öncelikle günümüz futbol ekonomisinde taraftar diye bir şey kalmadı. hepimiz seyirci yiz, öncelikle bunu kabul edelim.
seyirci sahada göze hoş gelen futbol ister. iyi futbol iyi oyuncularla oynanır.

seyirci ; formaları, maç biletlerini, maç öncesi yediği/içtiği şeyler için bile fahiş fiyatlar veriyorken maç içerisinde keyif alamamasını açıklayamazsınız.

tabiki farkındayım üstteki renktaşların çoğu yıldız futbolcuların gelmesi demek maliyet demek, kulübün mali açıdan bunları karşılaması imkansız vs. için konuşuyorlar fakat seyirci bunun hesabını yapmak zorunda mı ? yönetim kadrosu vs. umrumda değil, bana sezon öncesi şampiyon olacağız diye poh poh çekiyorsan gereken kadroyu da kuracaksın, şampiyon yapacak hocayı da getireceksin. yok mali küçülmeye gideceksen de bunu şeffaf bir şekilde seyirciye açıklayacaksın ki insanlar da beklentilerini ona göre ayarlasın.
kısaca tanım; sonuna kadar doğal olan istek.
ahmet ercanlar, bundan yıllar yıllar önce hayali transferler yapıp, fenerbahçe taraftarına hayal satarak mevcut takipçi kitlesini oluşturmuş bir spor kişisi.

gazeteci desem değil çünkü. fenerbahçe'yi çok seviyor olabilir ama fenerbahçe kimsenin ekmek kapısı olamaz. olmamalı da. ahmet ercanlar ve bunun gibi birçok güruh kendisini "fenerbahçe savunucusu" gibi zannederek ortalıkta holiganizm saçarak takipçi kitlelerini güçlendirmeye çalışan insanlardan başka bir şey değil.

tabi bu güruhun diğer takımları destekleyen kişileri de var. isim zikretmek dahi istemesem de aspor tayfası mesela güzel bir örnek. bunlar spordan, futboldan değil, futbolu destekleyen kişilerden beslenirler. şöyle bir tivit atayım ki taraftarla etkileşime gireyim, güzel yerlere geleyim hesabı yaparlar. bunlar son derece yanlış tutumlardır.

aziz yıldırım'ın cezaevinde, şike sürecinin en cafcaflı günlerinde takip ederdim ben bunun chemedya hesabını. o zamanlar anonim bir hesaptı. sonra takipten çıktığımı hatırlıyorum. zaten daha sonra da kendini afişe etti. o sırada da yaydığı holiganizm fenerbahçeli taraftarı olan yanımızı okşasa da uzun vadede zarar verici bir dildi. aziz yıldırım da bu benzer dil sayesinde kulübü batırdı. "biz en büyüğüz,bizle kimse bilmem ne yapamaz" düşüncesi gerçek değildir, olamaz da. büyüklük maddi değil, manevi bir ölçüdür ve bunu da kulüp, taraftar belirler. fenerbahçe bugünlere "biz en büyüğüz" düşüncesiyle gelmedi. fenerbahçe'yi herkes tarafından sevdiren en önemli özelliği halkın takımı olmasıydı. herkese yayılmasıydı. özellikle ali şen ve aziz yıldırım'la birlikte halkın takımı olma özelliğini kaybetti fenerbahçe. neyse, konudan kopmayayım.
özetle değerli arkadaşlarım, spor basınında lakabı "ahmet yüzde 99 ercanlar" olan bir insan kendisini fenerbahçe savunucusuyum diye sosyal medyada etkileşim kasmaya çalışan bir adamdan bahsediyoruz en nihayetinde. bu tarz adamlar gerçekleri görmenizi engeller. ertem şener'in farklı bir versiyonudur esasında.

saha içi konuşmayan bir adamı takip etmenizi salık vermem. çünkü spor medyası öyle pislik bir yerdir ki, yer ve para için insanların yapmayacağı rezillik yoktur. bu arkadaşı sevenler varsa ve kalbini kırdıysam özür dilerim ancak bu adamın peşinden gitmek ve savunuculuğunu yapmak fenerbahçe'ye verilen büyük bir zarardır.
Bunla novak'ı gördükçe futbolcularımız olduğunu hatırlıyorum ve canım sıkılıyor.

Göndertebilmek için her hazırlık maçında oynatıyoruz heralde çünkü yeni sezon da 1dk bile süre almamaları gerekiyor.

Jesus'un 20dk dayanabildiği çöp oğlu çöp.
fenerbahçe başlıklarında fenerliden çok fenerli görünümlü rakip takım taraftarlarının bulunduğu sözlük.
adamlar fenerbahçe-hatayspor maçının ilk yarısı itibarıyla mert hakana hakaret ediyor fenerliyim diyerek. sonra başka bir rakip takım taraftarı gelip bu fenerliler salak nerenizle izliyorsunuz maçı adam harika oynuyor diyor.

burdan soruyorum. nasıl lan kendi kendinize şizofrenik hareketlerle eğlenmek güzel mi? atan sizsiniz, tutan sizsiniz. hayatınız bu kadar mı değersiz? bu kadar mı işsiniz?