Efsane bir manşet bu, skib bıraktı.

eskişehirspor ile iyi bir ivme yakalayıp arka arkaya maçlar kazanırken rakip takımın oyuncusunu ayartma yöntemini bir level arttırarak teknik adam ayartma işini yapan gs'nin eski teknik direktörü skibbe hakkında atılan unutulmaz bir manşet. arka arkaya aldığı mağlubiyet halkasına ligin dibindeki Kocaelispor'un da eklenmesi sonucunda istifa edince bu manşet atılmış.

görsel
kritik bir dönemeç olacak bizim için. ilk defa bu kadar fazla oyuncumuz isteniyor. görünen o ki, szalai, pelkas, kim, tisserand, rossi, crespo gibi oyuncuların en az yarısını satacağız. zaten kimsenin konuşmadığı bankalar birliği borç geri ödemeleri de başladı, bir şekilde yeni td.miz için bütçe de yaratmamız gerekiyor. belki içlerinden crespo bir sene daha tutulabilir, ben de ona göre bir kadro yapayım:

altay

osayi - serdar - transfer - ferdi

crespo - zajc

irfan - arda - transfer

transfer

stoperlerin ve rossi'nin gidişi ile o bölgelere üst seviye oyuncular almamız şart. forvet zaten kanayan yaramız. rossi'nin daha iyisini bulmak kolay olacaktır, ancak stoperde kim'in yeri dolar mı bir soru işareti.

yedek kadromuz ise açıkçası içler acısı halde. çift kulvarda bu kadro ile nasıl devam edeceğiz bilmiyorum.

transfer

nazım - transfer - emir ortakaya - transfer

transfer - transfer

transfer - mhy - transfer

serdar dursun


kiralıktan dönecek ismail yüksek, muhammed gümüşkaya gibi oyuncular bazı taraftarlarımızın aklında ve gönlünde yedek oyuncular olabilir. ancak ismail yüksek küme düşen bursaspor'da bile parlayamamış bir yetenek! muhammed gümüşkaya ise maalesef yetenekli ancak futbola çok yabancı bir oyuncu. bir de dedikodusu çıkan isimlere bakalım:

eren elmalı
umut bozok
sörloth
halil akbunar


açıkçası onu besleyecek oyuncuları düşündüğümde sörloth, tarzı itibariyle bizde pek bulunmayan tipte bir kanat olan halil (ki kendisinin olgunlaşan futbolunu çok beğeniyorum son yıllarda), fransız futbolunun tornasından geçmiş, yedek kalmayı sorun etmeyecek, nöbetçi golcümüz olabilecek umut bozok beni epey heyecanlandıran isimler. halil'i takımı alt lige düştüğü için, umut'u da halihazırda yerini muleka'ya kaptırdığı için (muleka kalmasa bile kasımpaşa'dan oyuncu alma konusunda mahir bir kulübüz) almak zor olmayacaktır diye düşünüyorum. günün sonunda kafamı kurcalayan şeyler ise, hala bir orta saha, stoper, sol açık gibi mevkilerde hiçbir dedikodunun dönmemesi. dedikodu dönmeyince biz genelde rogon'dan sürpriz oyuncular alıyoruz, umarım böyle bir şey olmaz. belki de ali koç hayatında ilk defa transfer işlerini yalnızca teknik direktöre bırakacaktır.

ne olursa olsun, son yıllarda elimizin en güçlü olduğu transfer dönemine giriyoruz. hem gelir getirecek oyuncuların olması, hem harcama limiti garabetinin olmaması, hem de FFP'nin değişen kuralları sayesinde bence üst seviye oyuncular alabiliriz. umarım çift kulvarda oynayacağımızı unutmazlar. çift kulvarın takımları nasıl yıprattığını bu sene çok net şekilde gördük.

