2023-24 sezonu için kendisiyle devam edilmemesini savunduğum teknik direktör.
Peki neden? Çünkü insan daima gelişen, kendini geliştirmesi gereken, başka fikirlere ve yöntemlere açık olması gereken bir varlıktır. Ne yazık ki bu saydıklarımın hiçbiri jesusta mevcut değil. Her portekizli gibi yüksek oranda inat mevcut kendisinde.
Bu sezon fenerbahçeyi takip etmiş herkes şunu bilir ki, bu takım tüm kritik maçlara üçlü formasyon ile çıktı ve hiçbir maçı kazanamadı, bazılarında ise resmen aşağılayıcı mağlubiyetler alındı (evimizdeki bjk ve gs maçları) senin elinde peres hariç üçlü oynamaya yatkın stoper yok. Szalai, serdar ve samet gibi stoperler ile üçlü oynayamazsın, illa oynarım dersen de on kişi kalmış rakibinden dört yer oturursun aşağı.
Futbolda kabul görmüş bir sav vardır, futbolcuyu önce antrenör sonra sistem oynatır. Örnek irfan can kahveci. Bu adam başakşehirdeyken 4-1-4-1 sisteminde orta dörtlünün sol içinde parladı ve en iyi dönemini o mevkide geçirdi. Sen bu adamı hep sağ açık gibi oynattın. Neden hoca? Adam bas bas bağırıyor işte ben sağ açık oynayamam diye. Şimdi ise topla oynayan değil, topu oynatan tarzı bir adam olan arda güler i sağ açıkta oynatıyor. İşte bu bir antrenörün oyuncusundan bihaber olmasıyla ilgilidir.
İsmail kartalın ayağa kaldırdığı takımın en önemli dişlileri olan zajc ve crespodan hiçbir zaman yeterince faydalanmadı. Merkez orta saha olarak 10 gole imza atmış bir oyuncuyu daha sezon başında ağır ve sistemime uymuyor gibi klasik komisyoncu söylemleriyle küstürdü, dünya kupası arasından sonra da crespo dökülmeye başladı. Fayda maliyet olarak son yıllardaki en iyi transferimiz olan bu oyuncu şimdi jesus yüzünden ayrılmak istiyor.
Sol açıkta rossi vitaminsizine defalarca şans verdi, ama o mevkide alioskiyi hiç düşünmedi. Sol bek olarak yetersiz bulduğu bu oyuncu oyuna girdiği her maçta sol kanada hareket getirdi. Sol bek olarak zaaf görüyorsan sol açıkta bir dene bakalım. Sadece şut özelliği ile bile alioski rossiye göre daha çok skor katkısı yapardı.
Son olarak, taraftar ile kapışmalara girmesi ise tamamen bir fiyaskodur. Sanırım istanbulspor maçı sonrasıydı. Yarıştığın rakibin bir gün önce sahasında puan bırakmış, tribünler bu şevk ile maça gelmiş ama sen ne yapıyorsun? 2-0 öne geçtiğin maçı kendi sahanda 3-3 e getirtiyorsun. Kusura bakma da o taraftar senin ağzına bile s*çar. O günkü o el kol hareketleri eminim ki bir çok kişiyi kendisinden soğutmuştur.
Bu sebeplerle ben kendisine teşekkür edilip, mümkünse getirdiklerini de yanında götür diyerek 12 haziran günü gönderilmesinden yanayım.
Önerim ise;
(bkz: joachim löw)
Peki neden? Çünkü insan daima gelişen, kendini geliştirmesi gereken, başka fikirlere ve yöntemlere açık olması gereken bir varlıktır. Ne yazık ki bu saydıklarımın hiçbiri jesusta mevcut değil. Her portekizli gibi yüksek oranda inat mevcut kendisinde.
Bu sezon fenerbahçeyi takip etmiş herkes şunu bilir ki, bu takım tüm kritik maçlara üçlü formasyon ile çıktı ve hiçbir maçı kazanamadı, bazılarında ise resmen aşağılayıcı mağlubiyetler alındı (evimizdeki bjk ve gs maçları) senin elinde peres hariç üçlü oynamaya yatkın stoper yok. Szalai, serdar ve samet gibi stoperler ile üçlü oynayamazsın, illa oynarım dersen de on kişi kalmış rakibinden dört yer oturursun aşağı.
Futbolda kabul görmüş bir sav vardır, futbolcuyu önce antrenör sonra sistem oynatır. Örnek irfan can kahveci. Bu adam başakşehirdeyken 4-1-4-1 sisteminde orta dörtlünün sol içinde parladı ve en iyi dönemini o mevkide geçirdi. Sen bu adamı hep sağ açık gibi oynattın. Neden hoca? Adam bas bas bağırıyor işte ben sağ açık oynayamam diye. Şimdi ise topla oynayan değil, topu oynatan tarzı bir adam olan arda güler i sağ açıkta oynatıyor. İşte bu bir antrenörün oyuncusundan bihaber olmasıyla ilgilidir.
İsmail kartalın ayağa kaldırdığı takımın en önemli dişlileri olan zajc ve crespodan hiçbir zaman yeterince faydalanmadı. Merkez orta saha olarak 10 gole imza atmış bir oyuncuyu daha sezon başında ağır ve sistemime uymuyor gibi klasik komisyoncu söylemleriyle küstürdü, dünya kupası arasından sonra da crespo dökülmeye başladı. Fayda maliyet olarak son yıllardaki en iyi transferimiz olan bu oyuncu şimdi jesus yüzünden ayrılmak istiyor.
Sol açıkta rossi vitaminsizine defalarca şans verdi, ama o mevkide alioskiyi hiç düşünmedi. Sol bek olarak yetersiz bulduğu bu oyuncu oyuna girdiği her maçta sol kanada hareket getirdi. Sol bek olarak zaaf görüyorsan sol açıkta bir dene bakalım. Sadece şut özelliği ile bile alioski rossiye göre daha çok skor katkısı yapardı.
Son olarak, taraftar ile kapışmalara girmesi ise tamamen bir fiyaskodur. Sanırım istanbulspor maçı sonrasıydı. Yarıştığın rakibin bir gün önce sahasında puan bırakmış, tribünler bu şevk ile maça gelmiş ama sen ne yapıyorsun? 2-0 öne geçtiğin maçı kendi sahanda 3-3 e getirtiyorsun. Kusura bakma da o taraftar senin ağzına bile s*çar. O günkü o el kol hareketleri eminim ki bir çok kişiyi kendisinden soğutmuştur.
Bu sebeplerle ben kendisine teşekkür edilip, mümkünse getirdiklerini de yanında götür diyerek 12 haziran günü gönderilmesinden yanayım.
Önerim ise;
(bkz: joachim löw)
