Mehmet Demirkol'un güzel bir tespiti var ( tespiti kendisi mi buldu bilmiyorum ) brezilyalı futbolcuların gittikleri ülkenin futbol ortamına adapte olabilmek gibi bir yetenekleri var. Almanya'ya gittiklerinde alman gibi, İspanya'ya gittiklerinde İspanyol gibi Türkiye'ye geldiklerinde türk gibi olabiliyorlar gibi bir şeydi.
Fakat artık Brezilya milli takımı dahil öyle bir ekol kalmadı. En son 2006 dünya kupasinda yedikleri tokattan sonra o ekol yok oldu. Artık savunmayı daha sert yapan, zaman zaman kontra arayan , rakibe göre taktik değiştiren bir yapıya büründüler. Neymar dışında da öyle büyük yıldız barındırmamaya başladılar.

Bizim başarılı dönemlerimizde hep brezilyalı futbolcular dikkat çektiği için gene geçmişe duyulan özlem sebebiyle brezilyalı gelsin kafası var ama artık trend orta ve kuzey Avrupalı maliyeti düşük, iş disiplini yüksek isimlere yönelmek. Kadroda brezilyalı birisi ya da birileri olabilir ama bu iyi futbolcu olduğu için olmalı pasaportu yüzünden değil.
Aynı yaklaşım teknik direktör tercihinde de var. Her Alman teknik adamı aynı sanmak ve Alman gelsin demek gibi.
Avrupa ulus milliyetçiliğinden çıktı - Corona yüzünden hortlayabilir - fakat biz biraz daha üstüne çıkıp mikro milliyetçiliğin zirve dönemini yaşıyoruz. Çunku çok basit. Basında çalışanların büyük oranı ingilizce dahi bilmiyor. Nasıl anlaşacaklar, nasıl mesaj atacaklar, nasıl kulis bilgisi edinecekler değil mi? O yüzden Aykut kocaman gelsin hemen diye boşuna yırtınmıyorlar.