Tanım : Pro Evolution Soccer 2011, Konami tarafından geliştirilen Pro Evolution Soccer serisinin 2011 video oyunudur.(*)
Benim en çok zaman geçirdiğim pes serisidir .
Fenerbahçe’nin başına geçip birçok kupa kazanmıştım . Tabi ki bu oyun football manager serisi gibi taktiksel olarak detay gerektiren bir oyun değil . Kazanmanızın daha çok oyuncu kalitesine bağlı olduğu , maç yaparak transfer yapmak üzerine kuruluydu .
Zor maçlarda bizzat kendim oynarken diğer maçları bilgisayara oynatıyordum .
Türkiye ligi olmadığı için Fenerbahçe’yi ingiltere ligine dahil ederek başlıyordum kariyere .
Sonrasında kısıtlı bütçeyle takımı zirveye oynatıyordum .
Romelu lukaku , pablo piatti yaptığım ilk transferler olurdu . Piatti tam olarak fakir messi’siydi . Kanatlarda miroslav stoch ve piatti ikilisiyle fırtına gibiydi takım . düşük bütçeli robben-ribery İkilisi gibi düşünebiliriz.
Romelu lukaku ise komple bir forvetti , adeta genç drogba etkisi yaratıyordu . Kendisine özel bir sempatim oldu hep . 17 yaşındayken formayı verdim lukaku’ya . O da yüzümü kara çıkarmayıp
Harika işlere imza attı .
Takımın bütçesi arttıkça da miralem pjanic , davide santon , alexandra pato ve mario balotelli gibi o dönemin parlayan oyuncularını transfer ediyordum .
Hatta sezonlar ilerledikçe 2-3-5 gibi çılgın bir taktik kullanıyordum . Messi , ronaldo , pato , agüero ve balotelli’yi aynı anda oynatmak için böyle bir formül bulmuştum .
Bu oyuna dair en ilginç anımda cristian baroni ile oldu . Kendisinin overall’ı 69’du , yani bayağı düşük bir seviye . İlk sezonumda Transfer bütçem kalmadığı için mecburen ilk 11 oynatıyordum kendisini .
Sonrasında Baroni yarım sezonda İnanılmaz bir performans gösterdi ve chelsea’ye transfer oldu. Oyunda chelsea kadrosunun ortalama overall’ı 85-90 aralığındaydı ki öyle büyük bir başarı , siz düşünün .
Ben de Oyunculardan maksimum verim alıp oyuncuları parlatan teknik direktör profili çiziyordum . Yetiştirici özelliğimin yanında yarışmacı kimliğimle de kupalar kazanmıştım (*)
Benim en çok zaman geçirdiğim pes serisidir .
Fenerbahçe’nin başına geçip birçok kupa kazanmıştım . Tabi ki bu oyun football manager serisi gibi taktiksel olarak detay gerektiren bir oyun değil . Kazanmanızın daha çok oyuncu kalitesine bağlı olduğu , maç yaparak transfer yapmak üzerine kuruluydu .
Zor maçlarda bizzat kendim oynarken diğer maçları bilgisayara oynatıyordum .
Türkiye ligi olmadığı için Fenerbahçe’yi ingiltere ligine dahil ederek başlıyordum kariyere .
Sonrasında kısıtlı bütçeyle takımı zirveye oynatıyordum .
Romelu lukaku , pablo piatti yaptığım ilk transferler olurdu . Piatti tam olarak fakir messi’siydi . Kanatlarda miroslav stoch ve piatti ikilisiyle fırtına gibiydi takım . düşük bütçeli robben-ribery İkilisi gibi düşünebiliriz.
Romelu lukaku ise komple bir forvetti , adeta genç drogba etkisi yaratıyordu . Kendisine özel bir sempatim oldu hep . 17 yaşındayken formayı verdim lukaku’ya . O da yüzümü kara çıkarmayıp
Harika işlere imza attı .
Takımın bütçesi arttıkça da miralem pjanic , davide santon , alexandra pato ve mario balotelli gibi o dönemin parlayan oyuncularını transfer ediyordum .
Hatta sezonlar ilerledikçe 2-3-5 gibi çılgın bir taktik kullanıyordum . Messi , ronaldo , pato , agüero ve balotelli’yi aynı anda oynatmak için böyle bir formül bulmuştum .
Bu oyuna dair en ilginç anımda cristian baroni ile oldu . Kendisinin overall’ı 69’du , yani bayağı düşük bir seviye . İlk sezonumda Transfer bütçem kalmadığı için mecburen ilk 11 oynatıyordum kendisini .
Sonrasında Baroni yarım sezonda İnanılmaz bir performans gösterdi ve chelsea’ye transfer oldu. Oyunda chelsea kadrosunun ortalama overall’ı 85-90 aralığındaydı ki öyle büyük bir başarı , siz düşünün .
Ben de Oyunculardan maksimum verim alıp oyuncuları parlatan teknik direktör profili çiziyordum . Yetiştirici özelliğimin yanında yarışmacı kimliğimle de kupalar kazanmıştım (*)