Dünkü Mehmet Cengiz fenerbahçe'ye para verecek, Ali Koç'a destek çıktı haberleri sonrasında hakkında şöyle bir flood yapılan stadımız.

x (tweet)


Yıllar yılı fenerbahçe'yi Kadıköy'den kopartma girişimi olduğu bir gerçek. Öyle ki Ali Koç da geldiğinde Gebze'ye bütün antrenman tesislerini taşıyacağınız bir " akademi " kurma planından bahsediyordu.

Borç batağında bulunan ve gelirleri temlikli fenerbahçe, Kenan evren lisesi arazisi ve Ülker grubunun verdiği araziyi henüz yatırıma çevirmedi ve hepsini üst üste koyduğumuzda bu 3 büyük arazi inşaatçıların ağzını sulandırmaması düşünülemez.

stadyumunu satıp başka bir yere taşınmayı, taraftarın çoğuna özellikle de Z kuşağı denilen günübirlik yaşayan kitleye çok kolay kabul ettirir. Zira kupa gelecekse ne olursa olsun diyecek liberal zihniyet için olağan yaklaşım.

Bunu sadece Fenerbahçe özelinde de değerlendirmemek gerekiyor haliyle. Zira Kadıköy; istanbul'un en nadide yerlerinden birisi ve inşaata çok da açılmamış bir sahili var. Yani sıradan vatandaş çok rahat gidip dolaşabiliyor, bu girişim gerçekleşirse sosyal açıdan da zenginler sofrasına doğru bir yere dönüşecektir Kadıköy. Tıpkı İstanbul'un sahili olan diğer semtleri gibi, halkın şehrin doğu ve batısına sürüldüğü, fakat zenginlerin Antalya'da partilediği şu günlerdeki gibi, sahiller halktan kaçırılacaktır.

Eğer bu planlama varsa kültürü Kadıköy ile içselleşmiş Fenerbahçe, otoban faresi camia gibi şehrin dışına sürülecek ve belki günü kurtaracaktır lakin kültüre geçmişini de bir çırpıda silmiştir. Vaktinde Ali sami yen'e giden GS taraftarına sorun, önce Taksim'de eğlenilir sonra stada gidilirdi, bir grup halinde hareket edilirdi. Biz bunu Kadıköy'de yapabiliyoruz, bjk de çarşı'da. Bugün GS taraftarı modern bir sradyuma kavuştu belki de ama artık o taraftarları maça gitmek için motive eden sebeplerinden birisini kaybetti.

Taraftarları aslında toplumu dönüştüren bir toplum var ve bizim stadyumumuzda bile 2000'lerin başındaki o ambians, o coşku kaybolmuştu. Bu dönüşüm gerçeklesirse eski günleri de mum gibi ararız.
Gordugum kadariyla arda guler'e atip tutmayan kitle. Geneli basarilar dilemis gecmis, olumlu yorumlar yapmis.

Gs taraftarindaki zeka geriligini,kuyruk acisini bunlarda gormedim arda transferinde.
sen en güzel duyguların katilisin

Ersun Yanal hocamızın ilk döneminde ayağının kaydırılmasında emeği geçen isimlerden birisidir.

Antrenmanların ağır olması, kanatta oynamak istememesi ve takım savunmasına yardım etmek istememesi sebeplerinden dolayı hoca ile çalışmaktan memnun olmadığı belliydi ancak 50 iq sahibi bir insan bile kariyerinin en iyi performansını almayı başaran bir hoca ile çalışmak istememesinin mantıksız olduğunu anlardı.

İsmail Kartal ile çıktığımız sezonda forvetin en ileri ucunda oynayıp, savunma katkısı vermeden, saçma sapan goller kaçırarak, takım arkadaşlarının ve taraftarın tepkisini çekerek bir sezonun ve gelecek sezonların çöpe gitmesine sebep oldu.

Elbette o sezonun kendi içinde başka etkenleri de vardı, ancak Caner Erkin, emre belözoğlu ve emenike'nin 1 sezon öncesine göre disiplinsiz tavırları sezonun senaryosunda baş rol oynadı. Oysa aziz Yıldırım'a göre bir sezon önce takımı şampiyon yapan hoca değil, aslan gibi oynayan futbolculardı. Ancak ertesi sezon muhtemelen o futbolcular aslan gibi oynamak istemedi.

