olur. artık istediği kombinasyonu yapabilir.

kısaca şöyle mesela: https://i.hizliresim.com/on28khc.png

çünkü, pereira'nın zaten esas istediği bence her bölgede geçişli bir kurgu yapmak; bunu da bağlantı elemanlarıyla sağlamak. o yüzden forvet arkasında da öyle her zaman iki tane salt 10 numara oyuncusu kullanmak isteyeceğini zannetmiyorum; mutlaka bir tanesini forvet özellikli isteyecektir, ki gereken optimumluğu yakalasın.

ama pereira bu durumu ne derece yaratabilir emin değilim zira mesut, irfan gibi oyuncular ali koç'un oynat baskısı yapması muhtemel oyuncular. bu baskıyı ancak boupendza gibi etkisini çabuk gösterebilecek bir oyuncu kırabilir sadece.

uzun lafın kısası, oyunda hatta kadroda elbette yaz sonuna kadar bazı değişimler olacaktır, ama fb'nin şu anki oyununa genel hatlarıyla bakınca boupendza iyi kötü alınabilecek bir risk gibi görünüyor, hele ki bir tane daha mücadeleci forvetle birlikte alınır ve uyum sağlarlarsa patlar gider sanki.
Uzun yıllar euroleague final four aşamasını domine etmiş ve edecek olan, bunun doğrudan sonucu olarak #fenerforglory ve #neverenough gibi sloganları sahiplenen, oynadığı takım oyunu ve pas yüzdesi ile ters düz etmediği rakip kalmamış, taraftarı ile rakip takımlara korku salan, avrupa basketbolunun söz sahibi kurumlarından birisi, yaşayan bir efsane: Dünyanın en güzel takımı!

Lakin, 2019-2020 sezonundaki fenerbahce basketbol takımına küçük bir parantez açmak gerekiyor. Zira takım bu sezonda küçük çaplı travmaya maruz kalan bir kazazede gibiydi adeta. Bu travma sonucu mevcut kimliğini unutur olmuş, bazı maçlar resmi kimliği ile mücadele ederken, bazı maçlar ise kimliğinden uzaklaşıp çok değil bir önceki sezonu mumla aratır olmuştur. İşin özü sezon içerisinde çok fazla git-gel ile karşılaşmışızdır. 2019-2020 sezonundaki bu durum taraftara da sirayet etmiştir. Taraftar o baskılı, korkunç ve yeri geldiğinde hakem ile karşı takımı stres altına sokan tepkilerinden çok çok uzakta kalmıştır. Yani anlamsız bir şekilde bu sezon hiç yaşanmamış olsa demişizdir hepimiz. Sonuç olarak corona illeti ortaya çıkmış ve sezonun ne olacağı meçhul hale gelmiştir. Takımın ve taraftarın biraz silkelenmesi ve kim olduğunu hatırlaması gerekiyor.

Son olarak mevcut antrenör ve yönetim ekibi, oyuncu kadrosu, taraftar grubu, salonu, şehri, renkleri ve atmosferi ile avrupanın en iyisidir.