önsöz: türk futbolunun da altyapıdan oyuncu yetiştirme konusunda kilometre taşı niteliğinde çok önemli isimleri ve kulüpleri vardır. bildiğim, bilmediğim işini hakkıyla yapan tamamına büyük saygım var. bugüne kadar edindiğim tecrübeler, tanıdığım insanlar ışığında genel bir tespit bırakıyorum aşağıya;

altyapıdan futbolcu yetiştirme, ülkemizin en büyük problemlerinden birisi. 80 milyonu aşkın nüfusa sahip ve futbolun bu kadar sevilip ilgi gördüğü bu coğrafyada dünya futboluna yeterince oyuncu ihraç edememek ülkemiz adına büyük bir utançtır.

ülkemizde çocuklar futbol eğitimiyle ciddi anlamda yıldız takım denilen ortaokul yaş grubunda tanışmaktadır. bu çocuklar yoğun okul tempoları nedeniyle haftada 3 gün olmak üzere günde 1 saat antrenman yapabilirlerse kendilerini şanslı görmektedirler. bu nedenle her aile günün sonunda aynı yol ayrımına geliyor. akademik eğitim hayatı mı ? futbol eğitimi mi ?

futbol eğitiminin bu kadar amatör verildiği, tesislerin döküldüğü, asgari ücretle çalışan spor adamlarının dahi aylarca maaş alamadan çalıştığı, özetle spor kulüplerinin bu kadar kötü yönetildiği bir ortamda bir aile çocuğunda mucize bir yetenek görmüyorsa haklı olarak çocuğunun geleceği ile kumar oynamamak için akademik eğitimi tercih ediyor.

henüz temel futbol eğitimi almamış bir çocuğun futbola olan yatkınlığı ve yeteneklerini bir aile ne denli doğru tespit etmiş olabilir, bu ciddi bir tartışma konusudur. Bu ilk yol ayrımında çok ciddi bir potansiyel kaybı yaşandığı görüşündeyim.

ilk yol ayrımında futbol eğitimine yönelmiş çocukları bir düşünelim. öncelikle öğrenim hayatı ikinci plandadır. olası bir başarısızlık durumunda bir çoğunun b planı yoktur. bu riskin bilincinde bir özveri ile çalışırlar fakat madalyonun diğer yüzünde bu gerçeğin spor kulüpleri de farkındadır.

bu nedenle çocuğun üzerine düşmezler, çocuk zaten buna mecburdur ve yetenekli ise kendisi bir yerlere gelecektir, amatör spor kulübü de efor harcamadan bundan maddi kazanç elde edecektir. profesyonel bir futbol eğitmenine her ay düzenli maaş ödemelerine gerek yoktur, antrenman tesislerini geliştirmelerine gerek yoktur, 6 aydır maaş almamış asgari ücretli antrenör eşliğinde tarladan farksız toprak sahalarda çocuğun "olacağı varsa" zaten olacaktır.

büyük kulüplerin scout ekipleri gerçekten de bu takımların küçük yaş kategorilerini takip ederler. beğendikleri oyuncuların şartlarını kulüp başkanına danışırlar. Kulüp başkanları 2 ayrı kapıdan pazarlığa başlarlar. ilki bir takım malzeme ve yardım karşılığı kulüp ile yapılacak anlaşma. ikincisi kulüp başkanının kendi cebine açıktan istediği rakam, ki genellikle bu rakam gerçeklikten kopuk bir rakam olur. büyük ihtimalle anlaşma sağlanamaz ve çocuğun haberi dahi olmadan bir kariyer fırsatı kaçar.

büyük kulüplere sıçrama şansı elde eden azınlık için problem farklı bir boyuta ulaşır. genç oyunculardır, kendilerine 25 yaşına kadar sahip olacakları "as takımda oynaması için çok erken" etiketi ilk burada yapışır.