Düşük iq sahibi olan, disiplinsiz bir forvet oyuncusudur.
vitor pereira'nın hazırlık maçlarında oynattığı oyuna biraz bakınca şu an fb'nin aradığı hücumcu tipinin tam da boupendza olduğunu düşünebiliriz çünkü takımın forvet arkası-forvet bağlantısını bu oyun planı özelinde tam anlamıyla kuracak bir elemanı yok.

pereira her aksiyonu uygulayabilecek optimum 11'i bulmak istiyor, hem 0-0'ı oynayabilecek, hem de gerektiğinde pozisyon gereği kontratak yapıp gerektiğinde ise baskı kurabilecek.

1) takım merkezde kalabalık olmak istiyor. hem önde basarken, hem rakip sahadaki top kayıplarında, hem de oyun kurarkenki ilk takım şeklinde.

2) merkezde mutlaka 1 oyun kurucu (sosa, zajc) + 1 dinamo (ozan, mert) mantığı kuruyor; luiz gustavo burada joker babında, rakibe göre ikisinden biri olarak kullanılacaktır.

3) ön üçlü ister 1-2 olsun, ister 2-1; hem teknik hem de enerjik oyunu ile bu bölgede her türlü oyunu aynı anda kotarabilen tek üretici eleman olan dimitrios pelkas'ın mutlaka bu üçlüden biri olacağı.

bunlar sanki pereira'nın -en azından ilk etapta- çok gerekmedikçe şaşmamak istediği genel prensipler gibime geldi. belki 4) kenar stoperlerden birini zaman zaman sangare / novak gibi bek orijinlilerden oluşturuyor da diyebiliriz; ama bunu yeterince cesur etüd etme isteğini kendisinde göremedim zira sadece oyun kurarken zaman zaman 4'lü savunma yerleşimine geçmekten başka (bu kenar stoperlerden birinin beke geçmesi dışında) bir dönüşüme izin vermedi pereira.

yani takım bu sezon çok daha kompleks bir düzende olacak gibi, pereira'nın her duruma cevap verebilen bir takım yaratmak istediği belli. peki bu prensipler sahada ne sonuç verdi şimdiye dek:

takım istediği kalabalığı paslaşırken sağlasa da, bu kalabalık üçüncü bölgeye biraz zor taşınıyor; oyun bir yerde kitlenip mutlaka ters kanada bir uzun top istiyor. yani takımın "birlikte" kaleye gidebilmesi için vakte ihtiyacı oluyor. hele ki biraz önde basan rakipler olursa bu sefer takım ikinci bölgede pas trafiği de yaratamıyor ve stoperler daha oyun kurarken atıyor bu uzun topları; birbirinden kopuk bir hal alınıyor.

çünkü merkezdeki oyuncuların çoğu topu sadece göndermek isteyen elemanlar. özellikle ikinci bölgeyi geçmek isterken takımın kitleneceğinin sinyallerini fazlasıyla aldık. bunu kıran bir tek mert hakan yandaş oluyor ve pasını verdiği gibi ileri koşusunu atıp yine boşa kaçmaya çalışıyor, bunu ne sosa yapıyor, ne gustavo yapıyor, ne zajc yapıyor, ne de ozan... (rakip sahaya bir şekilde geçtikten sonrasını söylemiyorum, geriden çıkarkenki oyundan bahsediyorum). yani takımı ileri taşıyacak aksiyonları hakkıyla yapacak bir merkez yok, hele ki önlerinde irfan, mesut vs oynadığında zaten katmerleniyor bu durum (o yüzden abderrahman harroui iddialarını gerçekçi buluyorum).

işte bu durum, en öndeki forvetin de sürekli sağa sola deplase olmasını gerektiriyor. gerek boşluklara sızıp topu alarak takımın öne çıkması için vakit kazandırmak, gerek rakibi açmak, gerekse de savunmanın dengesini bozmak adına yapılan bu koşular maç içinde çok fazla. önceki hazırlık maçlarında samatta'yı hiç olmadığı kadar kanatlara koşarken izlemiştik, hatta son zwolle maçında serdar'ı bile...

