videolara göre oldukça iyi bir stoper ancak videodan stoper kalitesi belirleyebileceğimizi sanmıyorum. benim hiç izlemediğim bir futbolcu. jesus kendisini daha önce de istemiş. twitter'a bakılırsa fluminense taraftarı da kendisini çok seviyor.
brezilya liginin en iyi stoperi.

17/7 'de fluminense'nin sao paulo ile deplasmanda oynadığı maçta rahatsızlığı nedeniyle forma giymediği söyleniyor, ancak taraftarın görüşü nino'nun satıldığı yönünde..

brezilya liginde 17 maç geride kaldı, fluminense bir maç eksiği bulunan lider palmeiras'ın 2 puan gerisinde 5. sırada. nino bu sezon 17 maçın 12'sinde oynamış. aynı zamanda takım kaptanı. 4231 oynuyorlar. savunmadaki partneri iki sezon önce yarım devre trabzon'da kiralık oynayan manoel..

lider karakterli bir stoper. dar alanda min jae kadar hızlı değil ama önsezileri kuvvetli, doğru pozisyon alıyor, oyunu bilinçli şekilde okuyor, rakibin hücum setlerini çözüp çabuk karar alarak gerekli hamleleri yapabiliyor.. bu arada dar alanda min jae kadar hızlı değil derken; süratli bir kanat oyuncusunun bir bilek ya da vücut çalımıyla ekarte edip geçebileceği tipte bir stoper olmadığını da söylemek gerek. dar alanda hızlı olmasa da açık alanda hızlanma kabiliyeti var. sağ ayağı oldukça düzgün. uzun mesafeli, diagonal ve derinlemesine yerden pasları yeterince isabetli. yalnız bir kötü huyu var ki, pas açısı bulamadığında sabırsızlanıp topla driplinge kalkıyor.. bu şekilde kaptıracağı toplar bizim canımızı yakabilir. zira, osayi'nin sağ bekte hızıyla onun kademesini alacağını düşünebiliriz.

min jae'nin yerini doldurabilir mi sorusunun yanıtı tabii ki hayır. min jae'yi 4 senedir izliyorum; geçen sezon izlettirdikleri sadece fragmandı, maalesef ki esas film başlamadan bitti.. gerçi, kurgu da böyleydi. bir sezondan fazla burda kalması mucize olurdu.. nino, kaliteli bir stoper. hatta min jae'yi tanımasaydık, nino'yu çok daha fazla sevebilirdik diyebilirim. geriye dönüp baktığımızda uche, högh, lugano, egemen korkmaz, kjaer gibi isimler ne kadar iyiydi diyorsak, nino için de aynı şeyleri söyleyebileceğiz..
Denildiği kadar iyiyse verin parası neyse alın şu stoperi yeter yani artık yoksa ali koç yine zanka gibi 2-3 çöpe totalde daha çok para dökecek ve defansımız delik deşik olacak.

Jesus istediyse ve taraftarı kesin bırakmayın diyorsa adamı alın gelin çünkü diğer seçenekler çok boş gözüküyor.
fenerbahçe'nin illa brezilya'dan stoper alacağım demesi halinde bana göre esas adres.

brezilya futbolu 90'larda aldair, andre cruz, ricardo gomes gibi daha teknik stildekiler haricinde avrupanın üst düzey sahnesine fazla stoper göndermiyordu, ilk geniş hacimli stoper ihracatı 2000'lerin başında başladı. o dönem liberoların tedavülden kalkmasıyla birlikte artık futboldaki trendleri belirleyen avrupa kulüpleri brezilya'dan lucio, roque junior, juan, pepe, luisao, cris, alex gibi esas olarak sert oyunuyla ön plana çıkanları tercih etmeye başladı; sert ve fizikli olsa bile bu agresiflikte olmayıp daha soğukkanlı/işin teknik yönüne kendi çapında daha yatkın olan naldo, fabio luciano, fabiano eller, edu dracena gibileri ise diğerleri kadar yükseğe çıkamadı.. fizik güç ve tempoya dayalı futbolun tabana yayılmaya başladığı 2010'ların başıyla birlikte ise bu sefer hem sert hem de ayağı avrupai futbol için asgari derecede (oyun hızına katkıda bulunacak kadar) düzgün thiago silva, joao miranda, marquinhos, david luiz, gabriel paulista, dede, juan jesus, felipe monteiro, andre ramalho gibileri parladı, kanımca brezilya futbolu stoper yetiştirmedeki zirvesini bana göre bu dönemde yaşadı.

