ana sorunu hoca, taktik olmayan takım.

bu takımın içinde bir ekip var, bu ekip olduğu müddetçe asla şampiyon olamayız. hatta bakın ilerliyorum, hiçbir yabancı hoca zaten şu haldeki fenerbahçe'ye gelmek istemez de, istese bile geldiğinde rahat bir calısma alanı bulamaz ve muhtemelen erol bulut'tan da kötü olur. iyi anlaşılması için bir örnek vereyim: roberto mancini. bu adam, bayağı kariyerli birisi ve şaşalı bir şekilde gs'ye gelmişti 2013-2014 sezonunda. iç sahada takımı mükemmel futbol oynarken deplasmanda çok başarısızdı. bunun sebebi sadece teknik, taktik işleri olamaz, mümkün değil. bir grup futbolcu, mancini'yi yiyordu, bundan eminim. gs taraftarı konuşmaz bunu pek ama o dönem böyle bir sorun olduğu açıktı.

gelelim 2019-20 sezonuna. ersun yanal'la iyi bir çıkış yakalamıştık ve ne olduysa 2-1 yenildiğimiz trabzon deplasmanı(*) sonrasında oldu. 4 maçlık galibiyet serisi yakalamış, ligin en büyük favorilerinden başakşehir'i 2-0 yenmiş takım, 7 maç üst üste galip gelemedi. fenerbahçe camiasının bu denli kırılgan olduğunu bilen, takımın abisi (!) emre belözoğlu, bu süreçte hiçbir açıklama yapmadı, hocaya da destek vermedi ve takım ligi 7. bitirdi. apaçık hocayı yedi işte. hatta hatırlayanlar olacaktır; luiz gustavo, 1-0 yenildiğimiz konyaspor maçından sonra "bir takımda hoca gönderiliyorsa tek suçlu hoca değildir, oyuncuların da en az hoca kadar suçu vardır." gibi bir demeç vermişti ve takımda hocanın yendiğini iddia etmişti. buradan da anlayabilirsiniz ersun yanal'ın geçen sene bir/birkaç oyuncu tarafından düşürüldüğünü.

mesela 2014'te de ersun hocayı yiyen ekibin içindeydi emre belözoğlu. çünkü o meşhur arka beşli çetesinin amacı başarı, şampiyonluk, çalışmak değil; az antrenman, kendilerine imtiyaz tanınması gibi başarı felsefesine tamamen ters olaylardı. işte emre belözoğlu'ndan bunun için korkuyordum sezon başında. acaba hocayı yer mi diyordum, bilmiyorum belki de emre belözoğlu şu an suçsuzdur ya da en büyük suçludur, tesislerde olmadığım için fikrim yok. ama benim burnuma çok pis kokular geliyor.

mesela aykut kocaman, bu ekiple mücadele edebiliyordu çünkü bu ekibin istediklerine veriyordu onlara. yoksa aykut kocaman da baş edemezdi bu ekiple. 2017-18 fenerbahçe'sinde tesislerde mutluluk vardı, huzur vardı çünkü böyle bir ekip yoktu. aykut kocaman da takımını çok güzel hazırlayabiliyordu maçlara. fakat eğer böyle bir grup olsaydı fenerbahçe, iddia ediyorum, 17-18 sezonunda son haftalara girerken 10 maçta 9 galibiyet 1 beraberlik alamazdı, 72 puan toplayamazdı, kupada finale çıkamazdı.

gelelim bu sezona(*). bir grup var, hocayı yiyor. yiyor yani bu kadar basit. hoca bu gruba söz geçiremiyor. üzülerek söylüyorum ki gustavo da artık hocayı ciddiye almıyor ki kendisi en güvendiğim isimlerden bir tanesiydi. mert hakan mesela, bu adam attığımız golden sonra kime ne atar yaptı dünkü maçta? inanılmaz bir andı gerçekten. takım içi gruplaşmalar da had safhada. mesela dün ferdi'ye hızlı atılan ve ferdi'nin yetişemediği 3 tane pas saydım. bu pasların biri hata olur, ikisi hata olur ama hepsi hatalı olmaz. o seviyedeki oyuncular bu kadar kötü pas atamaz. bilerek hızlı atılan paslar işte bunlar. ozan tufan mesela, dün takıma küfretti boş yere. salmış işte olm oyuncular. bu kadar basit. hocayı takmıyorlar, iplemiyorlar.

kendisinin yönetimini hiç sevmem, kulübe eşşşşek yükü kadar borç bıraktı çünkü ama şunu anladım ki aziz yıldırım başkaymış gerçekten. şu an bir aziz yıldırım'a ihtiyacımız var liderlik anlamında. o olsaydı muhtemelen böyle olmazdı.