samatta'lı oyun bile zaten birkaç maç içinde fazlasıyla rahat çözülebilecek bir oyun iken, serdar dursun'lu oyun resmen ölü doğdu bence. rakiplerle boğuşma-mücadele üzerine oynayacak bir forvetin bu eforu en çok ceza sahası içersinde göstermesi lazım, bunun için de arkasındaki oyuncuların dinamik ve rakip kaleye "birlikte" yaklaşabilen bir oyuncu grubu olması lazım. arka hatlarla kopuk kalan ve kendisine sürekli uzun / şandel hedef paslar atılan forvetleri artık rakip savunmalar rahatça yiyebiliyor, nitekim serdar da zaten bu topları koruma/doğru oynama konularında üst düzey bir eleman değil, fb kalibresi için en fazla rotasyon oyuncusu (olması lazım).

fenerbahçe bu sorunları şimdilik zayıf rakiplere karşı pas yetenek ortalamasıyla hallediyor gibi görünse de, daha zor maçlarda neler yapabileceği bence henüz belirsiz. hele ki yine zwolle maçının ikinci yarısındaki oyuncu grubunun (ağbiler hakimiyetinde) yaşadığı rehavetin ardından...

fenerbahçe'nin bu oyun için gereken kalitede bir "hücumcu kombinasyonu" yok. samatta yanındaki fizikli forvetlerin yarattığı alanlardan ziyade arka hattaki arkadaşlarının onlara hazırlayacağı net pozisyonlar isteyen, yüzü kaleye dönük oynayan bir forvet. valencia ise rakibi bozabilen, ama hücum anlayışı da buna çok bağlı şekilde tamamen rakibi bozduktan sonrasına odaklı bir hızlı hücum forveti, set hücumlarında verimli olabildiği tek zaman rakibin iyice abluka altına alındığı anlarda (ki bu da nadiren oluyor) ceza sahası tilkiliği yapmak. yani olası serdar-samatta, serdar-valencia, veya samatta-valencia ikilileri pereira'nın isteklerine bence tam anlamıyla cevap veremez.

ama aaron boupendza kafayı toplarsa şahane cevap verebilir, bu riske girmeye değer.

geçen sezon ortalarında kendisi için tam bir tamamlayıcı hücumcu; yani kendisine alan açacak, rakibi meşgul edecek elemanlarla başarılı olabilir diye düşünüyordum: link

şu anki fb'yi boupendza'nın olası rolü üzerinden özetlersek:

1) forvet arkasındaki elemanlar topu ayağına istiyor - ama aynı zamanda dinamik olmak da zorundalar - pelkas harici ikisini birden karşılayan yok, boupendza ikinci eleman olabilir

2) merkez orta saha, harroui tipinde bir eleman gelmedikçe, sadece mert hakan olduğu zaman dikine delebilir - boupendza kenarlara deplase olan bir oyunla uzun top ile / veya merkezden dikine atılacak koşuyoluna paslarla sızan eleman da olabilir - bu tip topları aldığı zaman samatta'dan da, valencia'dan da daha iyi kullanma becerisine sahip

3) önünde serdar (veya benzer tipte daha kaliteli bir mücadeleci forvet alınır) oynarsa, daha içerlek bir oyunla olayı çift forvete döndürebilir

zaten pereira'nın en önde serdar'sız veya samatta'sız bir oyunu şu an için düşünmesi bence mümkün değil; transfer yapılmayacaksa ilk 11'de mutlaka ikisinden biri gerekiyor. en önde valencia'nın olduğu veya sinan'lı bir ön hat ile takımın hiçbir şey yapabileceği yok; valencia pres yapsa da hücumda çeşitliliği olan bir forvet değil, sinan ise teknik açıdan daha zengin olsa da pres ve mücadelesi hep boşa giden kof bir enerjisi var... bu forvet grubuyla fb'nin bütün sezonu çıkarması / verim alması bence çok zor.

