fenerbahçe zamanlarında saygı duyduğum işini çok iyi yaptığını düşündüğüm eski tercümanımız. ayrıldıktan sonra yaptıklarıyla söyledikleriyle gözümde itici pozisyona geçmiştir.
Kendisinin işini iyi yaptığını düşünüyordum. En azından bize yansıyan buydu. Sempatik de birisidir. Katkısı da olmuştur kulübe, bunun karşılığını da almıştır eminim.

Fakat bir yönetici seninle çalışmak istemiyor diye arkasından atıp tutmak bence şık bir davranış değil. Bir profesyonel geliyor, yapı inşa edecek-etmeye çalışıyor. Elbette değişim olacak. He ben olsam tercüman değişikliği ilk sıralarda olmazdı fakat bu onu kararı.

Sana tazminatın ödenmedi ise haklısın isyanında ama ödenmiş olduğunu düşünüyorum. O zaman neyin yaygarası bu?

Her kulüpte çalışan kazık mı çakmalı buraya. Bir eksiğin görülmüştür, bir çeviriyi eksik yapmışsındır, ya da yapmamış gizlemişsindir ya da hiçbirisi... senin hiçbir hatan yoktu, sana iftira da atıldı ve seni gönderdiler. Çalışma hayatında kimlere neler yapılıyor. Haklı bulduğumdan değil mobbing artık yaygın bir sömürü sistemi olduğunu görüyoruz yani sana özel bir durum olduğunu da sanmıyorum.

Sonuç olarak Çok yersiz bir tepki yapan bir kişi.
Comolli'yi topa tutmuş.

"Çalıştığın ülkeyi küçümse, sürekli insanlara iftiralar at, arkadan konuş, kuyu kaz. Üç kuruş maaşla çalışan insanları bile paranoyalarınla kovdur. Kendi eksikliğin anlaşılmasın diye iş bilen herkesle çatış. Bir gün sana da gelecekti sıra. Güle güle..."
"çift ön libero mu tek ön libero mu?" sorusunuza "içerde mi dışarda mı?" sorusunu sorarak tarafını belli etmiş aykutçu tercüman.

kendisini severiz orası ayrı :))