Murat zorlu'ya göre hull city üzerinden mesut özil ve irfan can kahveci'ye talip olmuş olan şovmen. Habere gram inancım yok fakat böyle birşey yaparsa 5 yıllık exxen aboneliği alırım. Hatta kimliğimdeki dini inanç ibaresini "acun" diye bile güncelleyebilirim.
5-1 kazanılan 21 kasım 2020 gençlerbirliği fenerbahçe maçından sonra kurduğu "istediğimiz performansı sergileyemedik" cümlesiyle, açıkça iyi ve baskın futbol oynatmayı istediğini anladığımız teknik adam.


istemesine istiyor ama... orasını aşağıda yazmaya çalışacağım.


ben, adının geçtiği ilk andan itibaren mutlak surette karşısında olan ekiptenim. Gerek sozlukte gerek Twitter'da elimden geldiğince ses çıkardım, naçizane. Tabii özellikle twitter'daki güruh buraya kıyasla çok "yamyam" kaldığı için, muhtemelen gösterdiğimi düşündüğüm makul tepkiler Twitter'da aralarda kayboldu. Burada ise renkdaslarla o etkileşim ortamı daha bir mümkün. Isteriz ki yönetim seviyesinde de buraya kulak verenler olsun.


İlk günden itibaren durduğum noktaya paralel olarak, halen de kendisinin fener'e uygun bir isim olduğuna inanmaktan çok uzağım. fakat şöyle bir şey var ki, bazı şeyler hissiyat ya da tahmine gerek bırakmaksızın açık açık ortada, ölçülebilir ve değerlendirilebilir. Ve o da şu: erol bulut, iyi bir antrenör. takımı fiziksel olarak iyi çalıştırıyor, kondüsyoneriyle fikir paylaşımlarını belli ki iyi yaparak futbolcuları 90 dakikanın sonunda bile ayakta tutabiliyor. bu durum, gayet sahada gözlenebilen bir şey. Bu hususta Bulut'un hakkını mutlaka teslim etmek gerek.


umuyorum ki doğru denge bulunur ve sakatlık yaşamaksızın bu tempoyu izlemeye devam ederiz, hatta bu fiziksel performansın üstüne de koyarız. Yani takıma sağladığı fiziksel gelişim anlaminda bulut'u canıgönülden tebrik ediyorum.


Lakin, bulut teknik direktörlük kariyerine resmi olarak 2017 yılında başladığı için pekala tecrübesiz. Bu da gayet kağıtlar üzerinde görülebilecek, hislere pek de lüzum bırakmayan bir gerçek. bu tarihten önceki antrenörlük veya teknik direktör yardımcılığı pozisyonlarının anlamlı olduğunu biliyorum. ama mutlak şekilde bir takımın patronu olarak istihdam edilme süresi yalnızca 3 yıl.


3 yıllık tecrübeyle de, kimse kusura bakmasın ama, fener'e hoca olmak öyle kolay iş değil. işte bu yüzden rüştünü ispatlamasını istiyoruz, büyük camia olan fener'e, cv'si yetersiz bir hocayı konduramıyoruz. Bu da yalnızca bu takıma duyduğumuz sevgiden.


Hepimiz fenerin başarılı olmasını istiyoruz, ama bunun için öne sürdüğümüz tezler ve yöntemler farklı. Çok bir önemi yok şüphesiz ama, benim faydalı gördüğüm yol bulutlu değil. Fakat elbette esas mevzuyu görenler, tesisleri bilenler yönetim. Ali koç'tan ve Emre Belözoğlu'ndan ne kadar hazzetmesem de, bu işi sivri dilli bir yönetim eleştirisine veya bilhassa kelle istemeye kadar götürmeyi şu an için düşünmüyorum.


ben, her ne kadar iyi bir antrenör olsa da işbu tecrübe eksikliğinden dolayı kafasındaki taktikleri sahaya yansıtabileceğini düşünmüyorum. hatta ve hatta kurguladığı taktiklerin, yerleşimlerin, set oyunlarının varlığı ve yeterliliklerinden de şu an için şüpheliyim.

iyi antrenör olmak küçük takıma seviye atlatır; feneri de olumlu etkiler şüphesiz. ama büyük takımın iyi futbolu doğru taktiklerle gelir, fiziksel performansla taçlanır. Bunun için klasör klasör oyun yazıp çizmek, dünya futboluna kafa yormak gerek. Bulut'un bunlara ciddi anlamda süre ayırmış olabileceği bir kariyeri yok. Olay bundan ibaret.


