Fenerbahçe'nin 5 numaralı kurucu üyesi ve 1909-10 yılında kulübün başkanlığında bulunmuş spor adamı.

Halep eşrafından Tüccar Hacı Mehmet Beyin oğlu Tevfik Haccar Taşçı, 1889'da İstanbul’da doğdu. Semtinin kulübü Fenerbahçe’ye, ilk gün katılan isimlerden olan Tevfik Taşçı, 1909–1910 sezonunda Fenerbahçe Spor Kulübü başkanlığı görevinde bulunmuştur. Tevfik Bey, 1909 yılının Ocak ayında, Moda'daki "Zamopulos Gazinosu'nda" yapılan toplantıda, 20 yaşındayken; Şehzade Ömer Faruk Efendi'den sonra Fenerbahçe tarihindeki en genç 2. başkan olmuştur. Sarı lacivert formayla çıktığı 12 maçta 5 golü bulunan Tevfik Bey, forvet mevkiinde oynuyordu. Bu dönemde Penaltı Kralı olarak bilinen sol açık Topuz Hikmet tarafından çizilen Fenerbahçe Amblemi, Tevfik Haccar Taşçı tarafından, eğitim için bulunduğu İngiltere'de rozetleştirilmiştir. Askerlik görevinde bulunduğu 1911 yılında önce Trablus ve daha sonra, Birinci Dünya Savaşı’nda Süveyş Kanalı muharebelerine katılan Tevfik Bey, burada İngilizlere esir düştü ve Malta adasına sürüldü. Savaş sonrası yurda döndüğünde, 1921’den itibaren, Fenerbahçe’nin "Müessesan dönemi" adı verilen 3 kişilik Yönetim Kurullarına uzun süre muhasip üye olarak seçildi.

Tevfik Taşçı'nın, Fenerbahçe tarihine bir diğer hizmeti ise tenis branşının yayılıp sevilmesidir. Fuat Hüsnü Kayacan’ın girişimleriyle Kuşdili Çayırı'nda 1918 yılında faaliyetlere başlayan Fenerbahçe, Türk tenisine ilk aşamada; Sait Selahattin Cihanoğlu, Galip Kulaksızoğlu, Zeki Rıza Sporel, İsmet Uluğ ve Sabih Arca gibi aynı zamanda futbol takımında oynayan değerli tenisçiler kazandırmıştır. Bu gençlere daha sonra esaretten dönen Tevfik Taşçı, Prens Muhsin Yeğen, Mehmet Karakaş, Reşat Pekelman, Edvard Ohanesyan, Ekrem Rüştü Akömer, Kerim Bükey ve İbrahim Cimcoz da katılmıştır.

Fenerbahçe tenisi ilk şöhretini mütareke ve işgal yıllarında (1919-23) yabancı takımlara karşı galibiyetlerle kazanmıştır. Özellikle, 1920'de Osmanbey Kortu tenisçileriyle yapılan ilk ciddi karşılaşmadan sonra, 31 Mart 1921'de ABD'lileri, 24 Haziran'da İngilizleri ve 28 Temmuz 1922'de de Beyoğlu'nun en seçkin yabancı tenisçilerini yenen Fenerbahçeliler, 19 Eylül 1922'de Beşiktaş Jandarma Okulu kortlarında tertiplenen ilk İstanbul Tenis Şampiyonluğunu da tekte Zeki Rıza Sporel, çiftlerde de Galip Kulaksızoğlu ve Tevfik Taşçı ile kazanmış ve Sabiha Sultan'ın koyduğu kıymetli vazoyu Fenerbahçe Müzesi'ne hediye etmişlerdir.

Kendisinden sonra Fenerbahçe başkanlığı görevine Hakkı Saffet Tarı gelmiştir. Tevfik Bey, 6 Kasım 1979 yılında 90 yaşındayken ölmüştür. Kabri, Sahrayıcedit Mezarlığı’ndadır.
Bugün ilk defa organize şekilde refleks göstermiş takım. Maç esnasında oyuncu yuhalanmaz vb argümanlarla ıslıklamayı yanlış bulanlar şakşakçılığa devam edebilir.