2020'lerde ise, üst düzey takımlarda direkt ilk 11 kıvamını bulabilecek stoper adayları yetiştirme konusunda başka bir forma evriliyor brezilya futbolu:

artık avrupanın gerisinde kaldıkları malum; yerel ligdeki maçlarda sahada çok uzayan takım boyları, organize setler kurulsa bile çoğunlukla bireysel beceriyle tetiklenmek istenmesi / dolayısıyla topu ayağına isteyen bir oyun oynanması / ve yine dolayısıyla bire bir çarpışmaların fazla olup, oyunun da faulle sürekli durma olasılığı... bu durumun stoper mevkiine yansıması; brezilya'da yetişen stoperler içinde çarpışmalara sağlam girmenin yanı sıra, aynı zamanda top ayağındayken alan katedebilenlerin parlaması oldu. 6-7 yıldır avrupa kulüpleri bu tip topla oynayabilen stoper gencoları hemen kapızlıyor:

- eder gabriel militao - 20 yaşında porto kaptı
- gabriel magalhaes - 19 yaşında lille kaptı
- roger ibanez - 20 yaşında atalanta kaptı
- marlon - 21 yaşında barcelona kaptı
- igor - 18 yaşında liefering aldı*
- marcao - 21 yaşında rio avense aldı
- doria - 20 yaşında marsilya kaptı
- lyanco - 20 yaşında torino kaptı
- bremer - 21 yaşında torino kaptı
- vitor tormena - 21 yaşında gil vicente aldı
- morato - 20 yaşında benfica kaptı
- tuta - 20 yaşında frankfurt kaptı
- bruno fuchs - 21 yaşında cska moskova kaptı

bunlar vb oyuncular arasında avrupadaki kompakt oyun düzenleri içine girince haliyle topla birlikte daha temkinli oynayan, tekniğini daha çok oyun kurmaya kaydıranlar da var, çeşitli sebeplerle potansiyeline ulaşamamış olanlar da. halen brezilya'da bu listeye girmeye aday birçok genç stoper var, ve türkiye'ye getirmesi çok zor.

bunların yanı sıra 23-24'ünden sonra avrupaya giden, yaş ilerledikçe türk takımlarının alma ihtimali daha fazla olabilmiş, ama diğer ülkelere gitmiş örnekler de var:

- jemerson - 23 yaşında monaco aldı
- lucas verissimo - 25 yaşında benfica aldı
- leo duarte - 23 yaşında milan aldı
- joao victor - 24 yaşında benfica aldı
- juninho - 26 yaşında midtjylland aldı
- andrei girotto - 25 yaşında nantes aldı
- lucas africo - 23 yaşında maritimo aldı

fenerbahçe'ye gelirse nino da bu gruba girecek. onun gibi, 24-25'lerine gelmiş/ veya geçmiş ama hala avrupaya adım atmayıp brezilya ligi'nde kalmış, topla ilişkisi iyi olan diğer stoperlere bakacak olursak:

- luan - palmeiras - 29 yaşında
- rodrigo caio - flamengo - 28 yaşında
- leo ortiz - red bull bragantino - 26 yaşında
- leo pereira - fluminense - 26 yaşında
- kanu - botafogo - 25 yaşında
- leo - sao paulo - 26 yaşında

yani bu pazara baktığımızda, türk takımlarının alabileceği standart özelliklerde / belli başlı ihtiyaçları karşılayacak sayısız brezilyalı stoper var elbet (ki bir tanesini fenerbahçe aldı: gustavo henrique), ama filtreyi avrupa standartlarına yaklaştırınca çıkan liste bu kadar.