ciddi bir futbol eğitimi almamışlardır, iç güdüleri ile oynamaktadırlar. ve yurt dışında yetişen futbolculara kıyasla fiziksel olarak çok yetersizlerdir. Bunun nedeni sporcu beslenmesi hakkında bir bilgileri yoktur olsa dahi protein temelli bir beslenme programı ülkemizde ortalama gelir düzeyinde dahi bir hayli maliyetli olmasıdır. 20'li yaşlardan sonra oyuncuların ancak "kalınlaşmaya" başlaması kariyerinin en başında uygulaması gereken beslenme programını daha yeni yeni bilinçlenerek uygulamaya başlamalarının göstergesidir.

uzun vadeli koordine bir program uygulanarak bu sorunların aşılabileceğine inanıyorum.

hepinizin bildiği gibi kulübümüz topuk yaylasında doğa içerisinde muhteşem bir tesise sahip. bu tesis içerisinde bir futbol akademesi olarak yetenek sınavı ile öğrenci alacak ortaokul ve lise düzeyinde yatılı bir fenerbahçe koleji inşa edilmelidir.

kolejin eğitim içeriği yabancı dil ve kültür dersleri ağırlıklı olup kaliteli sporcu yetiştirme misyonu üstlenmelidir. yemekhanede çocukların yaş gruplarına göre fiziksel gelişimlerini destekleyecek yemekler çıkmalıdır. futbol eğitimi sadece pratik değil tarihi ve gelişimi beraber teorik ve pratik bir arada verilmelidir. antrenmanlar ders programına dahil edilmelidir. böylece çocukların bir arada yaşayarak profesyonel bir eğitim alması sağlanabilir, fiziksel, teknik ve mental gelişimleri maksimize edilebilir. olası başarısızlık durumunda öğrenci aldığı eğitimle beraber akademik hayatına rahatlıkla devam edebilir, böylelikle ailelerin göze almaktan korktuğu risk ortadan kalkar.

her öğrencinin senelik bir maliyeti söz konusu burada. Ülkedeki en iyi futbol eğitimini en iyi şartlarda sunma vizyonu ile hareket edildiğinde;
a) bu imkanlara sahip olmayan fakat oyuncusunun iyi bir eğitim almasını isteyen kulüpler bu akademiye senelik ücret karşılığında kendi oyuncularını öğrenci olarak kaydedebilmelidirler.
b) kulüplerin yatırım yapmaya değer görmediği fakat ailelerinin inandığı öğrenciler yetenekleri doğrultusunda belli yüzde oranında burslu olarak bu akademiye kaydedilebilmelidirler.
c) kendi altyapımıza ait öğrencilere burs fonu oluşturulup bireylerden ve kurumlardan kulübümüz alt yapı öğrencileri için burs toplanarak altyapımız finanse edilebilir.

Bu tesise yapılacak yatırım maliyeti, ihraç edilecek bir oyuncudan elde edilen gelir ile bile karşılanabilir. Ülke futbolumuz entegre eğitim-futbol sistemi ile çağ atlayabilir.

Benim tespitlerim bunlar dostlar, sizde bu konuda fikirlerinizi paylaşırsanız, sorunlar ve çözüm hakkında ortak akla ulaşabiliriz diye düşünüyorum.
bir çözüm önerisi olarak vergi indirimi'nin dile getirilebileceği tartışma konusu.

esasında çok basit. bugün herhangi bir şeye ne kadar para (ve zaman) harcıyorsan, o işte gittikçe iyi hale gelirsin. bu nedenle kulüplerin altyapılarına yatırım yapmalarını, daha yüksek maaşla daha motivasyonlu işçiler çalıştırmalarını, tesisin genel yapısını da olabildiğince modern tutmalarını istemek gerek.

peki bu harcamaları cesaretlendirmek için ne yapılabilir? belki vergi indirimi. şöyle ki: altyapıya harcandığı belgelenen her kuruş, tff'ye ibraz edilir ve harcanan bu miktara eşit olarak kulüplerin futbolcu maaşları üzerinden alınan vergilerde indirime gidilir. tabii antrenman tesislerinin kontrolünü, olası yanlış beyanların takibini yapmak elbette tff'nin görevi. hatta tff tarafından işini iyi yapan insanlara danışılarak bir yol haritası hazırlanabilir kulüpler için. merkezi planlama ve takip iyidir. ama olur mu? olur, fakat, yaparlar mı?

