Savunma Hattıyla önümüzdeki senelerde baya bir ses getirecek olan takım.

Çağlar Söyüncü(24) - 40 M €
Merih Demiral(22) - 27 M €
Ozan Kabak(20 - 29 M €
Mert Müldür(21) - 10 M €
Zeki Çelik(23) - 16 M €
Kaan Ayhan(25) - 7 M €
sanırım gidici olan futbolcu. adı çok sık anılmaya başladı dortmund ve schalke gibi kulüplerle. ömer faruk artık gitti diyebiliriz, onun için biraz yorum yapmak istiyorum.

ömer faruk bana göre çok yanlış bir yolda. mevzu, fenerbahçe ile sözleşme uzatıp uzatmaması değil. çocuk oynamak istiyor olabilir, kendini yurt dışına atıp orada geliştirmek istiyor olabilir. her şeye tamamım. ama 17 yaşında, bonservissiz gelmiş bir çocuğa hiçbir avrupa kulübü yeteri kadar değer vermeyecektir. ya da en azından kendi istediği kadar değer vermeyecektir. çünkü kendisi anlaşılan bayağı bir ilgi istiyor, oynamak istiyor. bu isteğine kesinlikle saygı duyuyorum fakat bırakın dortmund gibi top class takımları, avrupa'nın orta sıra takımlarında bile şans bulamayacak bir oyuncu ömer faruk. çünkü henüz 17 yaşında ve fiziği oynamak için yeterli değil. eğer kendisi oralarda şans bulabileceğini düşünüyorsa bence acilen çıksın o kafadan. çünkü en yakın örneği var elimizde: mustafa kapı. mustafa da ömer'den 1 yaş büyük olmasına rağmen lille'de kadroya giremiyor.

fenerbahçe camiası, ömer faruk'a 16 yaşından beri değer veriyor. hem de belki de birçok as takım oyuncusunun görmediği ilgiyi gördü ömer faruk. kendisi henüz 17 yaşında, geçen sene yarıştan koptuktan sonra süre aldı, hem de süper lig'de. ilk 11 başladığı maç bile oldu, yanlış hatırlamıyorsam sivasspor maçıydı.

ömer faruk'un yaşındayken abdulkadir ve yusuf yazıcı bu kadar süre alamıyordu. ömer faruk, bu ikisinden de fazla süre aldı. kendisi de bunun farkındadır eminim. fakat ne üzücü ki medya algı yaparak ömer faruk'a hiç şans verilmediğini iddia ediyor. halbuki koca bir yalan. ömer faruk gayet de yeterli süre aldı. dilerdim ki geçen sezon son maçlarda daha fazla süre alsaydı ama sağlık olsun. bence yine de yeterince süre aldı.

her neyse. ömer faruk'un kafasında gitmek var, belli. fakat eğer bizden bonservissiz giderse belki de hayatının hatasını yapar. çünkü aynısını mustafa kapı da yaptı ve hali ortada: lille'de kadroya bile giremiyor. belki ilerleyen zamanlarda girer, bilemiyorum. fakat öyleyse neden galatasaray'da kalmadı mustafa? belki de şu an gs'de oynayabilirdi.

ömer faruk'a önerim, kendisine yüklü bir yatırım yaptırmasıdır. mesela eljif elmas, kendisine 16 milyon euro bonservis ödeterek transfer oldu. normalde bedelsiz transfer olsaydı napoli fişini keserdi ve kadro dışı bırakırdı fakat yaptıkları yatırım bir genç oyuncuya göre o kadar büyük ki mecbur süre vermek zorunda kalıyorlar. elif de her geçen gün daha da gelişiyor. belki çok iyi bir orta saha olacak, belki de asla üst seviyelere çıkamayacak, bilemiyorum. ama elif'in kariyer planlamasını doğru yaptığı da bir gerçek.

bir diğer örnek de yusuf yazıcı. ilk sene herkes kendisi hakkında "elde patladı" yorumları yapıyordu. normal şartlarda lille, yusuf'un biletini keserdi, hem de ilk senenin bitmesini beklemeden. fakat şimdi her türlü süre veriyor çünkü dile kolay 20 milyon euro'luk bir yatırım yaptılar. ve adam avrupa ligi'nde döktürdü bu sezon. belki daha da iyiye gidecek, belki de geriye gidecek, bilemiyorum. ama yusuf isterse artık üst seviyelere çıkabilir.