son olarak, ne kadar yanlış bir futbol planlaması yapmışız gelin takıma hiçbir katkı sağlamayan ama milyon euroları götüren oyuncuların da bir listesini yapalım:

gustavo
lemos
novak
samatta
max meyer
berisha
mesut
ozan
burak kapacak
kısmen de valencia

belki adını unuttuklarım da vardır. şu tabloya bakıyorum da, neredeyse 20 milyon euro veriyoruz bu oyunculara. belki 2-3 milyon eksi artı oynar. maç başlarını saysan zaten 25'e çıkar. bu sene şampiyon olan trabzonspor'un maaş bütçesinden her halükarda fazladır. evet alınacak oyuncular için heyecanlanıyoruz ama şu satılacaklar için de heyecanlanmamız lazım. para getirecek diğer oyuncuları da saydığmızda belki yine 15 oyuncu gönderdiğimiz, 30 milyon euro gibi bir maaş bütçesi açtığımız bir transfer dönemi olabilir bu sene.
Kimse kızmasın, alınmasın ama bence sözlüğün en güzel detayı bu temadır. Renk uyumu, tonlaması, canlılığı vs. her şeyiyle muhteşem olmuş. Yapanın ellerine sağlık.
Yıllık 5 milyon euro kazanacak olan oyuncu, 2 milyon euro kiralma bedeli ve 15 milyon euro zorunlu opsiyon (*) ile real sociedad'a transfer oldu.

Şimdi soruyorum dostlarım, bizim herhangi oyuncuya ödeyebileceğimiz 17 milyon euromuz var mı? Eğer yoksa biz bu herifin peşinde niçin koştuk? Yok, eğer varsa burak kapacak'ı, koreliyi niye uefa listesine yazdıramıyoruz? Yoksa bütün sörloth haberleri yalan mıydı?

Ali koç'un yönettiği takımın taraftarı olmak yeminle sorgulamaktan iq arttırıyor. Neyse en azından giden saçlarımıza değsin(*).
eski versiyonunda (fenerbahcesozluk.net) bulunmuş biri olarak edindiğim tecrübeler sonrası, yeni versiyonu için bazı önerilerimin bulunduğu sözlük.
orada 2013-2015 tarihleri arasında yazdım, sözlüğün sahibiyle yaşadığım tartışma sonrası uçurulmuş, ikinci bir rumuzla devam etmiştim, onda da yaşadığımı düşündüğüm bir haksızlık sonrası yazmayı kendim bırakmıştım. güzel zamanlardı, güzel insanlar vardı, o dönemden buraya taşınmış olanlar varsa selam ederim :)

önerilerimin bir kısmı; ilk rumuzumla (tevfikken) yazdığım dönemde uçurulmama sebep olan bazı olaylardan doğuyor:
1) siyasi yazılara fazlasıyla izin veriliyordu, ve o dönemler gezipark sebebiyle sosyal medyanın en hararetli dönemleri olduğu için sert yazılar oluyordu, iki tarafın da destekçisi vardı ve bu yüzden iş karşılıklı atışmalara dönmeye başladı, herkes mutlaka siyasi bir şeyler yazar olmuştu. yarı geyik - yarı ciddi (hep futbol tabii) yazan ben bile bu rüzgarın içine girmek zorunda kaldım ve yalan yok, bugün olsa tenezzül bile etmeyeceğim sığ tartışmalar içine girdim. moderasyon bu durumun önünü erkenden alamadı, ve ceza/çaylak yapma/uçurma olayları geç de olsa peş peşe gelmeye başladı.
2) ceza süreleri yeterince kategorize edilmediği için, siyasetle alakasız bir konuda en ufak bir hata yapan yazarlar ile, neredeyse provakatif diyebileceğimiz ağır şeyler yazan yazarlar neredeyse aynı cezayı alıyordu. ufak hatayı yapıp da ağır hata yapanla aynı cezayı çeken yazarlar isyan etmeye başladı.
3) aynı zamanda bu cezalar hiçbir gerekçe/sebep bildirmeden uygulandığı için, sözlükte moderasyonun kafasına göre/ düşüncesini sevdiği yazara göre/tanıdığı yazara göre ceza verdiği düşüncesi yarattı.

