eczazıbaşı ve vakıfbank kulüplerinin aptal z kuşağı çocuk taraftar yetiştirmek dışında hiç bir şey yapmadıkları spor dalı.
ha diyeceksiniz böyle bir mecburiyetleri mi var?
yöneticileri mal mal demeçler vermeyecekler o zaman voleybolu onlar bulmuşlar gibi.
10-15 senedir akladıkları paranın haddi hesabı yok, 1 tane voleybolcu yetiştiremediler utanmazlar..
Babam sultanlar liginde bir takımın uzun yıllar başkanlığını yapmış bulunmakta. Oyuncular öyle yüksek meblalarda maaşlar alıyor ki aklınız dahi almaz. 10 bin kişilik spor salonuna her hafta parayla bilet satıp doldursanız dahi bir oyuncunun bile maaşını ödemeniz zor. Şunu da belirtmeliyim ki seyircinin büyük kısmı da beleşçidir.

Peki nasıl dönüyor işler? Dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş şekilde kuluplerimiz mutlak zarar ediyor, borçlanıyor. Ya da babam gibi yöneticiler biraz kendilerinden, biraz kapı kapı dolaşıp iş adamlarından yardım alarak ayakta tutmaya çalışıyor.

Peki bu işin çözümü nedir? Sponsorların kuluplerden ziyade doğrudan planlı şekilde bu sporları sevdirtmeye yönelik yatırım yaparak popülerleşmesini sağladıktan sonra bir pazar alanı yaratmasıdır. Tabii ki yine de bu sporların dünyada gördüğü ilgiye bakarsak güçlü bir pazar kurulması hayal gibi duruyor. Mevcut dolar, euro kuru ile ne yazık ki bu işler bizim için çok lüks.
erkek milli takımımız 2 voleybolcusunun testlerine corona pozitif vakasının tespit edilmesinin ardından 20 yaş altı avrupa şampiyonasından çekilmiş. oyuncularımıza geçmiş olsun.
ilk olarak mintonette olarak adlandırıldı. açık ara en sevdiğim, vaktimin büyük bir bölümünü harcadığım spor dalı. profesyonel olarak bu sporla uğraşmayı çok isterdim.
file ile ikiye bölünmüş bir oyun alanı üzerinde on ikişer kişlik iki takım ile oynanan bir sporu.

Oyunun amacı, topu filenin üzerinden göndererek rakip takımın oyun alanına değmesini sağlamak ve rakip takımın aynı amaca ulaşmasını ise önlemektir.