hemen her şirkete uygulanan bir yöntem bu. futbol devasa bir sektör olduğundan, ve ülkenin iyi futbolcu yetiştirerek para kazanabileceği de açık olduğuna göre bu uygulamanın futbolda altyapıya uygulanması belki tartışılabilir. veya böyle bir durum vardır ve ben bilmiyorumdur.
(bkz: torpil torpil torpil)

altyapıda oynayan çocukların isimlerine bakarsak çoğu zengin velet ismine sahip. (*)

geçen bir arkadaş yelken sporu ile ilgili sporcu isimlerine bakarak zengin sporu demişti. yelken dalı ile ilgili böyle bir durum olabilir fakat bizim kulübün tüm branşlarında zengin çocukları var gibi duruyor.
başlıktaki bütün önerileri okudum ve hepsine de hak veriyorum. fakat en doğrusu kesinlikle şu: (bkz: #33259)

altyapıdan üstyapıya geçiş çok büyük bir problem. çünkü a takım seviyesiyle u19 takım seviyesi arasında fizik olarak dağlar kadar fark var. bu sebepten dolayı altyapının yıldızı bir futbolcu a takımda yokları oynayabiliyor. (bkz: ömer faruk beyaz)

bu futbolcuların fiziklerinin gelişimleri sağlanmak zorunda. çünkü fizik olarak gelişmemiş futbolcuya forma vermek çok zor. hem kendisine hem de takıma zarar veriyor. eğer bu altyapıdan üstyapıya geçiş problemi çözülmezse, altyapı problemimiz her daim varlığını sürdürecek.
Taktik, teknik bilen doğru düzgün takım çalıştırmış "teknik direktör" direktör getirilmeli. Takımı bütün taraftarın dalga konusu tahir karapınar yönetiyor, inanbiliyor musunuz? Adam belki işinde iyidir fakat bu saatten sonra çocukların saygı duyması beklenemez. Ayrıca başarı üzerine değil, gelişim üzerine maçlara çıkılmalı.

Çocuklara ahlak aşılamak adına futbol dışında da kuvvetli eğitim verilmeli. Özellikle bu bağlamda felsefe ve psikolojinin üzerinde ekstra bir özveri ile durulması gerektiğini düşünüyorum.

Burası en önemlisi başarılı oyuncularımızı göndereceğimiz bir pilot takım satın alınmalı.
Altyapıdan üst yapıya geçişin en büyük çözümü ya b takım kurulacak ya da başka bir ligden pilot takım satın alınacak .

Diyelim fenerbahçe b takımı kuruldu ve tff 1.ligde mücadele ediyor ( türkiye’de prosedürler izin verir mi bilmiyorum )

Bu takımın başına almanya , belçika , Fransa gibi yetiştirici ülkelerde bulunmuş , oyuncu iletişimi kuvvetli bir teknik direktör getirilmeli . Bu portföyde bir yerli teknik direktör var mı , bilemiyorum. Geçenlerde italya’da bir türk td’nin altyapı hocası olarak görev aldığını okumuştum, tarama yapılmalı.
Belki bir program dahilinde bu ülkelere eğitim için teknik direktör de gönderilebilir . Bu sürede kısa vadeli bir çözüm olarak almanya’dan gurbetçi bir hoca da getirilebilir .

En son olarak da alt yaş gruplarındaki yetenekli gençleri bu takıma koyup profesyonel liglerde mücadele etme şansı vereceğiz . Ekstra olarak afrika , balkanlar ve diğer türki cumhuriyetlerden düşük maliyetle oyuncular alıp bu takıma ilave edeceğiz .

Bu bahsettiğim en son basamak . Bu seviyeye gelene kadar büyük bir altyapı tesisi , eğitime entegre edilmiş bir model ve iyi eğitimciler gerekli . Pilot takım uygulaması Kısa vadede sonuç verebilir fakat süreklilik için topyekün bir dönüşüm gerekli .