4) entrymin birinde "malak" sözcüğünü kullandığım için yediğim ceza sonrası nickaltıma destek entryleri yazan yazarlara cevap olsun diye, sözlüğün sahibi (rumuzu orion'du, okuyorsa selam :)) bir şeyler yazmıştı. ben de cezam bitince, bidirgesiz ve adaletsiz ceza sistemi hakkında o'na entry ile cevap yazdığım için beni sözlükten attı. şimdi düşündüğümde aslında onun da haklı olduğu konular vardı, benim de. ama işin özü; uğradığım haksızlığı herkesin görebileceği bir şekilde belirtmem idi.
sonra başka bir rumuz alıp devam ettim, çünkü ne olursa olsun orada iyi yazarlar vardı, yazmayı da seviyordum. orada da bazı olaylar yaşadım, biraz da sözlüğün gidişatının özeti niteliğinde:
1) siyasi olaylar durulup herkes yeniden futbola odaklanınca sözlük biraz duruldu, rayına girdi. bu sefer de ersun yanal kovuldu, ismail kartal getirildi. yazarlar şirazeden çıktı, sitem eden veya artık geyiğe vuran da vardı, hala iyimser davranıp sezona odaklanmak isteyen de. bu sefer bu iki grup arasında çatışmalar başladı.
2) yeni yazarlar alınmaya başladı, futbol konusunda ikiye ayrılmış bir ortama gelen bu yeni yazarların yaş ortalamasının düşüklüğünden kaynaklandığını düşündüğüm bir hakaret silsilesi başladı; sözlüğün genel havası ergen atışmasına doğru evrilmeye başladı. aynı zamanda bu atmosfer yüzünden formatı hiç iplemeyen özensiz başlık/entryler çoğalmaya başladı.
3) bu yüzden kaliteli yazarlar yavaş yavaş daha az girmeye, daha az yazmaya başladı. ben yine de yazmaya devam ettim, saha içine daha çok odaklanmaya, kendi kendime konuşuyormuşçasına entryler girmeye devam ettim. ama hakaret düzeyi git gide yükseliyordu.
4) bir gün, fikrimi beyan ettiğim bir entry'min altına, yazdığım fikri aynen alıntılayıp "böyle böyle düşünen orospu çocukları var" diye entry giren bir yazara hiçbir ceza uygulanmadığını gördüm, ve o gün sözlüğü bıraktım.
önerilerimin olduğunu söylemiştim, ama aslında yukarıda yaşadıklarımı yazınca buna gerek olmadığını farkettim şimdi, nacizhane tüm önerilerimi, yukardaki satır altlarında belirtmiş oldum zaten.
bu yeni sözlük'te herkesin esas amacının fenerbahçe sevgisi olduğunu, başka hiçbir çatı aramadan, bunu saptırmasına izin vermeyeceğini umuyorum.

herkesin birbirine hoşgörülü/anlayışlı davranmasını, herkesin buranın dışında birer hayatları olduğunu, farklı geçmişlerden ötürü farklı siyasi/dini değerleri olduğunu, ve konu fb ise diğer hiçbir şeyi skine takmaması gerektiğini unutmamalarını diliyorum.
birinin dediği bir şeyi öbürünün farklı algılayabileceğini, bu yüzden hakaret etmek yerine, merak ediyorsa neden? diye sorabileceğini, veya tartışmayı en kötü "anlıyorum ama katılmıyorum"da bitirebileceğini umuyorum.
herkesin farklı dertleri/sıkıntıları olduğunu, zaman zaman (çizgiyi aşmadıkça) deşarj olmak, veya içini dökmek isteyebileceği ihtimalini de unutmamasını diliyorum. ama çizgiyi aşanlar hakkında da adaletli, en azından hakkaniyetli kategorize edilmiş, kimseyi mağdur etmeyecek bir ceza sistemi diliyorum.