' aslında saha dışında çok iyi çocuk ' diye diye saha içindeki agresifliğini, küfürlerini es geçmek durumunda bırakıldığımız futbolcu. kulübün geleceğinde de rol alması için nedense zemin hazırlanıyor. açıkcası fatih terim tedrisatından geçmiş futbolculara ihtiyacımız hiç olmadı olmamalı da. fenerbahçeli sporcular yeteneğinin yanında şu son derece basit özdeyişi benimseseler yeterli.
' Ben Sporcunun Zeki, Çevik ve Aynı Zamanda Ahlaklı Olanını Severim '. Atatürk
Fotoğraf servis edildiyse bu iş ciddiye binmiş demektir.

Hayırlı olur umarım. Yaşından dolayı Motivasyonu düşmediyse büyük fark yaratır bu ligde. Ancak biliyoruz ki bu ligde yabancılara yapılan provakatif söylemlerin gazına gelen kitle az değil. Rıdvan gazlaması sonucunda vitor'un yendiği çok değil 4 ay önceki mevzu.

O yüzden jj gelirse herkes sabırlı olmak zorunda. Görüyoruz ki bu boktan ligde 20 puan fark bile elbet kapanacak noktaya geliyor.

Son olarak Ali Koç, 4 aydır hoca bulamadın, açıklayamadın. Ligin bitimine 4 maç kala neden açıklarsın?
danimarka futbol felsefesidir. "alt tarafı futbol işte, fazla abartmaya gerek yok" minvalinde tercüme edilebilir. hani klopp'un dediği gibi "futbol, önemsiz şeylerin en önemlisidir."

İsveç'92 Avrupa Şampiyonası'na sayılı günler kala Yugoslavya'nın iç savaş nedeniyle kupadan ihraç edilmesi sonucu, o dönemin moda tabiriyle, plajlardan toplanarak kampa alınan danimarkalı oyuncuların başarısının altında yatan temel neden de bu felsefeydi. öyle ki, iskandinav topraklarından çıkmış en yetenekli futbolcu olarak gösterilen michael laudrup, sepp piontek emekli olduktan sonra uzun bir dönem takımın başına geçirecek teknik direktör bulamayan danimarka futbol federasyonunun son çare seçtiği richard moeller nielsen ile anlaşamadığı için mili takımdan affını istemiş, tüm danimarka halkı ve futbol kamuoyu nielsen ile çıkılan yolun hezimetten öteye varmayacağını çoktan kabullenmişti.

lakin, turnuva sürecinde kim vilfort'un 7 yaşındaki lösemi hastası kızının durumunun kötüleşmesi ve kamptan ayrılmak zorunda kalmasıyla işlerin seyri değişti. başta teknik direktör nielsen, takımın moralini yüksek tutmak ve başladıkları işi bitirmek üzere "det' bare fodbol" diyerek çıkıp oyuncularına sahada sadece sevdikleri işi yapmaları gerektiğini ve bundan ötesinin boş olduğunu telkin ederken hem saha dışında hem de saha içinde kenetlenen danimarkalılar, bu kez kim vilfort ve küçük kızı için turnuvaya tutunup grubun son maçında fransa'yı michael laudrup yerine kadroya dahil edilen elstrup'un golüyle 2-1 yendiler. İsveç 92'ye sadece 8 takım katıldığı için gruptan çıkan takımların direkt yarı finale yükseldiği turnuvada, yarı finalde Rijkaad, Gullit, Van Basten ve Bergkamp'lı Hollanda'yı penaltılarla elediler; ki bu maçta, hasta yatağındaki kızının isteğini kıramayarak tekrar takıma dönen Kim Vilfort penaltılardan birini gol çevirmişti.

Ve 26 Haziran 1992 . Finalde Berti Vogst'ın Haessler, Effenberg, Sammer, Klinsman ve her biri ayrı bir efsaneden oluşan tartışmasız favori takımını Larsen ve Vilfort'un iki golüyle geçip kupaya uzanırken bu peri masalını kilometrelerce uzaktaki kızına hediye eden Vilfort'un göz yaşları, bir kez daha futbolun sadece futbol olmadığını gösteriyordu. Maalesef, küçük kız bu zaferden yaklaşık bir buçuk ay sonra hayata gözlerini yumdu.

Bugün, Freya'nın topraklarından kopup gelen vikingler, daha turnuvanın ilk maçında Eriksen'in hayata tutunduğu gibi turnuvaya tutunup her maç üzerine koyarak saha içinde hem üçlü hem dörtlü savunmalar, tempolu bir orta saha ve pres gücü yüksek hücum oyuncularıyla rakiplerini boğarak yollarına devam ediyorlar. Galler mutlaka kolay bir lokmaydı; bundan sonraki yolları kuvvetle muhtemel ki tarihin tekerrüründe önce Hollanda, sonra da Almanya eşleşmeleriyle geçecek..

Futbolu, hayattaki önemsiz şeylerin en önemlisi olarak gören futbol felsefesi, Eriksen'in ekran başından verdiği moral ve sahada bir olmayı, kenetlenmeyi, takımdaşlığı oyunun her anında yaşatan oyun anlayışlarıyla bir masal daha mutlu sona erecek mi? alt tarafı sadece futbol belki ama bizler bir kez daha tarihe tanıklık ediyoruz..
Tamam derbiyi kaybettik ancak takılıp kalmamak gerek. Buradan sonra ayağa kalkıp mücadele etmek gerek.

Biz senelerce üst seviye hoca isterken sebebimiz kriz anlarında çözüm bulsun, camiayı bir arada tutabilecek liderliği yapabilsin arzumuzdan bunu istiyorduk. Çünkü başkan ve yönetim bunu başarabilecek tıynette değil, bunu acı bir şekilde tecrübe ediyoruz. O zaman JJ bu tufanı yönetip bizi ayağa kaldıracak. Zira aksi halde tepetaklak gideriz.

Ancak önümüzde bjk derbisine kadar zor bir fikstür var. Eee kolay maçlarda yersiz puanlar kaybedersen, zorlu bir yolda bahane kalmaz.

Sırasıyla

Gaziantep (d)
Rizespor ( ztk )
Ümraniye (d)
Kasımpaşa
Ads (d)
Konyaspor
Kayserspor ( d)
Alanyaspor (d)
Beşiktaş

Bjk maçına kadar oynanacak 5 deplasman var ki iç sahada Konyaspor maçı da zorlu geçmeye namzet. Buradan seri galibiyetler almak kolay değil ancak şampiyon olmak istiyorsanız fikstüre bahane bulmayacaksınız. Buradan darbe almamız çok olası özellikle ads ve Alanyaspor deplasmanlarından. Ancak oraya gelene kadar kazanılan puanlar önemli. Motive olursak oralardan da güçlü çıkabiliriz.

Evvela Antep deplasmanı. Kazanmak gerek.