beşiktaş'ın futbol şubesinin kurucusu.

henüz 17 yaşındayken, cesaretini toplayıp beşiktaş şubesini gitmiş "böyle böyle bir spor var, biz de birkaç arkadaş oynamak istiyoruz" demiştir. beşiktaş osmanlı jimnastik kulübü de "gelin bakalım, neymiş ne değilmiş hele bir görelim bu ayak topu" demek suretiyle kendisinin girişimini desteklemiştir.

1. dünya savaşı'nda romanya cephesine gönderilir. beşiktaş futbol takımını kurduğu arkadaşları da bu harpte teker teker şehit düşer. üstüne, şeref bey'in yokluğunda beşiktaş'ın köyiçi'ndeki merkezi talan edilir, işgal kuvvetlerince yağmalanır. meşin yuvarlağından denge tahtasına hemen her şey kaçırılır. hatta şu an beşiktaş plazalarının bulunduğu yegane top sahası da bizzat damat ferit'in emriyle bostan yapılmak amacıyla kiraya verilir.

şeref bey, cepheden dönüşünde pek tabii yıkılır işbu hali görünce. semtten arkadaşlarını toparlar, "beşiktaş'ı tekrar kuracağız, benimle misiniz" diye sorar. arkadaşlarının kalpleri pıt pıt atar.

kurarlar da takımı. fakat iddialara göre dönemin önde gelen takımları fenerbahçe ve galatasaray, beşiktaş'ın cuma ligi'ne katılmasına engel olur. şeref bey de, bu organizasyona kabul edilmeyen diğer gariban takımları toparlar, kendi ligini kurar. Hilal, Üsküdar, Vefa, Türkgücü, Beylerbeyi gibi takımların bulunduğu bu lige İstanbul Türk İdman Birliği adı verilir. sene 1919'dur, takvim yaprakları yılın sonuna doğru birer birer yırtılmaktadır.

1921'de, dönemin nüfuzlu spor insanlarından ali sami bey, "ayrı gayrı olmasın, tek lig oynayalım" önerisiyle gelir. fakat her nasılsa beşiktaş yine dahil edilmez bu lige. şeref bey çabalar, uğraşları da 1923'de sonuç bulur, beşiktaş lige dahil olur. zaten bu ligin düzeni de 1924'e kadar tam oturmaz, huzursuzluk gırla gider. ancak 1924'te gerçek bir final müsabakası oynanır, beşiktaş gelip gelir.

fakat bu şampiyonluğun ardından, tamı tamına 5 sene boyunca 3. olur beşiktaş. heralde bugünkü "üçüncü beşiktaş" muhabbetin oluşmasında bu dönemin de etkisi var.(*)

bu 5 senenin ardından şeref bey ayrı bir öfkelenir, yeni cumhuriyetin en iyi takımını kurmayı amaçlar. bu arayış içerisindeyken de binbir zorlukla, daha sonra baba hakkı olarak anılacak olan, askeri okul öğrencisi hakkı yeten'i kadroya katar.

bu dönemde, beşiktaş'ın futbol şubesi büyük rağbet görür. bu durum, kulüpteki bireysel spor şubelerinin yöneticilerini rahatsız eder. şeref bey bir de bunlarla mücadele etmek durumunda kalır. ama pek tabii halk ayak topu izlemek istiyor, bundan gelen güçle futbol şubesinin ayakta tutmayı başarır.

30ların başında, beşiktaş'ın başkanı yakın ahbabı Abdülkadir Ziya Karamürsel olur. bu durum, şeref bey'in çırağan'ın bahçesini milli emlak'tan kiralaması için iyi bir fırsat olur. beşikaş, bugünkü stadına o dönemde kavuşur.

ancak bu tarihten sonradır ki, şeref bey'in sağlığı gittikçe kötüleşir. aynı zamanda hakemlik yapmakta olan büyük kurucu, idare ettiği bir maçta bayılıverir. bunun üstüne dönemin önde gelen doktorlarına gider, teşhis pek acıdır: kanser.

39 yaşında vefat eder. söylenene göre son sözü, "feda"dır.