Şunu da ekleyelim, bu yaşanılanlara üzülen bir taraftar 10 kişi kendi sahanda 4 gol yiyen bir takıma, gevşek gevşek demeç veren topçulara, kulağı brezilya’da olan hocaya gösterilen tepkileri yanlış bulmamalı diye düşünüyorum.

(bkz: 6 nisan 2023 fenerbahçe kayserispor maçı)
kendisini izledikten sonra garry rodrigues'e haksızlık yaptığımı düşündüyorum. en azından rodrigues al ver yapıyor, içeri kaçıyor, adam eksiltiyor, ister beğenin ister beğenmeyin ayağa çok net pas atıyordu. kale önünde bitiriciliği 0 değil 0.5 olsa zaten göndermezdik. bu arkadaş ise ayağında tutkal var gibi oynuyor. topu hep ayağından 1 saniye geç çıkarıyor. al-ver yapamıyor çünkü pas atmayı beceremiyor, top kontrolü çok zayıf, son vuruşları çok kötü. ayağında topu o kadar çok tutuyor ki her topu öldürüyor. her maç top kaybı rekoru kırıyor. gerçekten olacak iş değil. ve bu adam erol bulut'un muhtemelen şuan takımda en çok güvendiği isim. iyi sıçrıyor falan deniliyordu, o kadar iyi sıçrıyor ki kaleci atışlarımızı bile solda perotti'ye yaptık ikinci yarı bu arkadaşın yerine. yetmedi bu arkadaş samatta çıktıktan sonra forvete geçti, ne bulunmaz hint kumaşıymışsın sen birader. sağ önde, forvette, çıkarılması yasak. messi sanki. oynayanda değil tabii suç, oynatanda. dünya futbolunda ofansif kanatların ne kadar yetenekli ise o kadar var olabiliyorsun, açın avrupa kupalarındaki en bitik takımların maçlarını izleyin, dundalk-molde maçını izleyin söz gelimi. takımların en yetenekli oyuncuları ofansif kanatları. ne yapıyorlar da yetenekli görünüyorlar peki? messi gibi 4 kişiyi yatırıp slalom mu atıyorlar? hayır, top ayaklarına yakışıyor. adam eksiltebiliyorlar, dripling yapabiliyorlar, savunma arkasına sarkıyorlar, pas atabiliyorlar. artık kanat oyuncularından bunlar bekleniyor. kendi kaptırdığı topu 50 metre deli danalar gibi koşup geri alan, eli kolu durmayan, pas atmayı beceremeyen, bekini çıkarmayan kanat oyuncuları sadece türkiye'de var. biz bir de türkiye'nin büyük takımıyız sözde, acaba valencia'dan yeteneksiz kaç tane sağ kanat oyuncusu oynuyor süper ligde merak ediyorum.
türkiye'de spor kulübü olmanın hakkını en net şekilde veren kulüp.

futbolda;
19'u faal olan ligde ve 9'u eski liglerde olmak üzere toplam 28 türkiye şampiyonluğu (en çok )
erkekler basketbolda;
9 türkiye şampiyonluğu (3 büyükler arasında en çok )
kadınlar basketbolda;
14 türkiye şampiyonluğu (en çok )
erkekler voleybolda;
5 türkiye şampiyonluğu (3 büyükler arasında 2. en çok )
kadınlar voleybolda;
5'i faal olan ligde ve 8'i eski şampiyonada olmak üzere toplam 13 şampiyonluk (3 büyükler arasında en çok )
erkekler atletizmde;
22'si faal olan ligde ve 11'i eski ligde olmak üzere toplam 33 türkiye şampiyonluğu (en çok )
kadınlar atletizmde;
8 türkiye şampiyonluğu (3 büyükler arasında en çok )
erkekler yüzmede:
18 türkiye şampiyonluğu (2. en çok )
kadınlar yüzmede:
24 türkiye şampiyonluğu (en çok )
erkekler kürekte;
39 türkiye şampiyonluğu (en çok )
kadınlar kürekte;
26 türkiye şampiyonluğu (en çok )
erkekler masa tenisinde;
5 türkiye şampiyonluğu ( en çok )
kadınlar masa tenisinde;
13 türkiye şampiyonluğu ( en çok )
boksta;16 türkiye kulüpler arası şampiyonluğu (en çok )
esporda;
2 türkiye şampiyonluk ligi şampiyonluğu ( 3 büyükler arasında en çok)