ömer faruk da buna binaen kendisine bonservis ödetip gitmeli, çünkü eğer avrupa'da orta sıra takımına giderse veya üst sıra takımına giderse, orada ilk 8-9 maç kötü performans gösterecektir normal olarak. sonrasında ise bileti kesilir ve bir daha da şans verilmez. belki 20-21 yaşına kadar forma yüzü görmez. halbuki fenerbahçe'de kalsa ve yeteri kadar çalışsa, 20-21 yaşında elif elmas gibi bir kariyer çizme fırsatı yakalayıp yükselişe geçebilir. hatta elif'ten daha üst takımlara gidecektir çünkü elif'ten daha yetenekli. fakat aksi takdirde kendisi taylan gibi 25-26 yaşına kadar istediği seviyeye çıkmadan düşüşe geçer, 25-26'sında da istanbul takımlarının birisinin rotasyonuna kapağı atar. veya salih uçan gibi olur. bilemiyorum artık.

ömer faruk, gidecekse de dortmund gibi takımlara değil; kendisine gerçekten değer verecek alt sıra takımlarına gitmeli. kafasının rahat olacağı bir takıma giderse orada kendini geliştirebilir ve büyük takımlara gidebilir. merih örneği gibi. fakat dortmund gibi kulüplere gideceğine bizde kalsın daha iyi. çünkü biz zaten kendisine gereken değeri verip 1-2 sene sonra yollarız daha iyi bir kulübe.

ha eğer dortmund gibi bir kulübe gidip orada şans bekleyecekse, fenerbahçe'de alacağından daha az süre alacağına garanti verebilirim. bu fizikle zaten dortmund gibi bir kulüpte şans bulamaz. daha mustafa kapı lille gibi bir yerde bile şans bulamıyor, öfb mi dortmund'da şans bulacak. ha diyorsa ki "fenerbahçe'de az süre alacağıma dortmund'da az süre alırım", o zaman bir şey diyemem, bir insanda aynı zamanda vefa da olmalı. bu kadar el üstünde tutulduğu bir camiaya en ufak bir bedel kazandırmadan veda etmek, bana göre hoş bir davranış değil.

dilerim bizle sözleşme uzatır -her ne kadar umudum olmasa da- ve 1-2 seneye üst seviye takımlara gider. fakat eğer gerçekten gidecekse de kendisine önerim dortmund gibi kulüplere değil, alt sıra takımlarına gitsin. oynayabileceği takım sayısı çok az, çünkü bu fizikle üst-orta sıra takımlarında oynaması neredeyse imkansız. fakat alt sıra takımlarında oynayabilir belki. o da belki. ben orada bile şans bulamayacağını düşünüyorum gerçi ama neyse.

ve son olarak, öfb sözleşme uzatana kadar kadro dışı kalmalı. sonuçta oyuncunun yurt dışına gitme hakkı varsa, sözleşme uzatmama hakkı varsa bizim de kadro dışı bırakma hakkımız var.
"1910 yılında Fenerbahçeliler arasında resim çizmede maharetiyle tanınan futbolcu solaçık Hikmet (Topuz)’in çizdiği (bugünkü) amblem herkesin beğenisini kazandı ve kabul edilerek bugünlere kadar da ulaştı. İşte “sarı ve lacivert” ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem ve şu anlamları taşımaktaydı ; “FENERBAHÇE SPOR KULUBÜ 1907" yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi. Kırmızı fon ise, safiyet ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk asaleti temsil etmekteydi. Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı. Böylece “milli renkler arasında doğan Fenerbahçe”nin, sarı ile lacivert renkler beraberindeki bu amblemi üyelerce de kabul gördüğünden, klişesi İngiltere’ye Manchester şehrine yollanmış ve Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bugünkü rozeti olarak ilk kez 1910 yılında yaptırılmıştı. Rozet; 1929 yılından itibaren üzerindeki eski Türkçe harfleri yeni Türkçe harflere bırakmış ve manada önemli etki yapmayacak ufak tefek değişikliklerle de günümüze kadar aynı şekli muhafaza ederek gelmiştir."

fenerbahçe dergisi