General Harrington Kupası, Birleşik Krallık işgal kuvvetleri komutanı General Charles Harington Harington'ın İstanbul'dan ayrılırken kendi adına düzenlediği futbol maçıdır.

29 Haziran 1923 tarihinde, Taksim Stadı'nda çok büyük bir seyirci topluluğu önünde İngiliz başkumandanın oluşturduğu karma İngiliz takımına karşı Fenerbahçe kendi kadrosu ile karşı karşıya gelmiştir. Fenerbahçe bu maçı Zeki Rıza Sporel'in iki golüyle 2-1 kazanmıştır. Fenerbahçeli futbolcular seyircilerin omuzları üzerinde stattan çıkarılmışlar ve Beyoğlu caddelerinde büyük sevgi gösterileri arasında dolaştırılmışlardır.

Maç gecesi Lozan Konferansı'nda bulunan Türk Heyetine de bu galibiyet haberi ulaştığında heyet başkanı İsmet Paşa tarafından Fenerbahçe kulübüne "Heyetimiz adına hepinizi mutlulukla tebrik eder, meserretle gözlerinizden öperim." dediği bir kutlama telgrafı gönderilmiştir.

https://www.fenerbahce.org/kulup/general-harington-kupasi
Hakettiği değeri görmeyen kupa. Zaten camia dışından takdir edilen bir kupa olamaz da camia içinden de bilhassa da ergen kitle tarafından kıymeti düşürülmeye çalışılan kupa.

Söz konusu kupa paylaşımının altına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu ülkede isimsiz sayısız kahraman dejenere kitle tarafından yok sayılma noktasına geldi. Gelecekte isimli kahramanlar da aynı kaderi paylaşacak gibi.
Dönemin fener takımının resmen işgal kuvvetlerini taniyarak onlarla maç yapmasi sonucunda "kazanilan" teneke.

Kara bir leke olduğunu düşünüyorum.

Isgal kumandaninin ismini taşıyan bu rezil kupayla övünmek yerine nasil kurbagalidere'den ufacik sandallarla anadolu'ya silah gonderdigimizle, kulup binasinda gizledigimiz muhimmatlarla, bu muhimmatlara dair duyum alan isgal güçlerinin kulup binasini basmadan once tum silahlari nasil evlere kacirdigimizla ve gizledigimizle ovunelim.

Anlamli olan bunlardir, isgalci guclerle top oynamak değil.
Fenerbahçe'nin müzesindeki en değerli kupadır. Ne real madrid'in, ne de manchester united'ın bu denli prestijli bir kupası yoktur. Harrington kupası, doğulu halkların batılı emperyalistleri yenebileceğinin bir sembolüdür.

Devlet-i âli, bâb-ı âli baskınına dek son 37 yılında o denli kötü yönetilmişti ki bir türk'ün bile türk'ün zafer kazanabileceğine inancı kalmamıştı. Sultan abdülhamit, devleti büyük bir kaosa sürüklemiş kendi buyruğundan kopmuş 30-40 yıllık devletlerden bile yenilgiler üstüne yenilgiler alıyordu.

9 eylül 1922'de başkomutan mustafa kemal atatürk önderliğinde yunanlara karşı kesin askeri zafer kazanılmıştı... Fakat yine 1897'de de yunanlara karşı kesin askeri zafer kazanılmış, ne yazık ki masada iş bilmez adam yine kaybetmişti. Yani anlayacağınız kazandığımız tek savaşı dahi kaybetmiştik. 1922'de de durumun farklı olacağına halkı inandırmak bir hayli güç olacaktı.

Işte böylesine ümitsiz bir dönemde türk halkı aradığı ümidi, ingilizler ise hak ettikleri mesajı fenerbahçe'de bulacaktı...

Ingilizler, yunanların kaybetmesinin ardından henüz daha anadolu'dan vazgeçmiş değillerdi. Ingilizler için türk devrimi'nin başarısızlığa uğraması çok kritikti çünkü asya'daki sömürgelerine rol model olacağı çok açıktı. Ingilizler, Balkanlarda yeni bir emperyalist taşeronu olacak devlet arıyorlar, hatta doğrudan kendileri savaşa girmeyi tartışıyorlardı. Mustafa kemal atatürk ve türk halkının kararlılığı ingilizleri doğrudan savaştan uzak tutsa da psikolojik harp lozan zaferine dek sürdü.

Işte böyle bir dönemde 29 haziran 1923 günü ingiliz subayları ile fenerbahçe karşı karşıya geldi. Bütün bir milletin kalbi taksim stadında müslüman türklerin takımı olan fenerbahçe için atıyordu. Fenerbahçe, zeki rıza sporer'in iki golü ile sahada ingilizlere diz çöktürdü. Bu galibiyet türklerin hatta asyadaki sömürlen halkların kazanabileceğinin sevinç çığlığıydı. Bütün ülke çılgına dönmüş fenerbahçe'nin başarısı üzerinden özgüvenini katbekat arttırmıştı. Lozan görüşmelerini sürdüren ismet paşa dahi bir telgraf çekip fenerbahçe'ye teşekkürü borç bildi.

Çok geçmeden 24 temmuz 1923'de büyük lozan zaferi elde edildi. Hiç şüphesiz ki daha özgüvenli ve moralli bir halk masada önemli bir kozdu. Türk devriminin asyadaki sömürgelerin bagımsızlık sürecindeki yeri düşünüldüğünde harrington kupası tarihteki en değerli futbol kupasıdır.