yabancı sermayenin Türkiye piyasasına giriş yapmasi mevcut koşullarda mümkün değil çünkü gerek ekonomik gerek hukuksal istikrarsızlık ve piyasadaki çifte standartlı kararlar yabancı sermayenin gerekli riskleri alarak girebileceği sağlıklı bir ortamı yok ediyor.

bunun medya kanadı ise içler acısı, türk futbolunun gelisebilmesinin önünde ki en büyük engel ise geleneksel medyadir. geleneksel medyanin artık sosyal medyanın arkasında kalmaya başladığını kör cahil bile görebilir. bunun neticesinde spektekuler manşetlerle, akıl almaz köhne ve örümcek kafalı tırnak içinde duayen yorumculariyla hergun türk futbolunda infial yaratmaya çalışıp bu kaotik ortamdan beslenerek beklenen sonun gelmesini yavaşlatıyorlar fakat küçük ve bencil beyinlerinin geniş perspektiften bakinca aslında içinde bulundukları sektörü çökerttiğini anlayacak kadar efektif çalışmadığı zaten ortada yani kendi batakliklarina türk futbolunuda cekerek onuda bitirmeye çalışıyorlar ki bitirdiler gibi çünkü taraftarlar son derece duyguların hakim olduğu bu futbol sektöründe onların kokuşmuş eylemlerine yangina körükle giderek ekmeklerine yağ sürüyorlar. türk futbolunun içinde bulunduğu durum tamamiyle 90lar ingilere futboluna benziyor fakat onlar bunu yenilikler yaparak çok iyi bir şekilde günümüze geldiler. Avrupa'nın 5 majör ligi surekli yenilikler yaparken ve bu yeniliklerle marka değerini yükseltirken türk futbolunda konuşulan konular yabancı kisitlamasiyla yerli oyuncu çıkarma. bunun ötesine gidemeyen ve her seferinde kendini tekrar eden saçma sapan kısır döngüye giren Türk futbolu gelisemez yakın tarihte Bulgaristan Macaristan Romanya ligine döner. demedi demeyin ve bunu unutmayın bu çarpık zihniyetle toplumun hiçbir alanında gelişim sağlanamaz sağlansa bile süreklilik saglanamaz. bu böyle geçer gider. bizler ise yakın tarihte Türk futbolundan tamamiyle soğur artık diğer asya Arap ülkeleri gibi yabancı klüpleri tutar onların başarılarıyla övünürüz.
Olmaması gerekendir.

Kulüpleri birileri elinde oyuncak gibi oynuyor evet ama bunda karar vericiler biziz. Taraftar gereken tepkisini gerektiği zaman gösterirse başkan - yönetim gider.

Lakin birisi sahip olursa bkz : Arsenal, her sene kâr açıklar belki ama şampiyonluğu görebilmek kuyruklu yıldız görmeye benzer.

Öyle bir algı yaratılıyor ki on yıllardır sanki her sahibi olan takım uçup kaçıyor. Hiç kimse Bayern Münih ve Dortmund'un dernek olduğunu hatta Real Madrid ve Barcelona'nın da Atletico Madrid'in de dernek şeklinde yönetildiğini konuşmuyor. Başka örnekler de var elbette. Sanılıyor ki birisi satın alınca hemen PSG, m.city gibi olunacak. M. United'ın da sahibi var görüyoruz.

Alın Göztepe'nin de sahibi var, uzaklara gitmeye gerek yok. Geçmişte Malaga ve bugün amatör liglere düşen Portsmouth da unutulmasın.

Kulüpler üzerinden kara para aklama işlerine girişecek sözde yatırımcı tipler için bir süredir yoğun uğraş veriliyor farkındayım ama kimse bunlara aldanmamalı, buraya kimse kupalar kazanmak için gelmez. Üç kuruş yoluna bakmak için gelir, asıl hedef "başka yatırımlar " için legal bir kılıf olur.

Kaç yıllık ülke tarihinde bir Avrupa kupası kazanılmış, izlendiğin yok, ne diye seni alsın zaten ki sen neden satıyorsun.

Bu ülkede son 10 yıldır hemen her şey sermayeye peşkeş çekildi, halkın elinden her şey birer birer alındı ve birilerine "hediye" edildi, adı milli olan piyango bile kamu bankalarından geri ödenmemek üzere kredi ile ödüllendirildi. Şimdi sırada kulüpler var ve bunu da "ne var abi herkes ev araba alıyor ülkede bir tek kulüpler mi kaldı " minvalinde şirinleştirmeye/normalleştirmeye çalışanlar var.

Düşünün Ali Koç kulübün komple sahibi. Ya da aziz yıldırım gibi birisi. Herhalde herkes ülkecek mutlu olurduk!!! Olsun kulüp kar ediyor ya kupa gelmese de olur falan derdik herhalde.