doğuştan fenerli.
en azından 99'da transfer ettiğimizde imzayı atarken öyle demişti :)
yardımcı murat şahin de altyapımızdan yetişmiş, uzun yıllar engin ve rüştü'yü yedeklemiş, zaman zaman kritik maçlarda kalemizi korumuştur.

tabii ki, mevzu bunlar değil.

mevzu; emre mor, emre demir, ismail yüksek, emir ortakaya, bora aydınlık, yusuf kocatürk, jin ho jo, ishak vural, melih bostan, eyüp akcan ve hatta joao pedro, joshua king, mitchy batshuayi, jayden osterwolde. bu isimleri tamamen osayi, ferdi ve arda gitti gözüyle bakarak ve irfancan ile mhy'den tamamen ümidi keserek yazıyorum. sergen yalçın, geçmiş tecrübeleriyle gösterdi ki en fazla bir sezonluk bir teknik direktördür ve bir sezon kadar kısa bir süre içerisinde de yetenekli oyunculara, yaşı ne olursa olsun, dokunabilen bir teknik direktördür. dolayısıyla, şu an ihtiyacımız olan şey de budur.

bu saatte, tekrar ismail kartal'ı çağırırsanız; koşa koşa gelir ama sadece durumu idare eder.. nasıl olsa 1 seneye seçim var diye ne kendini ne de takımı üst düzey performansa motive edemez. abdullah avcı 1 sezonluk planlamada sonuç alabilecek bir hoca değil, ona en az 3 sezon ve yeniden yapılanma garantisi lazım; tek sezonda başarılı olması içinse saha dışında güçlü şekilde ittirmek lazım. yani olacak iş değil..

bu çıkan haberler tamamen asparagas mı, yoksa doğruluk payı var mı, yakında görürüz; lakin bir sergen yalçın heyecanı, kupa finalinin önüne geçmiştir benim için.
bana göre süperlig'in gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri. ligimizde 90'ların ikinci yarısındaki hagi, 2000'lerdeki alex etkisinin benzerini sergiliyor, ancak bunu hagi ve alex'ten farklı şekilde yaptığı için hakettiği değeri (henüz) görmedi bence.
visca'yı hep son kertede sahneye çıksın, maçı alsın, kupayı kazandırsın diye oynatmazsınız. onun katkısını sezon sonunda geriye dönüp baktığınızda görürsünüz, takımın sezon boyunca direncini koruyan, hedeften kopmamasını sağlayan en önemli oyuncudur. sevilla eşleşmesinde işi son saniyedeki frikiğe getiren kişidir, galatasaray maçında işi demba ba'nın ve crivelli'nin golleri atması gereken hale getiren kişidir, gerisi takımın yıldız/yetenekli ayaklarına kalır.
yani visca'nın çizgisi aşağı yukarı bellidir, istikrarlıdır. bu yaptıklarını tek bir kelimeyle tanımlamak pek mümkün değil yani; çünkü visca ne yıldız, ne winner, ne de loser. sadece işini doğru yapan, ortalamasını (kendi seviyesine göre) en üstte tutmayı başaran iyi bir profesyonel. ancak yıldız olmamasına rağmen kendisine o gözle bakıldığı için, önemli maçlarda bireysel ağırlık koymamasının ardından "bu mu yıldız", "balon" diye paylanıyor. oysa visca yaşadığı küçük iniş-çıkışlar haricinde her maç aynı şeyi yapıyor, bu sayede de sezon sonlarında takımın en değerli elemanı haline geliyor.
üstelik visca bunu, başakşehir'in kadro kalitesinin şampiyonluğa oynayacak seviyeye yükseldiği son 3-4 yılda da başarmaya devam etti. yani nasıl bir kadro kurarsanız kurun, ne hedef koyarsanız koyun, visca size o yönde katkı sağlar. bence bu müthiş bir özellik, hele ki süperlig'deki takımların transferlere/oyunculara bakış açısı adına örnek alınası. her takımın mutlaka bir, mümkünse iki visca'sı olmalı. hatta: "bir kadroda 1 visca iyidir, 2 visca mükemmeldir, 3.'yü kim bulmuş da biz bulalım" o yüzden futbolseverler olarak kıymetini bilmek gerek bence.
dönüp dolaşıp kürkçü dükkanı misali geldiğimiz canımız sözlüğümüz. belki herkes az sayıda olmamıza takılıp aman canım ilgilenmeyin 3 - 5 kişi yazıyor orada demesine bakmayın. nitelik kalıcıdır, nicelik geçici. sayıca fazla olan haklı olmaz efendiler. burada yazan az kişinin bildiği ve paylaştığı, o sözlüklerde yazan binlerin entry kirliliğinden daha makbuldür. sevmekten ve yazmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
90'lara girerken kapattım yayını. gruba baktım, küfür kıyamet. iyi geceler bile diyemedim. çok uzun zamandır böylesine soğuk bir kasvet hissetmemiştim.

memlekette bi hilmi var. kafa hafif gidik, pek çıkmaz piyasaya. aslınsa hiç çıkmaz. gündüz vakti gördüğümü hatırlamıyorum, yalnız baba hasta fenerli. hani sen ben gibi değil, fenerbahçe yenilirse sabaha kadar uyumuyor, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşıyor sabaha kadar. hiç konuşmadan, durmadan, sürekli yürüyor.
o aklıma geldi. çıksam mı dedin, çünkü kalırsam evin içinde kahrımdan öleceğim. ayağa kalktım. oturdum, sigara yaktım, tekrar kalktım. giderek çirkinleşiyorum tabii.

böyle 3-5 blok öteden, meşale dumanı kesifliğinde bir "goğuuullll" sesi işittim. heralde gs küteledi 4'ü dedim. sonra aynı sen tekrar geldi, "gol be gooool!!!"
dedim başka bi iş var. seste bi inanamamazlık durumu, bi patlama, kendi kabuğunu yırtma hali. sadece fenerbahçeliliğin verebileceği bir delirme hali.
sonra grubu açtım;

- usgauabuansldjd
- gouduoollllk
- laaaan gooooooooaaajfkk
- verdi miiiiiiii
- verdiiiiiiiiii
ben: yiaaaaaaaaavvvvv