kimse kusura bakmasın ama Ikide bir geri pas yapan bir milli takımda topa vuramayan bir kaleci ısrarla oynarsa yerden yere vurulacaktır. Üstüne üstlük kaledeki tedirginliği ortadayken.

Kaleciler kötü goller yer, kötü formda da olur. Bunda sorun yok. Sorun mental olarak ayakta kalabilmek. Ne yazık ki Uğurcan ayakta kalamadı. Yenilen gollerin hemen hepsinde hatalı değil elbette ama ondaki tedirginlik gözle görünüyordu.

Takım çok fazla şut çektirdi evet, takım çok dağınıktı evet. Ama kelecilik böyle bir şey. Kaleciyi gösteren şey kaleye 2 top gelince kurtarılan iki top üzerinden okunamaz. Kalecinin diğer 10 oyuncudan farkı tek başına olmanız ama özgüven yerdeyken diğer kalecilere şans verilmemesi o kaleciler için iyi de olsa bu uğurcan'ın yerden yere vurulmayacağı anlamına gelmez. Her şeyi geçtim baraj kurduramayan kaleciye söylenen her söz azdır. Kimse kusura bakmasın.

Kaleciyi öldürüp bitirelim derdinde değilim ama bugün elestirilmeyecek ise ne zaman eleştirilecek? 3 maçta 10 gol yendiği zamanda mı?
cezalı olduğu maçta tufan ersöz formasıyla parkeye çıkmasından dolayı tekrardan ceza almışlığı olan ex gslı basketbolcu, bunlar forma da değiştirir kendini de değiştirir, gs nedir sorusunun cevabıdır aynı zamanda.
dün gece valerenga karşısında takımının ikinci golünü atarak 19 maçta 14 gol 17 asiste ulaşmış, maçın yıldızı seçilmiştir. bodo en yakın takipçisinin 15 puan önünde ligi götürmekte. bodo özelinde onu thor'un öz torunu ya da the new michael laudrup olarak lanse etmek mümkün; lakin, bodo'nun ön alan hareketliliğiyle bizim erol hoca yönetimindeki iki aylık ön alan durağanlığımızı kıyaslayınca, olası bir transferin ne kadar büyük bir risk taşıdığını söylemek gerek. çok daha garanti oyunculara ihtiyacımız olan bir sezondayız. sakatlığı olsa da perotti riskine girmek, şu aşamada zinckernagel'den daha verimli bir hamle gibi görünüyor. zira, sağlıklı bir perotti, kendini çizgiye hapsetmez, 3. bölgede gezerek oynar, orta sahada gustavo ve sosa ile gireceği pas diyaloglarıyla samatta, valencia ve hatta thiam gibi ceza sahasına dikine koşular yapabilen oyunculara yaratıcı pozisyonlar hazırlar.
Bonservisi ile değil 2 yıl kiralık şekilde gönderilmesi gereken potansiyel oyuncu. Yıllık 20-25 maç şartı konur, dakika şartı konur verilir
ondan gelecek bonservis bedeli sanki ne olacak. Türkiye'de 4 büyükler dışında kim ne bonservis vermiş ki arda için verecekler. Yunus Akgün örneği ortada. Gelişimini sürdürür, sonra gelir, formasını alır.
Yüzde doksanı zeka geriliğinden müzdarip olan topluluk. Birileri sürekli gerizeklılıklarından faydalanarak onları manipüle eder. Gerizekalılıkları sosyal medya vasıtasi ile avanak başkanlarına sirayet eder. Sonra da kendi istedikleri yapıldığı için avanak başkanlarına kızarlar.

Olayları asla sebep sonuç ilişkisine dayandırmak gibi bir yetileri yoktur. Olay örgüsünü asla kavrayamazlar.

Futbol bilgileri de onbir kurmaktan, oyuncu değerlendirmekten öteye gitmez. Futbolcu değil şovmen severler. Zaten saha içinde de çoğu konuya dair bir fikirleri yoktur. Oradan buradan beyinlerine birşeyler yüklenmiştir.

Fenerbahçe bu taraftar grubuna siktiri çekecek bir başkan bulmadıkça sittin sene şampiyon olamaz.