o yüzden -eğer en idealini düşüneceksek- bana göre zaten fb'nin iki forvet transferi yapması gerekiyor; serdar'ı yedek yapacak daha kaliteli bir mücadeleci forvet, bir tane de samatta'yı rekabete sokacak / yedek yapacak hareketli bir forvet. birincisi vedat muriqi / o tipte biri dersek, ikincisi boupendza işte :) hem forvet, hem forvet arkası, tam bir bağlantı elemanı... böylece forvet arkasının işi gerektiğinde çift forvete döndürebilecek kısmı boupendza-valencia rotasyonu olur, diğer tarafta pelkas-mesut-irfan olur. artık istediği kombinasyonu yapabilir.

kısaca şöyle mesela: https://i.hizliresim.com/on28khc.png

çünkü, pereira'nın zaten esas istediği bence her bölgede geçişli bir kurgu yapmak; bunu da bağlantı elemanlarıyla sağlamak. o yüzden forvet arkasında da öyle her zaman iki tane salt 10 numara oyuncusu kullanmak isteyeceğini zannetmiyorum; mutlaka bir tanesini forvet özellikli isteyecektir, ki gereken optimumluğu yakalasın.

ama pereira bu durumu ne derece yaratabilir emin değilim zira mesut, irfan gibi oyuncular ali koç'un oynat baskısı yapması muhtemel oyuncular. bu baskıyı ancak boupendza gibi etkisini çabuk gösterebilecek bir oyuncu kırabilir sadece.

uzun lafın kısası, oyunda hatta kadroda elbette yaz sonuna kadar bazı değişimler olacaktır, ama fb'nin şu anki oyununa genel hatlarıyla bakınca boupendza iyi kötü alınabilecek bir risk gibi görünüyor, hele ki bir tane daha mücadeleci forvetle birlikte alınır ve uyum sağlarlarsa patlar gider sanki.
tarihin görmüş olduğu en büyük yalandır. rakipler tarafından sürekli ima edilmeye çalışılan bu olay, sanki tek fenerbahçe için geçerliymiş gibi lanse edilir medyada. halbuki vedat'ı 17,5 milyon euro'ya(*) satan, elif elmas'ı daha 18 yaşında kadroya monte edip 40 maçtan fazla maça çıkaran ve 16 milyon euro(*) gelir elde eden, ferdi kadıoğlu'na güvenip yeteneğini ortaya çıkaran, altay bayındır'a hatalarına rağmen sabreden ve halen de sabretmekte olan takım fenerbahçe'dir.

bu süreçte galatasaray'ın sattığı bir tane daha oyuncu olmamıştır, 32 yaşındaki fernando reges ve 31 yaşındaki maicon haricinde.. bir tek marcao'ya seviye atlatmışlardır, o da luyindama sayesinde. falcao, babel, sekidika, okan aklıma ilk gelen isimler. yine eğer süre bulmazlarsa kerem aktürkoğlu ve oğulcan çağlayan da bu listeye girecektir yakın zamanda.

bu adamlar okan kocuk'a güvenmek yerine gidip fatih'e kaleyi emanet ettiler. son yıllarda 20 maça filan çıkmış arda'ya sözde! boş mukavele imzalattılar. sonra fenerbahçe futbolcu öğütücü, yersen!

bjk ve ts'ye girmeyeceğim, bu sözü onlardan da duysam da en çok gs'liler kafa şişirdiği için sadece onlar üzerinden örnek verdim.

fenerbahçe'nin son yıllarda öğüttüğü tek futbolcu jailson'dur. o konuda bütün eleştirilere katılırım. gerçi jailson'u bile 4,5 milyon euro'ya sattık bak, daha o da var :d. fakat diğer konularda çok da suç aramamak lazım fenerbahçe'de. çünkü elif elmas, altay gibi oyuncular parlıyorsa pek tabii diğer oyuncular da parlar. umarım bu politikayı devam ettiririz.

ha bir de geçmişte aziz yıldırım'ın yanlış transfer politikaları yüzünden halen "futbolcu öğütücü" olduğumuzu sananlara geçmişte hangi oyuncuyu parlatıp sattıklarını da sormak lazım. türk futbolu geçmişte hep böyleydi, sadece fenerbahçe'ye özgü bir şey değildi bu.

edit:

dronee
'un bir alt entry'de hatırlatması üzerine steven nzonzi'yi de koymak gerekir. amk en büyük fiyasko bu yalnız, nasıl unutmuşum ahahahha. herifler fransa milli takımının ön liberosunu harcadı ya la. vay mq...