Benim istediğim de, herhangi bir fenerlinin arzuladigindan çok farklı değil: bir maçı salt fiziksel gücümüzle veya duran toplardan attığımız gollerle kazanmayalım, önce taktiklerimizle oyunun hakimi olalım, akan oyunda goller atalım. Behemehal de hakim kalalım.


kendisini taktik hususunda yetersiz görmem tabii değiştirilebilir bir şey. zira bulut, takıma taç oyunu çalıştırmış ve taçtan pozisyon bulduk birkaç kere. bunlar değerli. keza duran toptan attığımız goller de öyle. yani bulut'un başarmak istediği bir şeyler var, bu çok açık. ama umarım bu net taktiksel dokunuşları akan oyun dahilinde de görebiliriz.


Fakat hatırlatmak gerek ki, Fenerbahçe tecrübe kazanma yeri değildir. Deneme-yanilma yöntemine de ancak bir yere kadar müsaade ve tahammül vardır.


zaten kendisinin elinde pek yetenekli bir futbolcu grubu var. bunlara engel olmasın, bu ekibi bir ahenk içerisinde oynatsın yeter. Uzun vadede kendisiyle bir gelecek düşünmek için ise şu an çok çok erken.


Ben bu noktada çok umutlu olmasam da kapım elbette açık, fikirlerim de pekala değiştirilebilir.


fenerbahçe futbol takımının sahadaki patronuna başarılar diliyoruz.
1983/84'ten bu yana ilk kez bir Süper Lig sezonunun ilk üç maçını gol yemeden kazanan takımdır. altay maçını rakip ceza sahası içinde topla 19 kez buluşma istatistiği ile tamamlamışız. Adana Demirspor maçı hariç pozisyon vermedik desem de yanlış olmaz sanırım.
düz dünyacıların gerçekliğini kabul etmediği virüs. bu arkadaşlara göre bütün amerika, avrupa ve hatta ilahi güçler bunlara komplo kuruyormuş ve kıçlarına çip takarak çok değerli beyinlerini ele geçirmek istiyormuş. dolayısıyla acilen maskelerimizi çıkarmalıymışız ve sokaklara dökülmeliymişiz. gülmekten ölecegim şimdi.

hee bir de "gripten farkı yok yeaaa xd" diye ortalıkta gezinen bir kesim var ki bunlar daha beter. allah'ım, ne derece bir cehaletin içine düştük biz?

bu virüs genç, yaşlı demeden patır patır götürüyor insanları. bugün de 318 ölüm bildirmişiz. üstelik ttb'ye göre vefat sayısı bildirilen rakamların en az 3 katı kadar. bana doğru gibi geliyor çünkü covid-19'dan ölmesine rağmen "kalp krizi" veya baska bir hastalık sebepli ölüm kaydı geçilen bir sürü insan var. bu ölen insanların hepsi boğularak, acı çeke çeke ölüyor. doktorların elinde olsa belki de acı çekmemesi için ötenazi ile öldürmek isteyecek karşıdaki hastayı, o derece rezil bir ölüm. geriye de yitip gitmiş bir hayat ve arkada ateşe atılmış bir aile/insan grubu kalıyor.

üstelik virüsü ağır atlatan bir insan da tam anlamıyla "kurtulmuş" olmuyor. zira virüsün gelecekte insan vücudu üzerinde bırakabileceği kalıcı hasarları henüz bilmiyoruz ve eğer ciddi hasarlar bırakıyorsa muhtemelen ağır atlatan kişiler ileride bambaska sağlık problemlerinin içinde bulacak kendilerini.

covid-19 yapay bir virüs olabilir, hayvan kökenli bir virüs de olabilir. aslında çokça senaryo yazılabilir üzerinden. fakat ortada bir gerceklik var ki virüs insanları patır patır öldürmekte ve bizler belli başlı sorumluluğa sahibiz. ölen her kişinin kanı, virüsü iplemeyen kesimin elinde. belki biraz ağır bir itham olmuş olabilir fakat durum tam olarak bu.