yani bu takımın tek sorunu hoca değil. eğer öyle olsaydı, gönderirdik hocayı, sorun çözülürdü. ama değil işte. yabancı bir hoca da gelse, başka hoca da gelse sorunlar çözülmeyecek. sorun başka yerde, öncelikle takım içinin çözülmesi gerekiyor. birkaç kadro dışının olması gerekiyor. takım şu an çiftlik gibi. şaka değil gerçekten çiftlik. gustavo gibi bir oyuncu bile sallamıyor artık takımı, hocayı. seviyeyi siz düşünün.

peki çözüm ne? inanın hiçbir fikrim yok. ama radikal kararlar şart, tek emin olduğum konu bu. yoksa takım böyle giderse bir anda tepetaklak olur gideriz. yabancı hoca falan da kurtaramaz bizi.
galatasaray'ın türkiye bankalar birliği ile yaptığı yapılandırma anlaşmasını yeniden yapılandırmak için ufakta ufaktan bunu dile getirmesi olayı.

5 yıllık anlaşmanın şartı şuydu, ilk 2 sene ödeme yok sonraki 3 sene borçları ödeyeceklerdi. tabi fenerbahçe dışında herkes atladı bu anlaşmaya, fenerbahçe dedi ki bu anlaşmanın bir mantığı yok, kimse bu parayı ödeyemez. ama malum camia bir ağız " ağlama fener " deyip durdular. biz inat ettik, doğrusunu yaptık ve imza atmadık. üstelik baskı yedik bu anlaşmayı imzalamadığımız için. ama ilk günden bu gs camiası imzayı attı, ts ile birlikte.
bugün ne oldu ?

[img_summer px=50 src=i.ibb.co/XbN0BdJ/screenshot-www-webaslan-com-2020-05-04-03-22-58.png]
aha bu da link
bizim itiraz ettiğimiz her şeyi şimdi kendileri istiyor. fenerbahçe itiraz ederken yanımızda olmayan bu ve bunun gibiler şimdi hiç utanıp sıkılmadan bunu talep edecekler ve bizim camia gene sus pus oturacak öyle mi ? silerler böyle işi. tabi gene itiraz edeceğiz ama 17'ye karşı 1 olacağız gene haklı olan haksız olacak, yine yapanın yanına kar kalacak. galatasaray’ın florya arazisine çökmesi aynı olay, aynı senaryo.
ulan delirmemek elde değil. biz bu anlaşmayı imzalamadığımız için transfer yapamadık şerefsizler. şimdi gene fırsat bu fırsat corono morona yapıştıralım derdindeler. ulan siz nasıl bir oluşumsunuz. yüzünüz hiç mi kızarmaz.
başkanı çıkar her türlü önlemi aldık, maç seyircli oynansın der, sonra seyircisiz oynanacağı duyurulunca maç iptal edilsin der, teknik adamları çıkar puan kaybedince seyircisiz maç oynanamaz, biz insan değil miyiz vs vs sonra geçmiş olsun corona pozitif çıkınca, trolleri bir ağızdan şerefsiz tff, istifa tff deyip kafa sikmeye başlar, aradan biraz daha geçince şartlar böyle, seyircisiz de olsa oynanmalı der. bunların hepsi 1, 1.5 aylık süreç.

serdar ali çelikler yazısı
şimdi de buna bakıyoruz. aynı tiyatro. kösele gibi suratlar. biz de etikten, ahlaktan falan bahsedelim, delirmemek elde değil.
Hakkında belirli isimler tarafından birkaç gündür haberler yapılan, kendisini köpürtenler, taraftarın nabzını ölçenler var.




Bir de bu kişiler taraftarlar karşı çıkıyor diye bizi suçluyor. Şaka gibi ülke. Neymiş paramız yokmuş. Yok diye şampiyonluk yarışı yaparken çekiştiğimiz takım ile lig oynanırken protokol imzalayan ve 4 sene daha yaşlanıp iyice emekli modunu açmış adamı mı getirmeliyiz.


Fenerbahçe büyüklüğü bu mudur ya??? ViYonsuzluk ne denirse örnek diye gösterilir. Paran yoksa bunu çıkar adamakıllı anlatırsın. Virüs de vardı zaten bizde de para yok transfer beklemeyin hatta kadroyu daraltıcaz, eldekilerle yolumuza devam ediyoruz dersin tek stoper tek kanatla evet beksiz oynarsın. Zaten bu plansızlık ile şampiyonluk hayal gibi gelecek sene de. Bari küçülen sadece bütçemiz ile sınırlı kalsın.