dolayısıyla nino, stoper için brezilya pazarına açılan fenerbahçe'nin önündeki en iyi seçeneklerden biri, hatta yaşını ve mevcut halini dikkate alırsak belki de en iyisi. zaten fb almazsa mutlaka başka bir avrupa kulübü kapacaktır zira avrupada oynayan ancak topla katetme becerisi yüksek olmayan luan peres, rodrigo becao, ruan tressoldi, samir, vitor hugo gibi üst düzey kulüplerde oynamayan brezilyalı örneklerden daha fazlasını vaadediyor (şu anki görüntüsüyle). o isimler de gayet kaliteli stoperler, ama o bahsettiğim trendin dışında kalıyorlar.

yine fenerbahçe için ismi geçen ama brezilya dışından olan, j.jesus'un en az nino kadar istediği ve güvendiği ruben semedo da oyun stili olarak nino'ya kağıt üstünde benzer; topla ilişkisi iyi, sert, güçlü. ama nino'yla aralarında birkaç fark var:

- nino topla birlikte daha dinamik ve hareket katıcı; gerektiğinde top taşıyıp gerektiğinde hücum aksiyonlarına katılabiliyorken semedo bu noktada gerilemiş durumda, dolayısıyla nino'ya nazaran daha soğukkanlı pasları ve baskı altında oyun kurabilmesiyle öne çıkıyor.

- ikisi de cesur, ama müdahale yaparken semedo nino'ya göre daha agresif ve korkutucu stilde bir stoper, mekanik becerileri ise daha ustaca. nino ise bu kadar usta olmasa da semedo'ya oranla biraz daha daha akıllı ve daha doğru yer tutuyor.

- aynı boydalar ama fizik yapıları farklı; semedo'nun bacak boyu daha uzun ve daha kalınken nino'nun gövdesi daha uzun ve bacakları daha ince. bu en başta çabukluk farkı yaratıyor; semedo uzun adımlar atıyor ama yaş ilerleyip kalınlaştıkça hızını daha geç bulmaya başladı, ideal koşu becerisini oturtmak için ise sezon içinde daha fazla süre gerekiyor. nino ise topsuz oyunda biraz daha çabuk.

- ancak bu fiziksel yapı farkı semedo'yu ayakları yere daha sağlam basan biri yapıyor ve aynı zamanda zıplama konusunda öne çıkarıyor; hava toplarında bariz daha iyi. ama nino da semedo'ya göre daha geniş omuzlu - hacimli üst gövdesi olduğu için bel-kafa arası hizalara seken toplara daha fazla giriyor. yani ofansif oynuyorsanız, semedo önde basılan rakibin ileriye uzun attığı topları toplamak için, nino ise rakibi sahasına hapsetmek ve seken topları almak için görece daha uygun bir eleman.

iki stoper de sonuçta j.jesus'un arayışları içinde asgari müşterekte buluşuyor, o yüzden hangisi gelirse gelsin oyun düzeni bu küçük farklar haricinde değişmeyecektir. tabii gönül ister beraber gelsinler :) ama yabancı sınırı, beklenen santrfor transferinin henüz yapılmaması, gitmesi istenenler içinde kendine henüz kulüp bulamamış olanlar derken ikisi birden şu an için imkansıza yakın.
Şampiyonlar ligi kadrosu mu kuruyoruz diye adama sordurtur. Emrah başsan, cikalesshi, kerem aktürkoğlu durdurmak için böyle pahalı bir tandeme ihtiyacımız yok. Ustdüzey kanat oyuncusu, santrforu olmayan takımın bütün bütçesini savunmaya ve çerçöpe bastık. Allah akıl fikir versin.
Şöyle adamlara 7-8 veremedi bizim iş bilmez, gustavo-samet-luan'a daha fazla verdik. Yıllık maaşları da ekleyince daha da büyük kazık yedik. Üstelik elden de çıkaramazsınız bunları.
yago: Beşiktaş, Fluminense forması giyen Nino ile anlaşmaya vardı. Beşiktaş bonuslarla beraber 6 milyon euroluk bir teklif yaptı. Fluminense, Nino için ‘çıkış maddesi’ olan 7 milyon euro’nun ödenmesini talep etti. Kulüpler arası müzakereler devam ediyor.